Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi, tiyatro yasası için görüşmelere başladı
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi, sektörde planlı bir istihdam politikası yürütülmesini sağlayacak “Tiyatro Yasası” için Uluslararası Çalışma Örgütü ve Mesleki Yeterlilik Kurumu ile görüşmelere başladı
Öznur Oğraş ÇolakTiyatro sektörü, şimdiye kadar mevcut mali yasa ve yönetmelikler çerçevesinde ticari faaliyetlerini sürdürmekle birlikte Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı gibi kamu otoritelerinin yeterli ilgisine ve desteğine mazhar olamayan bir sektör oldu. Özellikle ülkemizde kavram karmaşası nedeniyle faaliyetleri 90 NACE kodu ile sınıflandırılan bu sektör, birçok hibe ve teşvik kalemlerinden de yararlanamıyor.
Tiyatromuz yaşasın inisiyatifi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile diğer sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla sektör gündemini ele alan görüşmelerin yanı sıra önce bakanlık ve ticaret odaları nezdinde birincil olarak tiyatro faaliyetinde bulunan işletmeleri ayrıştırabilmek için NACE kodlarının düzenlenmesi çalışmalarını başlattı. İkinci adım olarak da sektörün tam bir fotoğrafını çekebilmek ve ekonomik büyüklüğünü rakamlarla ortaya koyabilmek için hem kayıt içi ve kayıt dışı kaç tiyatro emekçisi ve kaç tiyatro işletmesinin olduğunu, mevcut tiyatro salonlarının kapasiteleri ve sahip oldukları teknik altyapıları kapsayan bir envanter çalışması yaptı.
YASA HAZIRLIĞI
Önümüzdeki günlerde Anadolu’da görünür olamayan amatör ve profesyonel sanatçı ve kumpanyaların yerelde yüklendiği misyonu, gelişimini ve bugünkü durumunu tespite yönelik sözlü tarih çalışmaları ve belgesel filmlerin yapımına yönelik fon arayışına girdi. İnisiyatif, sektöre ilişkin kurumsal hafızanın güçlendirilmesi için bu çalışmaların dijitale aktarılarak arşivlenmesi ve geleceğe kayıt düşülmesi gerektiğini savunuyor.
Bununla birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde bir “Tiyatro Yasası” hazırlığı yönünde çalışmalarımız başlayacak.
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Geçici Yürütme Kurulu üyesi, Tiyatro Eleştirmeni Ragıp Ertuğrul ile sürecin ayrıntılarını konuştuk.
- Tiyatrolar, özellikle de özel tiyatrolar, pandemi öncesinde yeterli desteği alamıyordu. Pandemi sürecinde ise çok daha zor durumdalar. Devletin nasıl bir politika izlemesi gerekirdi ve nasıl bir destek politikası uygulamalı?
Öncelikle Atatürk’ün evrensel değerlere dayanan, kültürel mirasımızın devamını sağlayan stratejilerini belirlediği, kurumlarını inşa ettiği, kültür insanlarını yetiştirdiği, Devlet güvencesi altına aldığı ancak maalesef zamanla zayıflatılan kültür politikasının dışında şimdiye kadar hiçbir devlet yönetimi bu şekilde kapsayıcı bir politikayı oluşturma cihetine gitmedi ki halen bir “Tiyatro Yasası”nın olmaması bunun en önemli göstergesi.
O nedenle kültürün sahiplenilmesi ve yaşatılması her zaman, değişen iktidarların insafına kaldı. Tiyatro sektörü de pandemi krizine makus talihine uygun olarak zayıf, korunmasız, güvencesiz yakalandı.
Bu dönemde özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un diyaloğa açık yaklaşımını, bürokrasi tarafından çerçevelenmiş uygulamaları devam ettirmek yerine çözüm odaklı arayışlarını ve deneyimli bakanlık bürokratlarının da aslında tiyatro sektörünün sorunlarını ve çıkmazlarını iyi bildiğini; bunları bertaraf etme yönünde sınırlı da olsa gayret gösterdiğini gördük. 2020 ve 2021 yılları için özel tiyatroların projelerine yapılan yardımlar karşılığında alınan taahhütlere toleranslı davranılması, bakanlık koordinasyonunda bir tiyatro çalışma grubu kurulması, Özel Tiyatroların Projelerine Yapılacak Yardımlara İlişkin Yönetmelik’te sektörün istek ve beklentileri doğrultusunda değişikliğe gidilmesi sektöre güven veren adımlar. Çoğu hizmet sektörüyle birlikte tiyatro biletlerine de getirilen vergi indirimlerinin sürekli kılınması zaruridir.
SANATA ERİŞİM ANAYASAL HAKTIR
- Sanata erişim lüks sayılır durumda malesef ülkemizde.
