Nebil Özgentürk’ten Yeşilçam’ın unutulan “unutulmazları”
Nebil Özgentürk, Filmlerle Geçtim Sokağınızdan (Karakarga Yayınları) adlı yeni kitabında; Türk sinemasını var edenlerin hiç bilinmeyen yönlerine odaklanıyor. Yıllarca severek izlediğimiz birbirinden değerli karakter oyuncuları yaşamlarından en özel kesitleri içtenlikle anlatıyor.
Cumhuriyet Kitap EkiSinemamızın
altın kalpli kötü kadını kimdir bilir misiniz? Münir Özkul’un aç kalmamak için
babasından kalma tabloyu sattığı doğru mu? Tam 1115 filmde rol alan rekortmen
oyuncu kimdir? Patnos-Konya yolunda bir kağnı arabasında dünyaya gelen
çocuk nasıl en iyi kötü adam oldu? Yeşilçam’da ne hikâyeler saklı?
Nebil
Özgentürk, Yeşilçam’ın unutulan “unutulmazları” için bir saygı
duruşu niteliğindeki Filmlerle Geçtim Sokağınızdan Karakarga Yayınları
tarafından yayımlandı.
Özgentürk
kitabında; Türk sinemasını var edenlerin hiç bilinmeyen yönlerine odaklanıyor.
Yıllarca severek izlediğimiz birbirinden değerli karakter oyuncuları
yaşamlarından en özel kesitleri içtenlikle anlatıyor.
Aliye
Rona’dan Münir Özkul’a, Kemal Sunal’dan Erol Taş’a, Metin Akpınar’dan Arzu
Okay’a Yeşilçam’ın unutulmaz isimleri daha önce hiç duymadığınız hikâyeleriyle
bu kitapta bir araya geliyor. Onlar beyazperdenin kötü kadınları ve kötü
adamları, iyilik timsalleri, saf ve temiz karakterleri ya da binbir fırıldak
çevirenleri...
Bugün
hâlâ filmleriyle binlerce kişiyi televizyon karşısına çeken isimler özel
hayatlarını Nebil Özgentürk’e açıyor ve okuru zamanda bir yolculuğa davet
ediyor.
Kitaptan:
Dedemin
Sineması
(…)
60’ları,
70’leri yaşayanlar “Bizim Sinemalarımız” diye başlar, o dönemleri aşağı yukarı
bu minvalde özet yapardı. Benim çocukluk ve ilk gençlik sinemam ise açıkçası,
bir adım öndeydi. Çünkü övünmek gerekirse Cennet Sineması tadındaydı. Dedem
sinema salonu işletiyordu. Ve bir de sinema filmlerinin oyuncusunu, içeriğini
yıllar boyunca ve ağırlığınca belirleyen bir kentte, Adana’da büyümüştüm!
(…)
Muhteşem
filmdir zaten bana göre Cennet Sineması.
İşte,
ben de bir dönem ülkenin rekor seviyede yazlık sinemasına sahip olan Adana’da
yaşadım sinema aşkımı. Dedesi sinema sahibi, ağabeyi film yönetmeni olan bir
ergenin tabii ki ders dışı zamanları sinema merkezli olacaktı! Dedemin
sineması... Bugün bile kulağa hoş geliyor!
Halk
Sineması’ydı adı. Yazlıktı. Kimi filmlerde kapı baca kırılırdı izdihamdan. Yer
bulmak imkânsızdı. Karaborsaya düşerdi biletler. Ben ve abiler, ablalar
dedemizin torpillisiydik tabii. Bazen, en arkadaki sandalyelere kurulurduk,
bazen de yazlık sinema salonunun ardındaki “dede evi”nin balkonuna. Kimi günler
de makinistin yanı başına. Aslında tüm kent, Adana, film sahnesiydi!
(…)
Nebil Özgentürk