Nuri Bilge Ceylan: Yalnızlığımızın Türklük ile alakası yok
Nuri Bilge Ceylan'ın onur konuğu olduğu Türk Filmleri Haftası, dün akşam Ceylan'ın 'Ahlat Ağacı' filmiyle başladı.
cumhuriyet.com.trYönetmen ve senarist Nuri Bilge Ceylan, ne kadar çabalasa da ülkesi Türkiye'ye
karşı önyargıları gideremediğini söyleyen ve "Biz neden yalnızız?" diye soran
bir öğrenciyi, "Bunu kendi ruhunuzda arayın. Yani dış şeylerde aramanın faydası
yok; ülke, kültür, Avrupa Birliği, şu bu… Yani eğer kültürel bir şey de varsa
kader olarak kabulleneceksiniz" diye yanıtladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla Roma'da Yunus Emre Enstitüsü (YEE)
tarafından düzenlenen ve dünyaca ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın onur konuğu
olduğu Türk Filmleri Haftası, dün akşam Ceylan'ın 'Ahlat Ağacı' filmiyle
başladı.
Kentin prestijli sinema evi Casa del Cinema'da düzenlenen etkinliğin
açılış konuşmalarını Roma YEE Müdürü Sevim Aktaş, YEE Başkanı Şeref Ateş ve
Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli yaptı.
Gösterimin ardından
gazeteci Riccardo Cenci'nin sahnede film üzerine söyleşi yaptığı Ceylan,
katılımcıların sorularını da yanıtladı.
"HER FİLMDE KORKUTUCU DENEMELERE
GİRİŞİYORUM"
Ahlat Ağacı'nda da Dostoyevski ve Çehov'dan alıntılar olduğunu
hatırlatan Ceylan, Rus edebiyatı, özellikle bu iki yazarın kendi sinemasında her
zaman çok önemli olduğunu ifade etti. "Çehov'dan esinlenerek binlerce film
yapılabilir, Dostoyevski de öyle, ama onu uyarlaması daha zor" diyen Ceylan,
başka bir senaryo üzerinde çalışırken Ahlat Ağacı'nın tesadüfi bir şekilde
devreye girdiğini anlattı.
Ceylan, "Her yeni filmde bana meydan okuyan,
korkutan, ürküten bir şey olması hoşuma gidiyor. Motivasyon için böyle bir şeye
ihtiyacım var. Her filmde kendime göre, benim için önemli olabilecek korkutucu
bir takım denemelere giriştiğim söylenebilir. Mesela bu filmde, aslında sinema
için hiç de uygun olmayan, felsefi ve edebi bir konuşma şeyi var. Bu normalde
sinemada pek sevilmez, ben de çok sevmem aslında, ama acaba çalıştırabilir miyim
diye bir meydan okuma oldu" diye konuştu.
"HAYATIM BOYUNCA KENDİMİ YALNIZ
HİSSETTİM, TÜRK OLMAKLA ALAKALI DEĞİL"
Bir süredir İtalya'da yaşayan Türk bir
öğrenci, yurt dışında Türkiye'ye karşı önyargıları, her türlü çabasına rağmen
bir türlü gideremediğini, Ceylan'ın da 'Üç Maymun' filmiyle Cannes Film
Festivalinde 'En iyi Yönetmen' ödülünü alırken "Benim yalnız ve güzel ülkeme..."
dediğini hatırlatarak, yönetmene "Biz neden yalnızız?" diye sordu.
