4. Gaziantep Uluslararası Opera ve Bale Festivali

Tek bir Anadolu çocuğu sahne sanatlarına meslek diye ilgi duysa ya da nitelikli sanatseverlik için tutkulansa, bu festivali hayata geçiren tüm o fikre, emeğe değmez mi?

Nurduran Duman

“Sürerim sürerim gitmez kadana/Fransız kurşunu geçmez adama/Anama söyleyin damda yatmasın/Çuha şalvarıma uçkur takmasın/Oğlum geliyor diye yola bakmasın/Haydin Antepliler namus günüdür”. Yaşar Kemal, 25 Temmuz 1955 tarihli Cumhuriyet yazısında, Fransızlar geldiği zaman koca Antep şehrinin aylarca hep bir ağızdan bu türküyü söylediğini, oraların köylü kentli herkesin çığırdığı bu türküyle çalkalandığını yazar. Sanatın gücünden alınan kuvvet, ilham... Yediden yetmişe herkesin savunmaya katıldığı bu şerefli kente “gazi” diye ilk seslenen Müfide Ferit Tek’in, Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde (9 Şubat 1920) “Şehri muhasara ettiler, demir tellerle ördüler, aç bıraktılar... Mahsur kalan halk bahçelerindeki fıstıkların meyvesiyle karınlarını doyurdu. Fakat dallarıyla Frenkleri dövdü” dediği “Gazi Antep” yazısı da şartların çetinliğinin yanı sıra kentin köklü özsaygı, inançlı hareket kabiliyeti ve birlik bilincini ortaya serer. Pek çok başka yazı, belge gibi. Geçtiğimiz 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haftası boyunca yine Gazianteplinin bu özelliklerine tanık olduk. Kent, spor etkinliklerinden gençlik yürüyüşüne, rap müziğinden türkülere, resim çalıştaylarından mozaik çalışmalarına bir dolu etkinlikle dolup taşarken, her birine yoğun ilgi gösterdi. 

KUMPANYA İLK KEZ OPERADA

18 Mayıs gibi anlamlı bir günde “Samsun”dan bir yapımla açılış yapan 4. Gaziantep Uluslararası Opera ve Bale Festivali ise bu haftayı taçlandıran etkinliklerdendi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür Yardımcısı Solmaz Haberal’ın, GAÜN Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’ndeki açılış konuşmasında, Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözüne vurgusu ise haftanın anlamını, önemini perçinledi. Açılışta, Erol Evgin’li Adile Naşit’li esere sıcacık hislerle bağımız olan “Hisseli Harikalar Kumpanyası”nı “Erol Sevgin” yorumuyla izlemek, Samsun’da yapılan prömiyerin ardından ilk kez operada ve senfoni orkestrası eşliğinde sahnelenişine tanık olmak ezber bozucu bir deneyim zenginliğiydi. Gösteri sırasında perdeye efsane oyuncuların ve Haldun Dormen’in fotoğraflarının yansıtılması dakikalarca alkışlanırken genç kuşaklar da bir nebze olsun o eserin havasını solumuş oldu. Festival, Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin çocuk müzikali “Sihirbaz Oz”, Antalya Devlet Opera ve Balesi yapımları “Kanlı Nigar” ve “Memleketim” ile devam etti. Binlerce yıldır kederimizi sevincimizi içinde yaktığımız, gün olur kuvvet aldığımız türkülerin konularıyla anlatılarak sahnelendiği “Memleketim” müzikali de elbette gazi kentin yoğun ilgisiyle karşılandı. 

ANADOLU ÇOCUĞU

Hisseli Harikalar Kumpanyası müzikalinin perde arasında, iki ilkgencin arasında geçen konuşmada kulağıma çarptığı gibi tek bir Anadolu çocuğu sahne sanatlarına meslek olarak ilgi duysa ya da nitelikli sanatsever olmak için tutkulansa, bu festivali hayata geçiren tüm o fikre, emeğe değmez mi? Emeği geçen herkesin eline sağlık, yüreğine ferahlık. Sanata evet. Mutfağıyla pek meşhur Gaziantep’e yolu kısacık düşenler, Emine Göğüş Mutfak Müzesi’nden sonra şu rotayı izleyerek kendilerine bilim, tarih, sanat ziyafeti de sunabilirler. NASA “Space Adventure” Uzay Sergisi için Müzeyyen Erkul Gaziantep Bilim Merkezi, etkileşimli alanlarıyla Gaziantep savunmasını sergileyen Panorama 25 Aralık Müzesi, Gaziantep Sanat Merkezi, Mozaik Eğitim Merkezi.