Kılıçdaroğlu'ndan "Kanal İstanbul" uyarısı: "Kimse ihaleye girmesin, parasını vermeyeceğiz"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Belediye Başkanları Çalıştayı için bulunduğu Gaziantep’te ulusal ve yerel basın mensuplarıyla buluştu.

ANKA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Belediye Başkanları Çalıştayı için bulunduğu Gaziantep’te ulusal ve yerel basın mensuplarıyla buluştu. Yurttaşların Babalar Günü’nü de kutlayan Kılıçdaroğlu, Kanal İstanbul, cumhurbaşkanı adaylığı ve erken seçim ile ilgili soruları yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir şirketin Kanal İstanbul ihalesine girmemesini isteyerek, “Parasını vermeyeceğiz. Devletin ihalesini alıp da parasını alamayan yıllardır sürüncemede kalan yatırımlar yok mu? Gidiyorlar mı mahkemeye, hiçbirisi gitmiyor. Vermiyoruz kardeşim. Para yok. Niye para yok. Kardeşim ben üretim yapacağım, fabrika açacağım. Teşvik edeceğim. Özel sektör yatırımı yapacağım. Benim derdim, işsizlik ve yoksullukla mücadele. Ben bir avuç rantiyeye kar sağlayacak insan değilim” dedi.

ANKA'dan Tamer Arda Erşin'in aktardıklarına göre, Kılıçdaroğlu’nun yanıtları özetle şöyle:

ÇALANA HESAP SORMUYORSUNUZ, ÇALAN ÇALDIĞI İLE KALIYOR

Eski Ticaret Bakanı’nın yönettiği bakanlığa ürün satması etik olarak doğru değil. Kendisi görevinden ayrıldı, ama hiçbir işlem yapılmadı. Yapanın yanına kar kalır mantığı burada geçerli oldu. Normalde olması gereken; eğer bir bakan, yönettiği bakanlığa işi dolayısıyla, akrabaları dolayısıyla mal satıyorsa, dünyanın her tarafından her şeyden önce büyük bir ayıptır. Siz ayıbı görmüyorsunuz, çalana hesap sormuyorsunuz, çalan çaldığı ile kalıyor. Sonra dönüp hep beraber diyoruz ki ne olacak bu memleketin hali. Bu memleketin hali böyle gitmez. Sağlık Bakanlığı’nda da benzer bir olay var. Doğru orada da bakan değil bir yönetici. Yakınları ve akrabaları aracılığıyla Sağlık Bakanlığı’na ürün satıyor. Bizde güzel bir atasözü var, ‘balık baştan kokar’ diye. En tepedeki malı götürüyorsa, aşağıdaki de malı götürmeyi kendine hak olarak görüyor. ‘O alıyor ben de alacağım, o çalıyor, ben de çalacağım’ anlayışı var. Devletin etik değerleri olan bir anlayışla yönetilmesi lazım… Devlet soyulacak bir organ değildir. Vatandaşına hizmet edecek bir organdır. Devleti soyulacak bir organ olarak gördüğünüzde Türkiye bataklığa sürüklenir.

ERKEN SEÇİMİ MİLLET BELADAN KURTULSUN DİYE İSTİYORUZ

Erken seçimi biz iktidara gelmek için değil, bu millet beladan kurtulsun diye istiyoruz. Dün Gaziantep’i gezdim. Buyurun siz esnaf ve gazeteciler olarak bizden daha iyi biliyorsunuz, var olan iktidar sorun çözme kapasitesini kaybetmiş bir iktidardır. Kaybetmenin de ötesinde yeni sorunlar yaratan bir iktidardır. Açık ve net söylemek gerekirse milletin başına bela olan bir iktidar var, bunun değişmesi lazım. (Bu tablodan ne çıkarıyorsunuz?) Bu tablodan benim bir şey çıkarmama gerek yok, millet görüyor. Bu ülkede 10 milyonu aşkın işsiz varsa, iktidar görev yapmıyor, bir avuç için çalışıyor demektir… İki milyona yakın üniversite mezunu işsiz var. Bu çocukların KYK borcunu ödemeleri için boğazına yapışmışlar. İş ver önce iş ver parasını ödesin. Böylesine temel dramatik sorunlar var. Bu iktidar sorunları çözemez, çünkü Saray kendisini Türkiye'ye kapatmış durumda. Saraydakilerin hepsi çok mutlu. Bir maaş, üç maaş, beş maaş, altı maaş. Her yerden maaş alıyorlar, devleti soyulacak ganimet alanı görüyorlar. İnip de aşağıda, garibanın derdini dinle. Dinleyemez, gidemez, oturamaz, konuşamaz. Yüzü yok konuşmaya.

