Uygarlık tarihinde Anadolu’nun yeri ve Halikarnas Balıkçısı!

Halikarnas Balıkçısı’nın tarihe, mitolojiye, arkeolojiye ilgisi öylesine bir merak olmanın çok ötesindedir. Oxford’da Yakın Çağlar Tarihi eğitimi alan Halikarnas Balıkçısı’nın kendine yakıştırdığı isim bile Bodrum’un antik döneminden gelir. Uygarlık tarihinde Anadolu’nun yeriyle ilgili, mitolojiden arkeolojiye, güzel sanatlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan tezleri vardır. “Biz bu diyarın gerçek varisleriyiz” diyen Halikarnas Balıkçısı’nın, diğer yapıtlarıyla birlikte Bilgi Yayınevi’nce yayımlanan Hey Koca Yurt kitabında toplamaya çalıştığı “bütün söyleyecekleri” de işte bu sonuncusuyla ilgilidir.

Mesut Örs

Fotoğraf: ARA GÜLER

“vakit vakit Anadolu’ya gelmiş ve bu yurda kısa ya da uzun bir süre sahip olmuş ne kadar insan varsa damarlarımızda hepsinin de kanı vardır.”

Halikarnas Balıkçısı

 

HEY GİDİ HALİKARNAS!

“Hey Koca Yurt’a karşı özel bir sevgisi vardı. Bütün söyleyeceklerini onda toplamaya çalışıyor gibiydi.” Mehmet H. Doğan, Halikarnas Balıkçısı’nın Hey Koca Yurt kitabına verdiği değeri böyle ifade ediyor.

Halikarnas Balıkçısı’nın “bütün söyleyecekleri” deyince önce onun yaptıklarıyla da çok şey söyleyenlerden olduğunu anmadan geçmek olmaz.

“Sürgün yeri” Bodrum’dan, insanların akın ettiği Bodrum’a doğru giden yola, dünyanın dört bir yanından getirtip elleriyle diktiği fidanlar eşlik etmiştir. Bugün bir “mavi yolculuk” varsa onun sözüdür. Edebiyatımızda bugün “deniz” varsa, başta Aganta Burina Burinata olmak üzere O’nun deniz, denizciler, balıkçılar üzerine yazdıklarıyla vardır.

Bunların yanında bir de uygarlık tarihinde Anadolu’nun yeriyle ilgili, mitolojiden arkeolojiye, güzel sanatlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan tezleri vardır. Hey Koca Yurt’ta toplamaya çalıştığı “bütün söyleyecekleri” de işte bu sonuncusuyla ilgilidir.

EFSANELERİYLE ANADOLU

Halikarnas Balıkçısı’nın tarihe, mitolojiye, arkeolojiye ilgisi öylesine bir merak olmanın çok ötesindedir. Oxford’da Yakın Çağlar Tarihi eğitimi alan Halikarnas Balıkçısı’nın kendine yakıştırdığı isim bile Bodrum’un antik döneminden gelir.

Anadolu’nun tarihi, mitolojisi ve kültürü ile ilgili düşüncelerini ilk olarak gazetelerde yer alan makalelerinde yazmıştı. Bu konudaki ilk kitabı 1954 tarihli Anadolu Efsaneleri oldu. Bir yıl sonra devamı niteliğindeki Anadolu Tanrıları kitabı basıldı.

Bu konuyla ilgili kitapları Anadolu’nun Sesi (1971) ve Hey Koca Yurt’la (1972) devam etti. Vefatından sonra kitaplarına girmemiş yazılarının derlenip düzenlenmesiyle basılan Merhaba Anadolu, Altıncı Kıta Akdeniz, Arşipel, Sonsuzluk Sessiz Büyür ve Düşün Yazıları isimli kitapları da yine bu konulardaki tezleriyle ilgilidir.

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN SON SÖZLERİ!

Hazırlığı sırasında sık sık “işte insanlara son sözlerim bunlar” dediği Hey Koca Yurt, tüm bu kitaplarını tamamlayıcı nitelikte özel bir yere sahip.

Bu kitaplarında insanlığın gelişmesinde Anadolu’nun yerini, şiirden müziğe, astronomiden matematiğe, atletizmden diğer spor dallarına, kadın haklarından demokrasiye kadar birçok alanda ilerlemenin önce Anadolu topraklarında başladığını tek tek örnekleriyle anlatıyor.

İlk olimpiyatlardan ilk alfabe kullanımına, parşömenin icadından su ve lağım sistemiyle ilk planlı şehirlere kadar sayısız “ilkten” bahsediyor.

Bütün bu gelişmelerin Hellen Uygarlığı’na mal edilmesine karşı çıkan ve Anadolu’nun gerçek mirasçısı olduğumuzu söyleyen Halikarnas Balıkçısı, bu tarihe, kültüre sahip çıkılmamasını da eleştirir:

“Anadolu’daki eski kültürün sözü geçtikçe ‘Adam sen de! Yunan kültürü!’ diye omuz silker, konuyu baştan savarız” der. Tarihi eserler için “Ne olacak? Gavur putu! Dedik.”

Halikarnas Balıkçısı tüm bunları mitolojik efsanelerden arkeolojik buluntuların detaylarına, antik kentlerden şiire, edebiyata hepsini harmanlayarak coşkuyla anlatıyor ve her konuda o konuyla ilgili yeni bir şeyler okuma, bahsettiği antik kentleri ve kazı alanlarını gidip görme isteği uyanıyor.

Bu kitaplar ilk yazıldığında epey tartışılmış ama bugün unutulmuş durumda. “Biz bu diyarın gerçek varisleriyiz” diyen Halikarnas Balıkçısı’nın düşünceleri de yeniden hatırlanmayı ve üzerinde tartışılmayı hak ediyor.