Nazım Oratoryosu Türkiye'de yasak, İran'da 9. Senfoni serbest
Türkiye'de Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nun telefon emriyle Nazım Oratoryosu'na yasak gelirken İran "kızlı erkekli" 9. senfoniyi dinledi.
cumhuriyet.com.trBence gurur duyardı, çünkü beklemezdi. Ben Cumhurbaşkanı’nın, hükümetin bu işe destek vermesine çok seviniyorum. Hiç beklemiyorduk. Benim annem de dindar bir aileden geliyor. Bu insanlar bana annemi hatırlatıyor. O da müziği, kültürü severdi. Geçen hafta The Guardian’da baktım bir haber, İran Lideri Ruhani Senfoni Orkestrası’nı açıyor. Ne güzel…
Tabii ki. Beni o çağırdı.
BBC ve CNN de aynı şeyi sordu. “Bu bir manevra mı” diye… Ben “Hayır, keşke olsa” dedim. Sadece kişisel bir tercih. Sizce Türkiye’de senfoni orkestrası açmak ya da kapamak seçim sonuçlarını etkiler mi? Sanmam. Türkiye’de çok daha fazla orkestra olmasına rağmen... Ama Almanya’da Berlin Filarmoni’yi kapatın, bakın ne oluyor. Türkiye’de futbol, senfoniden önemlidir. Almanya’da ise değildir.
Kapatırlarsa seçim bile kaybedebilirler yani…
Evet. Çünkü Almanya futbola da önem verir, filarmoniye de. Avusturya’da ise futbol filarmoninin epey altındadır. Viyana Filarmoni her şeyden önce gelir. Umarım bizim ülkelerimizde de bir gün böyle olur. Çünkü futbolda kazanırsın ama kaybedebilirsin de. Ama filarmonide asla kaybetmezsin!
Müzisyenlerin hayatı sefil durumdaydı. Maaşları, sigortaları içler acısı haldeydi. Tam o dönem Ahmedinejad gelmişti. Beni uluslararası düzeyde iş üretme konusunda desteklemeyeceklerini hissettim.
2005’te burada 9’uncu Senfoni’yi çalınca sizi Batı değerlerini yaymakla suçlamışlar.
Gazeteler bunu yazdı ama gitme sebebim bu değildi. Müzisyenlerin maaşıydı.
İslam Cumhuriyeti klasik Batı müziğine nasıl bakıyor?
Bir sorunları yok. 100 yıldır senfoni orkestramız var. Ahmedinejad zamanında bile senfoni orkestramız vardı. Desteklemediler ama kapatmadılar da. Bu ülkede kimseye “Mozart, Wagner çalamazsın” denilmedi. Esas İranlı müzisyenler, popçular sıkıntı çekti.
Neden?
Çünkü onları anlıyorlardı. Beethoven’ı, Puccini’yi, Verdi’yi anlamak o kadar kolay değildir. Anlamadığın zaman eleştirmezsin… Bir şeyi yasaklama zamanları geçti. Türkiye’de bile Facebook’u, YouTube’u kapatıyorlar, başka bir şey çıkıyor. Mesela Fazıl Say… Çok iyi bir müzisyen, Türkiye için gurur vesilesi. Bırakın eleştirsin, ne olacak? Hiçbir şey. Hayatım Avusturya’da geçti. Her şeyi eleştiriyorlar. Ne oluyor? Hiçbir şey.
AKM İÇİN YALAN SÖYLEDİLER
Türkiye’de de çalıştınız…
Menajerime Türkiye’ye gitmek istiyorum demiştim. “Söyle, seni davet ederler” dedi. İstanbul Senfoni Orkestrası, 15-16 yıl Ankara, son beş yıl ise Antalya’da çalıştım. Antalya çok iyi. Genç, harika bir orkestra. Disiplin, çalışma ortamı açısından belki Türkiye’nin en iyisi.
Ne sıklıkla gidiyorsunuz Türkiye’ye?
Yılda sekiz kez… Beş-altı kez de Antalya’ya gidiyorum. Aslında orada müzik direktörü gibi çalışıyorum, çok da mutluyum.
Atatürk Kültür Merkezi’nde de (AKM) çaldınız değil mi?