Zira sanata erişim, lüks bir tüketim değil, sağlık gibi eğitim gibi toplumun tüm bireylerinin sahip olduğu anayasal bir haktır. Çağrıda bulunulan dijital arşiv, sesli oyun ve turne desteği projeleriyle ödeneksiz tiyatrolara can suyu olabilecek kaynaklar yaratılması da göz ardı edilmemesi ve mutlaka artarak devam etmesi gereken uygulamalar. Öte yandan vergi ve SGK borcu gibi ekonomik kriterler veya faaliyet kodlarının teşvik kapsamı dışında kalması, vergi mükellefi birçok tiyatro işletmesinin, devletin hibe ve teşvik kalemlerinden yararlanamamasına sebep oldu. Ekonomik kaygılardan ötürü yevmiyeye dayalı gelir paylaşımının yani kayıt dışı çalışmanın yaygın olduğu sektör, kısa çalışma ödeneğinden de yararlanamadığı gibi esnafa yapılan maddi yardımlardan da yoksun kalıyor. Salonu olan tiyatro işletmeleri ise bu süreci en ağır yaşayanlardan oldu. Faaliyetler durmuşken, seyirciden uzak kalınmışken salon kira borçları birikmeye devam ediyor ve henüz bu konuya bir çözüm bulunamadı. Günlük ihtiyaçların karşılanmasında bile yaşanan zorluk ve uygun hijyen koşullarına sahip mekânların bulunmaması tiyatroların yeni oyunların provasına girmesinin, yeni projelerin üretmesinin önünde çok büyük engel.
SEKTÖRDE KAYIT DIŞI...
- Tiyatro yasasından bahseder misiniz?
Yukarıda bahsettiğimiz tiyatro sektörünün maruz kaldığı tüm sorunların çözümü için gelip takıldığımız nokta; aslında bir “Tiyatro Yasası”nın olmaması. Sektörde kayıt dışılığın önüne geçecek olan yasadır. Sahne arkası çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve mesleki gelişimlerinin sağlanması başta olmak üzere tüm tiyatro emekçilerini sosyal güvenceye kavuşturacak olan yasadır.
Sektörde planlı bir istihdam politikası yürütülmesini sağlayacak olan yasadır. Türkiye coğrafyasında profesyonel veya amatör, geleneksel veya çağdaş, gerçek veya tüzelkişi, salonlu veya salonsuz tüm tiyatro emekçilerinin ve kumpanyaların, toplumun kültürel gelişiminde büyük oranda kamusal hizmet verdiği gerçeği, bir yasa ile teyid edilmelidir. Bu yasa, sektörde fırsat eşitliğinin de hem ekonomik hem de sosyokültürel açıdan tesis edilmesini sağlayacaktır.
KÜLTÜR GİRİŞİMLERİNE KREDİ İMKÂNLARI
Kültür endüstrileri için katma değer yaratan tüm eser ve tasarımlar da dahil olmak üzere bir bütün olarak doğrudan teşvikler ve vergi kolaylıkları, dağıtım kanallarının yaygınlaştırılması, bu alanda KOBİ ve “startup”ların desteklenmesi, bankacılık sektörünün kültür girişimlerine kredi imkânları sağlamaya yönelik yeni ürünler geliştirmek üzere bilgilendirilmesi, sanat ve sanat eğitimi kurumlarına vergi avantajları sağlanması ve sponsorluğun sahne sanatlarını geliştirici ve kalkındırıcı şekilde düzenlenmesi gibi ekonomik uygulamalar yasanın kazanımları olacaktır.
Sektörün kamusal alanları kullanımı, kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkileri, Türkiye’nin yurtdışında temsil edilmesi söz konusu olduğunda sanatçıların maddi olarak desteklenmesi, bürokratik işlemlerde kolaylıklar gösterilmesi, uluslararası sanatsal işbirlikleri için teşvik edilmeleri, bir kamu hizmeti sunmalarından dolayı reklam ve tanıtım olanaklarında önceliklendirilmesi tiyatro yasası kapsamında ele alınabilecek önemli konulardır.
TİYATROLAR KURTULSUN DİYE...
Pandemi döneminin başında, bağımsız tiyatroları sosyal ve ekonomik çöküntüden kurtarabilecek, yaşamasını sağlayabilecek 7 maddelik talepleri içeren “Tiyatromuz Yaşasın” başlıklı kampanyanın 35 bine yakın imzayla desteklenmesinin ardından, tüm Türkiye’den 600’e yakın bağımsız tiyatronun gönüllü katılımıyla Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi hareket etmeye başladı.
İnisiyatif, tüm bölgelerden de temsilcilerin bulunduğu yürütme kurulu ile tiyatroların hak temelli mücadelesini kamu otoriteleri nezdinde yürütüyor; sektörün, bu zorlu süreçten sağ çıkmasının ötesinde kayıt altına alınıp her türlü sosyal güvence, teşvik ve tesis edilecek bir “Tiyatro Yasası” ile AB standartlarına uyumlu bir sektör haline gelmesini hedefliyor.