Ceylan da,
buna şöyle yanıt verdi: "Yalnızlık öyle bir şey ki, ben bütün hayatım boyunca
kendimi yalnız hissettim. Yani Türk olmakla, orada yaşamakla ilgili bir şey
değil. Benim ruhum öyle; her zaman yabancı hissediyorum kendimi. Aklı başında
her insanın da öyle hissetmesi gerekir gibi de geliyor. Öyle bir şey dünya ve
bununla baş etmeye çalışıyorum. Sanat da bu anlamda en önemli katalizör oldu
benim için. Yani suç olarak algıladığım farklılıklarımı, bir tür rasyonalize
etmemi, daha onlarla barışmamı ya da katlanabilmemi sağladı diyelim, ama
yabancılık hep baki. Ben bunun Türklükle alakalı olduğunu düşünmüyorum, en
azından benim için. Bazı insanlar için daha büyük bir bela tabii. Bunu kendi
ruhunuzda arayın. Yani dış şeylerde aramanın faydası yok; ülke, kültür, Avrupa
Birliği, şu bu… Bence kendi içinizde çözmeniz gereken şeyler olduğunu
düşünüyorum ben bunların. Yani eğer kültürel bir şey de varsa kader olarak
kabulleneceksiniz. Oralara çok kafa takmaya gerek yok. Esas insanın içindeki
melankoli ile başa çıkması esas, ona bir çare bulmak lazım."
ELİTİST
ELEŞTİRİLERİNE YANIT: BUNLARLA UĞRAŞMAYA KALKARSANIZ FİLM ÇEKEMEZSİNİZ
Nuri
Bilge Ceylan, başka bir Türk öğrencinin, "Türkiye'de, çok içimizden hikayeler
anlatmanıza rağmen yaptığınız filmlerin çok elitist kaldığını, halka nüfus
etmediğini düşünüyorlar. Buna dair bir cevabınızı bulamadım. Siz ne dersiniz?"
sorusuna karşılık ise şöyle konuştu: "Böyle düşünen de var, düşünmeyen de.
Dolayısıyla filmler, stiller hakkında her çeşit görüş, her zaman vardır.
Alışılmışın dışında bir stiliniz varsa, anlatım biçimi olarak söylüyorum, konu
olarak değil de, muhakkak ki yabancı gelecektir bir sürü insana, bu kaçınılmaz
bir şey. Yabancı gelen de, elitist ya da başka bir şekilde kodlanabilir. Buna
bir cevap bulamamanızın nedeni, bunları normal karşılamam yüzündendir.
Yönetmenlerin genel olarak övgülere de, yergilere de çok takılmamaları lazım.
Sinema, günümüzde çok popüler bir sanat ve binlerce reaksiyon oluşuyor. Bunlarla
uğraşmaya kalkarsanız zaten film çekemezsiniz. Benim niyetim, olabildiğince
gerçekçi olmaya çalışmak. Tabii bunu başarabiliyorumdur, başaramıyorumdur bu
ayrıca bir tartışma konusu. Gerçekçilik de kişiye göre değişebilecek bir
şey."
Türkiye'de, elitist görülen filmlerin, gişe başarısı düşük filmler
olarak mı algılandığını sorulması üzerine de Ceylan, kendi filmlerinin, sanat
filmleri içinde daha iyi bir gişe yaptığını belirterek, "Normal filmler 20-30
bin civarında iken bizimki 250-300 bin civarında olabiliyor. O dediğiniz anlamda
elitistlik, bir anlamda biraz sinema kültürü. Bu tip filmlere aşinalık biraz
merak gerektiriyor, o anlamda bir aristokrat yapısı var. İyi sanatın her zaman
biraz aristokrat bir yapısı vardır" diye konuştu.
"ASKERLİK BANA İYİ
GELDİ"
Ceylan, yine bir soru üzerine kendisini sinemaya itenin, eğitimini
aldığı mühendisliği yapmamak istememesinin değil, büyük kararsızlıklar ve
sıkıntılar olduğunu dile getirerek; hayatta ne yapmak istediğini bilmediği
sırada askerlik gibi zorunlu, kendisini düşünmeye itmeyen bir şeyin kendisine
iyi geldiğini anlattı. O dönemde çok kitap okuduğunu söyleyen Ceylan, bu
sıkıntılar ve kararsızlıkların kendisine sinemaya yönelme gibi büyük bir karar
aldırdığını ekledi. Genç Türk sinemasını çok iyi bulduğunu da ekleyen Ceylan,
son zamanlarda 'Aidiyet'i çok sevdiğini söyledi.
Roma'da 22-24 Kasım
tarihleri arasında yapılacak festival kapsamında toplam 7 ödüllü film
gösterilecek.