Reha Erdem: Özgürlük hayallerle gelir

Hayal kurmaya sinema gibi bir oyuncakla devam ettiğini söyleyen Reha Erdem, "İnsana en büyük özgürlük, kurduğu hayallerle geliyor. Kimse engelleyemiyor. Gerilla figürü de bir hayal figürü aslında” diyor.

cumhuriyet.com.tr

Reha Erdem, “Beni bu dünyadan alan, ama bana bu dünyayı anlatan filmleri seviyorum” diyor, bu söz tam da onun sinema dilini tanımlıyor... Yeni filmi “Jîn”de yine aynı yöntemle, Türkiye’de yaşanan Kürt sorununa başka bir yerden, masal dünyasından bir bakış getiriyor.

“Jîn”i yazarken “Kırmızı Başlıklı Kız”ı referans alsa da bir kahraman değil, bir isyan figürü yaratıyor.
Kürtçede, şapkalı yazılınca
“hayat”, noktalı yazılınca “kadın” anlamına gelen “Jîn”in, barış sürecinin hayata geçirilmeye çalışıldığı şu günlerde az sayıda salonda gösterime girse de çok konuşulacağı kesin.
- Filmin finalinde, Jîn’i ağır yaralı bırakarak bir umut planı çiziyorsunuz. Öyleyse Kürt sorununu da ağır yaralı görüyorsunuz...
Filmi çektiğimiz dönem durum daha karanlıktı. Şu an durmuş durumda. Bu durmuşlukla büyük umut doğdu. Ne olacağını bilemesek de ağır lafını unutabiliriz artık, yaralı diyelim. Ayrıca Türkiye’de hakiki muhalefeti Kürtlerin yaptığını söyleyebilirim.
- ‘Jîn’i bugün çekme nedeniniz nedir?
Burada yaşıyoruz ve buranın dertleriyle yoğruluyoruz. 30 yılı aşkın bir süredir var Kürt meselesi. Bir ölüm kalım meselesi. Aynı topraklarda yaşadığımız, içine doğduğu dili konuşamayan milyonlar var. Tabii başka nedenler de var. Ben de Jîn’in yaşlarında, onun gibi benzer hayallerin peşindeydim. Sinemanın hayal kısmını seviyorum, insana en büyük özgürlük kurduğu hayallerle geliyor. Kimse engelleyemiyor. Gerilla figürü de bir hayal figürü aslında.
- Sizin mücadeleniz neydi o yaşta?
80 öncesi devrim adına büyük hayallerimiz vardı. Devrim olacağına inanıyorduk ama sonra ne olacağı önemli değildi, yıkılacak olan, o yol önemliydi. Hayal kurmaya o zamanlar başladım ve hâlâ devam ediyorum sinema gibi bir oyuncakla...
- Keşke hepimizin öyle oyuncakları olsa...
Aslında hepimizde var. Bu dünyanın bize empoze ettiklerine teslim olmama isteği o oyuncaklar...
- Jîn ne dağda ne ovada tutunabiliyor. Ovada erkek iktidarını, kendi içinde de kadın iktidarını kabul etmiyor. Jîn’i soru peşinde değil de soru bulma peşinde, gitmenin peşinde olarak yorumladım. Siz ne dersiniz?
Film, kurduğunuz bu yoruma yol açıyorsa benim için güzel bir şey. Şöyle de diyebiliriz: Filmde orman figürü önemli. Ormanda yol yok mesela, yürüdüğünüz yol sizin yolunuz oluyor. Yolunuzu kendiniz yapıyorsunuz. Bu arayış beni çok çekiyor. Jîn’in de soruları var, cevapları yok. Hayal kuran, soru soran insanlar bana cazip geliyor; çünkü aramak cesaret gerektiriyor. Jîn, kaçan bir figür değil, giden, arayan bir figür. Doğru mu yapıyor bilmiyoruz ama dediğiniz gibi yolunu yapmaya çalışıyor.
- Farklı dil, cinsiyet, coğrafya... Jîn’i yazarken nasıl empati kurdunuz?
Erkekleri iyi bildiğim için, onlardan kaçarken kadınların yanına kaçıyorum filmlerde. Bu işin şaka tarafı... 12 Eylül döneminde oğluyla konuşmaya gelen anneyi,
“Nasılsın?” demeyi bilmediği için konuşturmuyorlardı. Bununla empati kurmayacaksınız da kimle kuracaksınız? Kadınlar umut, isyan figürleridir. Jîn de gerilla olmaktan, Kürt olmaktan önce kadın, hatta kadın olmakta olan kadın. Ormanlar içinde, bombaların altında insan sadece görev bilinciyle duramaz, bu hareketin içindeki kadınların da çok büyük yeri ve önemi var.
- Jîn en politik filminiz mi?
Benim bütün filmlerim politik. İsyan, sadece sokağa çıkıp molotof atmak değil, bir de evdeki isyan var. Kocaya, babaya isyan. Filmlerimin çoğunda da bu var. Beni bu dünyadan alan, ama bana bu dünyayı anlatan filmleri seviyorum.
- Jîn’de sizden ne var?
Jîn figür, ben insanım ama içinde çocukluğum, melankoli, isyan, suçluluk, suç var. Zaten film yazarken insan bir gerilla gibi yazıyor.
- Bir gerilla gibi mi yazdınız?
Hayatı zaten bir gerilla gibi yaşıyorum. Elbette dağdaki bir gerilla gibi yaşamıyorum ama bir sinema gerillası olarak yaşıyorum. Ruhum öyle yaşıyor. O ruhu da filmlerle açmaya çalışıyorum.
- Filmleriniz kadın dünyasına odaklı. Sizin yolculuğunuz da Jîn’in yolculuğu gibi... Kadına doğru yolculuk ediyorsunuz sanki.
Olabilir. Öldüğüm zaman bütün filmlerime bakın; oradan cevabı bulursunuz belki.