Tabii ki. Hatta o zaman bir konuşma yaptım. AKM’yi kapattıklarında iki yıl sonra açacaklarını söylediler. Ben bir açıklama yaptım: “Size inanmıyorum!” diye. Palermo’da da aynı şeyi yaptılar. “İki yıl sonra açacağız” dediler ama çalışma hiç bitmedi. O dönemki bakanınız “Rahbari neden böyle konuşuyor, iki yıl sonra açacağız” demişti. Ben “Hayır, bu bir yalan” dedim. Kaç yıl oldu?
7 yıl.
İşte… Yalandı.
Türkiye ve İran müzik açısından ne durumda?
Yakınlar. Türk müziğinde İran etkisi vardır. Ama siz Avrupa’ya yakın oldunuz, çok daha hızlı geliştiniz. Adnan Saygun muhteşemdir. Avusturya’nın bile bir Saygun’u yoktur.
Gerçekten mi?
Üzücü olan şu: Türklerin yüzde 95’i Hollanda’dan çok daha eski bir klasik müzik geleneğine sahip olduklarını bilmez. Klasik müzik 200 yıldır var Türkiye’de; İran’da 100 yıldır. Osmanlı Mozart dinlerdi, senfoni orkestrası vardı. Donizetti’nin kardeşi şefti. Tabii bunlar saraydaydı. Atatürk sayesinde yayıldı.
Sanki iki ülkede de kapılar arkasında, saraydaymış.
Avusturya ve Almanya’da da böyleydi. Unutmayın, Mozart isimsiz bir mezara gömüldü. İran ve Türkiye benziyor birbirine. Bir Türk orkestrasını İran’a getirmek istiyorum ama başörtüsü takmaları gerekiyor. Bu zorluk yaratıyor. Ama belli olmaz, belki Antalya Orkestrası’nı getiririm.
Sizce İran bir gün evrensel ölçülerde demokrasi olacak mı?
Bir sistemi bir ülkeden başka bir ülkeye taşımak işe yaramıyor. Yavaş yavaş olmalı. Ama oluyor işte. Her çocuğun elinde bir cep telefonu var. Herkeste internet var. 10 yıl önce buna kim inanırdı? Müzisyenlerimiz bugün 30 yıl öncesinden ilerde. Hayat siyah ve beyaz değil.
Tahran’a dönmenin size en mutlu eden tarafı ne?
Ben müzisyenim, işimi çok seviyorum. Şimdi Berlin’e Çin’e gideceğiz. Barenboim buraya geliyor, bizimle çalacak. Ruhani uluslararası yaptırımların en sert olduğu noktada orkestramızı açtı, bu yüzden ona çok saygı duyuyorum.
Bunu neden yaptı?
Bir kültür insanı, müzisyenlere saygısı var. Türkiye’de kapatmak istiyorlar, burada ise açmak… Türkiye’de bütçe var, yaptırımlarla uğraşması gerekmiyor. Ruhani’de bütçe yoktu ama açtı, hem de Beethoven’ın 9’uncu Senfonisi’yle. Cumhurbaşkanınıza Viyana’dan açık mektup yazdım: Bölgedeki en iyi orkestraya sahipsiniz. Muhteşem solist ve şefleriniz var. Biliyorum kendisi futbolu çok seviyor. Ona, “Lütfen futbola verdiğiniz desteği senfoni orkestralarınıza da verin. Başarılı bir kariyeriniz var. Başarılarınız arasına senfoni orkestralarını da ekleyin” diye seslendim. Bir yıl önce orkestraları kapatmak istedikleri dönemde…
Yıllar size politikacılarla konuşma yeteneği kazandırmış galiba…
Hayır, en iyi örneği buydu! Sanırım destek verecek, öyle umuyorum. Kimse Ruhani’den beklemiyordu ama yaptı. Oysa Cumhurbaşkanınızdan bekleniyor. Geride 200 yıllık bir gelenek var.
Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Nazım Oratoryosu’nu, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün telefon emriyle, gerekçe belirtmeden programından çıkarıp yerine ünlü besteci Carl Orf’un Carmina Burana adlı eseri koyulmuştu.