Yalova Valisi öğretmeni nasıl azarladığını anlattı

Öğretmen Halil Serkan Öz’ü öğrencilerin önünde aşağılayan Yalova Valisi Cebiroğlu, Öz’ün “Öğretmene Saygı Yürüyüşü”ne sendikaların zorlamasıyla katıldığını iddia etti. Tepkilerin hedefindeki Yalova Valisi öğretmeni nasıl azarladığını da anlattı.

cumhuriyet.com.tr


Yalova'da okullarında incelemeye gelen Vali Selim Cebiroğlu tarafından öğrencilerin yanında kılık ve kıyafeti yüzünden azarlanıp, dersten dışarı çıkartılmasını gurur meselesi yaptığı öne sürülen ve bir hafta sonra geçtiğimiz cuma günü kendisine destek veren sendikalar tarafından düzenlenen 'Öğretmene Saygı Mitingi'nde rahatsızlanıp yaşamını yitiren Halil Serkan Öz'ün ölümü, ailesine büyük üsüntü yaşattı.  Ateşin düştüğü yeri yaktığını belirten acılı baba Kemal Öz, "Bu dayanılır bir acı değil. Çok yoruldum ve bitkin düştüm. Yavrumla ilgili haberleri görmemek için televizyon seyredemiyorum. Gazete okuyamıyorum. Gelişmeleri sadece eş, dost ve arkadaşlardan öğreniyorum" dedi.

Kemal Öz, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın başlattığı soruşturmada kendisiyle görüşülmediğini de belirttirken, Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz, Halil Serkan Öz için alınan ölüm raporunda, geçirdiği ani kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğinin yer aldığını açıkladı

<video:242783>
Yalova Valisi Selim Cebiroğlu, öğretmen Halil Serkan Öz'ün ölümü ve kendisine yönelik iddialarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Öz'le arasında geçen diyalogları anlatan Cebiroğlu, “Öğretmenimizin vefatına, ailesinden sonra en çok üzülen kişi benimdir diye düşünüyorum" dedi.

Halil Serkan Öğretmenin derste çekilmiş ses kaydı - VİDEO

Açıklamasında, basında yer alan haberlere değinen Cebiroğlu, “Vefat eden değerli öğretmenimiz Halil Serkan Öz'ün adını kullanarak; şahsıma yönelik, basın-yayın kuruluşlarında yer alan maksatlı ve saptırılarak yapılan haberlerle ilgili açıklama yapılması gerekli görülmüştür" dedi.

"Sen nasıl öğretmenlik yapıyorsun?' dedim"

“Öğretmenimizin vefatına, ailesinden sonra en çok üzülen kişi benimdir diye düşünüyorum" diyen Cebiroğlu, Termal Fen Lisesi'nde, yaşanan diyalogu anlattı:

“Merhum öğretmenimizin sınıfı, Fen Lisesinde ziyarete gittiğim 5'inci sınıftı. Vali Yardımcısı ve Okul Müdür Vekili ile birlikte koridorda yürürken, gürültü üzerine, sesin geldiği sınıfa yöneldik. Pencere kenarında bulunan öğretmen masasına kadar yaklaştık, öğretmenimiz masasında oturmuş, telefonu ile meşguldü. Yanına yaklaşınca dahi bizi fark etmedi. Öğrenciler ise sınıf içinde hareketli ve kendi hallerinde idiler. 'Hocam' diye hitap ettiğimde bizi fark etti ve ayağa kalktı. Dersin matematik olmasına rağmen, ders işlenmiyordu, tahta tertemizdi. 'Hocam bu sınıfın hali nedir? Sen nasıl öğretmenlik yapıyorsun?' dedim. Sakalı 4-5 günlük tıraş olmamış ve giyimi özensizdi. 'Öğrencilerine böyle mi örnek olacaksın?' dedim. Kastettiğim, kendisinin dağınıklığı, umursamazlığı, sınıfın düzensizliği, sınıfla ilgilenmemesi idi. Bu arada, gidip sakal tıraşı olmasını söyledim. Bilahare, daha önce ziyaret ettiğim 17 okulda yaptığım gibi öğretmenler odasında tüm öğretmenler ile sohbet toplantısı yaptım. Merhum öğretmen de toplantıya tıraşını olmuş olarak katıldı. Ben de kendisine tebessüm ederek bu halini onayladığımı gösterdim. Farklı konularda öğretmenlerle sohbet ettik. Başka bir öğretmen, bana hitaben, 'Biz kanunları ve yönetmelikleri biliyoruz ancak itaatsizliği özellikle yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz' mealinde görüşlerini belirtti. Ben de kurallara aykırı davranışların anarşizm olduğunu söyledim ve anarşizmin anlamının 'kurallara karşı olmak, kural dışı davranmak, kuralları tanımamak' olduğunu açıkladım. Ayrıca öğretmenlerin her davranışının öğrenciler tarafından örnek alındığını ve herkesin kendine dikkat etmesi gerektiğini ifade ettim. Devamında, öğretmenlerle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Öğretmenler ihtiyaç olduğunda benimle görüşüp görüşemeyeceklerini sordular. Ben de kendilerine cep telefonu numaramı vererek, istedikleri zaman beni arayabileceklerini, yüz yüze görüşmek gerekli olduğunda ise Özel Kalemimle irtibatlı olmak kaydıyla benimle rahatlıkla görüşebileceklerini söyledim. Daha sonra okuldan ayrıldım."

