75. Cannes Film Festivali'nden notlar: Ekonomik sıkıntılar, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı...
Zor denklemleri çözebilmek için basit yöntemler kullanarak adım adım ilerlemek gerekir, prensibinden yola çıkan Mungiu, bugün dipten gelen sarsıntılarla temelleri çatlayan AB ülkelerindeki tehlikeli eğilimler karşısında belki de son alarm zillerini çalıyor!...
Mehmet BasutçuYaşadığımız dönemin politik, ekonomik ve toplumsal düzeylerde alabildiğine karmaşık olan tehlikeli durumunu, bir film içinde temel boyutlarıyla kucaklayabilmek kuşkusuz imkansızdır...
İkinci filmi "4 ay, 3 hafta, 2 gün" ile 2007'de Altın Palmiye kazanan Romanyalı yönetmen Christian Mungiu (1968), işte bu imkansızı denemiş ve neredeyse başarmış!
Zor denklemleri çözebilmek için basit yöntemler kullanarak adım adım ilerlemek gerekir, prensibinden yola çıkan Mungiu, bugün dipten gelen sarsıntılarla temelleri çatlayan AB ülkelerindeki tehlikeli eğilimler karşısında belki de son alarm zillerini çalıyor!...
Yabancı düşmanlığı, ekonomik krizin etkisiyle kabarıp göçmen ve mülteci karşıtlığına dönüşünce, tüm Avrupa'yı saran milliyetçi akımların, ırkçı faşist dürtülerle alevlenmesi, aşırı akımların temsilcisi politikacılara iktidar yolunu açmaktadır! Dikkat, dikkat ! Bu son uyarıdır !
Romenler daha çok para kazanabilmek için Almanya'ya çalışmaya giderken, küçük bir dağ kasabasındaki fırında çalışmak için, ta Sri Lanka'dan gelen mülteciler işe alınır... Liberal ekonominin iç çelişkileri, serbest rekabetin çarpıklığıyla birleşmiştir...
Macar ve Romen kökenli ailelerin zar zor birlikte yaşadığı bu dağ kasabasında, bir de çingenelere karşı ortak düşmanlık oluştuğunu düşünün... Bu gergin ortamda, Sri Lanka'dan gelen siyah derili göçmen işçilerin vay haline!
Aslında Katolik bile olsalar, "Müslüman bunlar, tuvalet kağıdı bile kullanmazlar; nasıl olur da bir fırında çalışabilirler?" diye tepkiyle karşılanıp, linç edilmekten zor kurtulurlar...
İKİNCİ ALTIN PALMİYE GELİR Mİ?
Peki, "R. M. N" adlı bu önemli ve başarılı filmiyle ikinci kez Altın Palmiye alabilir mi Christian Mungiu? Alabilirdi ama, galiba teğet geçecek, diye düşünüyorum. Çünkü, sonuç bölümünde çok tereddüt ettikten donra, aradığı çarpıcı noktayı koymakta zorlanmış...
Romanyalı yönetmen, sonuçta geleceğe dönük bir öngörüde bulunma hakkını kendisine tanımamış. Aslında, çok ta doğru yapmış. Çünkü, bugün iyimser olmak kadar, kötümser olmak ta doğru değil. Düşsel mi yoksa gerçek mi olduğu belirsiz bitiş sahnesinde, film boyunca son derece gerçekçi bir yaklaşımla temel tehlikelere karşı uyardığı, dikkatini çektiği izleyicisini, güncel ve gelecek sorumluluklarıyla başbaşa bırakıvermiş...