Omerta dedikleri suskunluk değildi önceleri

Malum, mafyanın “suskunluk yasası” olarak bilinir Omerta ama asıl anlamını söyleyeyim, “erkeklik” ya da “delikanlılık” demek aslında.

Mustafa Kemal Erdemol

Hani öyle çok merak salmış değildim ama çok okurdum şu mafya konulu kitapları gençliğimde. Mario Puzzo’nun “Aptallar Erken Ölür” başta olmak üzere bu konuda yazılmış kitaplarla aram iyi olmuştu bir dönem. Özeniyor muydum falan diye de düşünmedim değil ama kendine ait kuralları olan, tuhaf bir “ahlak” oluşturmuş, son derece karanlık işlerin içindeki mafyözlerin herkeste kolay görülmeyecek “aile” düşkünlükleri benzeri tutumları ilgimi çekerdi, hepsi bu. O dönemi geride bırakalı çok oluyor.

Hem büyük Marksist Eric Hobsbawm’ın, hem de sanırım ondan etkilenmeyle Büyük Yaşar Kemal’in “sosyal eşkıyalık” diye tanımladıkları bize özgü “kabadayılık kurumu”nu ayrı tutarak belirtiyorum, memlekette de hayli uzun zaman, yeraltı olarak tabir edilen mafyatik yapılar var. Merkez dışı kalmış kesimlerin hak, adalet, sosyal yardımlaşma gibi konularda başvurdukları “kabadayılık kurumu”yla benzer tarafları yok bugünkülerin tabii. Kabadayılar kadın ticareti, uyuşturucu gibi cürümlere bulaşmaz, polisle ilişki kurmazlardı, çoğunluğu böyleydi. Günümüzün yerli mafyözleri ise kendileriyle devlet arasındaki güçlü bağı, toplumun bir kesiminin benimsediği egemen ideolojiye de yaslanarak, kurmuşlardı. Sedat Peker onca cürümün sahibidir ama ağzından “Turan birliği”, “Türk-İslam sentezi” lafları düşmüyor. Bir yere kadar onlara koruma sağlayan bir zırh bu da. Ayrıca samimi olarak inanmış da olabilir(ler) tabii.

PEKER’İN KİTAP SEÇİMİ

Şimdi haftalardır ibretle izlediğim(iz) video kayıtlarında mesaj kaygısıyla masasının üzerinde kimi kitaplar bulunduran Sedat Peker’in o kitapları arasında Omerta adlı olanını görünce eski yıllarıma döndüm. Yani “böyle bir yasadan haberim var ama susmuyorum” anlamında sergilemiş de olabilir o kitabı Peker. Nedir ne değildir, nasıl bir “ahlaki” zemin üzerine yükseliyor bu Omerta dedikleri diye bakınmışlığım vardır hayli.

Malum, mafyanın “suskunluk yasası” olarak bilinir Omerta ama asıl anlamını söyleyeyim, “erkeklik” ya da “delikanlılık” demek aslında. Yine bir cinse özgü sanılan “sır vermeme” tutumunun, elbette yine toksik erkeklik üslubuyla yansıtıldığına tanık oluyoruz. İtalyan mafyasının armağanıdır bu. İtalyan mafyasının da tıpkı İtalyan faşistleri gibi tarihlerine düşkünlüğü bilinir.

Mussolini “faşist” sözcüğünü Roma literatüründen, “faşist selamı”nı da Roma askerlerinden aldı, malum. İtalyan mafyasının Omerta’sı da tarihten alınmış bir sözcük. Bir anlamı da bir erkeğin herhangi bir hukuk yardımı olmadan kendi sorunlarını çözmesidir. Mafya dilinde suskunluk anlamına gelmiş sonradan. Bu suskunluk da hükümetlerle ilişkilerdeki sessizlik için kullanılırdı normalde.

MAFYA ADALET DAĞITIRDI

Sözcüğe ilişkin olarak hatırladığım şudur: MS 16. yüzyılda Sicilya’da İspanya yönetimine direniş vardır. Akdeniz’in en büyük adası olan bu toprağın yerel halkı işgalcilerden çok çekmiştir. Mafya bu koşullarda doğdu önce. Ezilen Sicilyalıları koruma amaçlı bir yapılanma olarak. Bizim kabadayılık kurumu buna benzetilebilir herhalde. Bir süre sonra adanın adalet sistemi haline geldi bu mafya yapılanması. Sicilya’nın işbirlikçi yönetiminden de umudunu kesen halk tüm işlerini mafya ile görmeye başladı. Haliyle yasadışılık mevcut, ister istemez halkta bu konuda hükümete bilgi vermeme yasası dediğimiz Omerta doğdu işte. Omerta’nın kimi maddeleri de var tabii. Aklımda kalanı söyleyeyim: Yasalara başvuran aptal ya da korkaktır. Hükümetin kolluk kuvvetleri olmadan işini göremeyen her ikisidir. İhanet namussuzluktur. Böyle gider bu...

Haliyle ağır bir suç kabul edilen ihbarcılık da doğrudan doğruya, son derece feodal bir tutum olan erkeklik aşınması anlamına gelir. Muhbirlikle lekelendi mi kişi toplumda bitmiştir artık. Madem “erkeksin” yasaya, devlet kurumlarına başvurmadan işini çözmelisin diye inanmış mafyanın, muhbirliği de devletle iş çözmek için kullanılıyor kabul etmesi anlaşılır bir şey. 

Kişi mağdur edilmişse intikamını kendi almalıdır. Omerta’nın kurallarından biridir bu. Ne demek devlete başvurmak? Olacak iş değil. Gücün yetmediği için gidip birini ihbar edersen mafya cezayı keser: ölüm. Bunun üzerine oturulmuş bir tutum var: Konuşmayacaksın, ne olursa olsun. Mafya hem kendini bu yolla koruma altına alır hem de mensuplarına bu tür bir “ahlak” dayatarak onları kontrol de eder.

Uzun, çok uzun süre böyle gitti bu iş, sonra “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” (ha bu arada Köroğlu’nun böyle bir lafı yoktur, sıkıştırayım araya), 80’lerde özellikle, İtalyan mafyasında “bülbüller” (polise ötenler yani) çıktı. Ben bülbül diyorum da bunlara Pentiti derler diye kalmış aklımda... Bu bülbüllerden birinin ailesinde ne kadar kadın varsa öldürdü mafya. “Kadın öldürülmez” kuralının ilk ihlali demişlerdi o sıralar. Bu cinayetleri haklı bulanlar da sessizlik yasasının çiğnenmesine öfke duyan diğer mafya mensuplarının eşleri kadınlardı. Hayli tuhaf.

Hayır, madem videoları izliyoruz, Omerta konusunda katkım olsun istedim.