“Sendikalar zorladı"

Olay sonrası yaşananlara da değinen Cebiroğlu, “Bir süre sonra, bazı sendikalar harekete geçti ve kamuoyuna maksatlı açıklamalar yaptılar. Takip eden hafta Ziya Gökalp ve Bahçelievler İlkokullarına 18'inci ve 19'uncu okul olarak, ziyaretlerime devam ettim. Okul yöneticilerine ve öğretmenlerine teşekkür ederek ayrıldım. Olayın üzerinden bir haftadan fazla zaman geçtikten sonra, merhum öğretmenimizin 'sendikaların zorlaması ve yönlendirmesi' ile katıldığı protesto yürüyüşünde rahatsızlanarak hayatını kaybetmesi hepimizi derinden etkiledi. Merhum öğretmenimizin protesto yürüyüşüne gönüllü olarak katılmak istemediğini, bu eylem öncesinde çok zorlandığını ve yıpratıldığını biliyoruz. Genç yaşında öğretmenimizi kaybettik. Bu ölümün, okulda geçen amir-memur arasındaki 3 cümlelik diyalogla ilişkilendirilmesinin, hangi tıbbi terim ile izah edilebilirliğini, kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Yaşanan bu hadise hepimizi derinden yaralamıştırö ifadesini kullandı.

“Yaşanmamış olmasını dilerdim"

Öğretmen Öz'ün ölümünden duyduğu üzüntüyü ifade eden Cebiroğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Geriye baktığımda, öğretmenimizle bu diyalogun hiç yaşanmamış olmasını dilerdim. Duyduğumuz üzüntüden ve başka üzüntülere de sebebiyet vermemek için çok gerekli olmasına rağmen, bu konudaki açıklamanın, olayın hemen akabinde yapılmasının uygun olmayacağı kanaatine vardım. Çünkü bir yandan öğretmenimizi kaybetmiş olmanın üzüntüsü, diğer yandan merhumla ilgili açıklama yapmak, vicdanen ve ahlaken uygun olmayacağı gibi örfümüze de ters düşerdi.

“Kamu görevlileri halkın hizmetkarıdır"

Vali Cebiroğlu, Yalova'da görev yaptığı süre içinde görevini, hukuk kuralları içinde, mevzuata uygun olarak ve halkla iç içe sürdürme çabası içinde olduğunu da vurgulayarak şöyle devam etti:

“Başta ben olmak üzere tüm kamu görevlileri halkın hizmetkârıdır. Patronumuz halkımızdır. Ben hep bu anlayışla çalıştım, hep onların ayaklarına gittim ve gitmeye devam edeceğim. Okul ziyaretlerini de bu anlayışla gerçekleştirmekteyim. Bu süreç içinde yazılı-görsel, basın ve diğer yayın organlarında veya sosyal medyada, şahsıma ve aileme yönelik yayınlanan ahlak dışı, onur kırıcı, hakaretvari sözler, beni ve ailemi derinden üzmüştür. Bu sözleri sarf edenlerden birçoğunun, bunu merhumun üzüntüsünden yaptıkları düşünülse dahi, bu durumun bana ve aileme karşı onur kırıcı ve hakaretvari sözler söyleme hakkını doğurmaması gerektiğini düşünmekteyim. Sonuçta, değerli öğretmenimizi kaybetmiş olmaktan dolayı çok üzgün olduğumu belirtir, merhuma Allah'tan rahmet, değerli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dilerim."