Türkiye’nin Jamaikalı iki atleti Hızımıza hız katmaya geldiler

Jamaika sadece süper yıldız Usain Bolt'tan ibaret değil, arkasından onlarca yetenekli atlet geliyor. Şimdi Türkiye’nin iki Jamaikalı sürat koşucusu var: Jacques Harvey ve Winston Barnes. Ya da yeni adlarıyla Jak Ali Harvey ve Emre Zafer Barnes.

Alp Ulagay

İstanbul’da hafif bulutlu ama nemli ve sıcak bir yaz günü. İstinye sırtlarındaki ENKA tesislerindeyiz. Atletizm sahasının bir köşesinde yaz okulu öğrencisi çocuklar oyun oynuyor. Tam 100 metre start çizgisinin çevresinde ise seri şekilde antrenman yapan iki atlet var: Jacques Harvey (26) ve Winston Barnes (26) ya da yeni adlarıyla Jak Ali Harvey ve Emre Zafer Barnes. Onlar Türkiye’nin Jamaika kökenli yeni sürat koşucuları. 

Yıllardır birçok atleti vatandaş yaparak yarıştıran Türkiye bu kez de Jacques ve Winston’ı buldu. 

Harvey geçen yıl Türkiye’ye geldi ve bu yaz Türkiye adına koşmaya başladı. Temmuzda İsviçre’nin Bellinzona kentinde 10,03 saniyeyle 100 metrede yeni bir Türkiye rekoru kırdı. Bu ay başında ise Romanya’daki Balkan Şampiyonası’nda 100 metrede 10,11 saniyelik derecesiyle altın madalya kazanırken asıl katkıyı da 4x100 metre bayrak yarışında yaptı. Son adam olarak bayrağı teslim aldığında Rumen Mihai Budin'in gerisinde olan Harvey, atak yaparak finişe 39,35’le ilk sırada geldi ve altın madalyayı Türkiye'ye getirdi.

Jak Ali Harvey ve Emre Barnes’ın idmanı engelli çalışma, birkaç start denemesi ve hemen yandaki salonda ağırlık çalışmasıyla sürüyor. Barnes kulaklığını hiç eksik etmiyor yanından. Ya kulağında ya da hemen yerde ona eşlik ediyor sevdiği müzikler.

 

KIŞ AYLARINI ABD’DE GEÇİRİYOR

Jak Ali ağırlık çalışmasını daha çabuk bitiriyor. Biraz Türkçe de öğrenmiş. Yanıtları yarı Türkçe yarı İngilizce veriyor. “Birçok kelimeyi öğrendim. Bazı kelimeleri de telaffuz ediyorum ama anlamını bilmiyorum. Takım arkadaşlarımız gülüyor tabii…” Uzun boylu, ince yapılı bir atlet. Başkent Kingston doğumlu. O da birçok Jamaikalı atlet gibi Kingston’daki Teknoloji Üniversitesi’nde okumuş. 2011’de ise Dünya Üniversite Oyunları’nda altın madalya kazanmış. Jamaika’da sürat koşucuları arasındaki rekabet çok üst düzeyde. Sadece Usain Bolt, Yohan Blake ve Asafa Powell yok. Her yıl alttan bir sürü genç koşucu geliyor. Bu sebeple Jak Ali gibi bir atlet için büyük şampiyonalarda Jamaika takımına girmek çok zor. Örneğin iki yıl önceki Jamaika Şampiyonası’nda yarı finalde elenmiş. Bu sebeple sürat koşucusu kıtlığı çekilen Türkiye’ye gelmek onun için bir fırsat.

Jak Ali kış aylarını ABD, Florida’da geçiriyor. Eski dünya şampiyonu Tyson Gay’i de uzun yıllar çalıştırmış olan Amerikalı antrenör Lance Brauman’ın yönetiminde Clermont’taki Ulusal Antrenman Merkezi’nde antrenman yapıyor. Yaz başında ise İstanbul’a gelerek sporcusu olduğu ENKA adına yarışlara katılıyor, Avrupa’daki grand prix’lerde koşuyor. “Bu yıl yoğun bir sezon geçiriyorum. Koştuğum yarış sayısı 12-13’ü bulmuştur. 10,03’le kendi en iyi derecemi de koştum. Şimdi 10 saniyenin de altına inmek istiyorum.” Bir sonraki randevusu 22 Ağustos’ta Pekin’de başlayacak Dünya Atletizm Şampiyonası. Tabii orada karşısına 10 saniyenin hayli altında koşan rakipler çıkacak. Halen şampiyonaya katılacak koşucular arasında 19’uncu en iyi dereceye sahip. Yani yarı finaldeki 16 atlet arasında girmek için bile kendi en iyisini koşması gerekiyor.

 

ABD’DEKİ ANTRENÖRÜ ASAFA’NIN ABİSİ

Az sonra Zafer Emre Barnes da antrenmanın son bölümü için piste dönüyor. Türkiye’deki ilk sezonu. Daha kısa boylu ama özellikle kol ve gövde kasları daha gelişmiş. “Bu sezon henüz en iyi yarışımı koşamadım. 10,14’lük derecemi geliştirmek ilk amacım. Pekin’de koşamayacağım. Ama sonrasındaki grand prix yarışlarında hedefim bu.” Pekin’de yarışamayacak çünkü şampiyona barajının altında koşamadı. Ama iki hafta önce Erzurum’da Türkiye rekoru kıran 4x100 metre bayrak takımında ilk adam olarak koştu. Barnes da kışın ABD’de antrenörü Donovan Powell yönetiminde yapıyor idmanlarını. “Donovan, Asafa Powell’ın abisi. Her gün telefonla veya Skype üzerinden haberleşiyoruz. Onun verdiği çalışma programını uyguluyorum.”

Jamaika’nın bu kadar çok sayıda başarılı sürat koşucusu yetiştirmesinin sırrını da konuşuyoruz Barnes’la. “Çoğu atlet mütevazı bir sosyal yapıdan gelir. Daha iyi hayat şartları için atletizm iyi bir çıkış kapısı. Bu sebeple çok çalışırız. Günde üç antrenman yaparız. Lise yıllarında bile günde iki kez antrenman yapıyordum.”

Okul sporu deyince akan sular duruyor Jamaika’da. Atletizmin ülkede bir numaralı spor olduğunu anlatıyor Barnes: “Futbol da çok seviliyor. Ama atletizmin yeri ayrı. Her okulun kendine özgü spor günü vardır: Orada bütün öğrenciler çeşitli spor dallarında mücadele eder. İşte ben de spor günlerinden birinde keşfedildim.” Tabii Barnes da bütün diğer Jamaikalı genç atletler gibi Champs'te yani liseler arası atletizm şampiyonasında dört kez yarışmış, birincilik de kazanmış. 

Bakalım bu sporcular birinciliklere Türkiye günlerinde de devam edebilecek mi...