KANAL İSTANBUL’A KİMSE GİRMESİN, PARASINI VERMEYECEĞİZ

Buradan bir daha çağrı yapıyorum hiç kimse Kanal İstanbul olayına girmesin, ihalesine girmesin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti talan edilecek bir ülke değildir. 83 milyon kişi bir avuç haramzadeye hizmet edecek konuma getirilemez. Diyorlarsa ki biz gireceğiz. Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda bir sefer onlarla ilişkiyi keseceğiz, ülkesiyle de ilişkiyi keseceğiz. Kardeşim siz bizim devleti soyuyorsunuz, ben soyguna göz mü yumacağım? Birileri gelecek devleti soyacak e iktidar değişti biz de o soyguna devam edeceğiz. Olmaz, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle saçma şey olmaz. Hangi hukuk bunu kabul eder? Açın uluslararası hukuku yolsuzluğu koruyan bir maddesi var mı? Bir devleti soyan uluslararası hukukun öngördüğü bir kural var mı? Onların hiçbirisi yok biz haklıyız. (Gerekiyorsa tahkime mi başvuracaksınız?) Hiçbir yere başvurmaya gerek yok. Parasını vermeyeceğiz. Devletin ihalesini alıp da parasını alamayan yıllardır sürüncemede kalan yatırımlar yok mu? Gidiyorlar mı mahkemeye, hiçbirisi gitmiyor. Vermiyoruz kardeşim. Para yok. Niye para yok. Kardeşim parayı ben üretim için yapacağım, fabrika açacağım. Teşvik edeceğim. Özel sektör yatırımı yapacağım. Benim derdim, işsizlik ve yoksullukla mücadele. Ben bir avuç rantiyeye kar sağlayacak insan değilim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir avuç rantiyeye çalışamaz. Türk Telekom rezaleti meydanda. Elin oğluna Türk Telekom'u verdik cebinden bir sent bile çıkmadı. bu soygunun vebali var mıdır, vardır. Bunlar kul hakkı yiyorlar. O nedenle bunlara haramzade diyorum. İstedikleri kadar bağırsınlar ben bu milletin hakkını savunmak zorundayım, aksi halde ben niye siyaset yapayım. 

CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MI?

Biz bir ittifakın içindeyiz, ittifakımızın adı Millet İttifakı. Bizde demokratik kurallar geçerli. Demokratik kurallar neyi öngörüyorsa, o çerçevede hareket ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme gelirse oturur ittifakın bileşenleri liderleri olarak oturur görüşür kararımızı veririz. O kararımıza da eminim bütün arkadaşlarımız uyarlar. Karşımızda Cumhur İttifakı var, Cumhur İttifakı’nın zaten demokratik geleneği de yok. Orada bir kişi ‘ben adayım’ diyor. Herkes ağzına bant çekmiş. Onların tek görevi var o ‘ben adayım’ diye bağırdığı zaman herkesin el kaldırması… Bizde düşünce jimnastiği var, düşünürüz, tartışırız, uygar insanlar gibi. Karşı tarafta ise düşünme diye bir olay yok herkes aklını kiraya vermiş.

BİZİM İTTİFAKIMIZ BELLİ

Sayın Genel Başkan açıklama yaptı, Mithat Bey. ‘Biz ittifak içinde değiliz’ dedi. İttifak yaparlar, yapmazlar ben müneccim değilim. Ama onların yaptığı açıklama gayet net; ‘Biz ittifak içinde değiliz, ittifak yapma gibi bir niyetimiz yoktur’ dediler. Bizim ittifakımız belli. Kimlerle masaya oturduğumuz belli. Yerel seçimlerde de diğer seçimlerde de oturduk kamuoyuna açıkladık. İttifak olmak zorundadır, ikili bir ittifak var Türkiye’de. Bir devleti soyulacak organ olarak görenlerin ittifakı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını yerle bir edenlerin ittifakı. Öteki tarafta gerçek anlamda milliyetçilerin, yurtseverlerin, demokrasiden yana olanların ittifakı. Biz ittifakta yerimizi aldık ve devam edeceğiz.

SURİYELİ MÜLTECİLER

Biz iktidarda olsaydık, Türkiye, Suriyeli sorunu yaşamazdı. Bazı rakamlara göre Gaziantep’te en az 500, bazı rakamlara göre 700 bin Suriyeli var. Doğurganlık oranları yüksek, kendi ülkelerine gitmek istemiyorlar. Burada yerleştiler, ticaret yapıyorlar. Sanayici için de Gaziantepliler için de ciddi sorun olmaya başladı. Kilis’te yaşayan Suriyeli sayısı bizim vatandaşlarımızdan daha fazla. Suriye’de barış ortamının sağlanması, Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin geliştirmesi lazım. Suriye konusunda Avrupa Birliği’nin harekete geçmesi lazım. Suriye’nin yolları, köprüleri, hastaneleri yapılmalı. Bunu yapacak Avrupa Birliği’dir, ondan sonra buradaki Suriyelilere ‘kardeşim eviniz, yolunuz, okulunuz, hastaneniz var, buyurun kendi ülkenize gidin’ dememiz lazım. Bunu Avrupa Birliği yapar mı, yetkililerin bize söyledikleri, ‘elimizden gelen her türlü katkıyı yaparız’ diyorlar. Biz de bu çerçevede politika izliyoruz, hükümeti de bu çerçevedeki politikaya ikna etmemiz lazım.

GAZİANTEP TEŞKİLATININ DEĞİŞİMİ

Gaziantep’teki CHP’nin yönetimi sorunluydu. Sorun derken biraz örgütün kendi içindeki tartışmalar, Gaziantepliye güven vermeyen bir tablonun ortaya çıkmasına yol açıyordu. Biz bunu çözmek istedik. Bütün il ve ilçe örgütlerinin bir anlamda sonlandırılmasını istedik, yeni bir yapılanmaya ihtiyacımız var dedik. Gaziantepliye güven veren, rahatlıkla herkesle konuşan, sorunları dillendiren, dillendirmenin yanında ürettiğimiz çözümleri de halka anlatan bir yapının ortaya çıkmasını arzu ettik. Öncelikle geçici heyet oluşturduk, tüzüğümüze göre. Sayın il başkanımız da yanımda. Kendisi Anteplilerin sevdiği, saydığı bir insan. Yeni bir kadro ile yola çıkacağız. Bizim için bu son derece önemli. Geçmişte parti içindeki tartışmaların, sadece partiye değil parti içi demokrasiye zarar verir noktaya taşıdığını biliyoruz. Bunun önüne geçmek istedik, geçeceğiz de bu konuda kararlıyız. Tüzüğümüze kongrelerimiz de olacak… Ayrıca il başkanımdan şu çabayı da göstermesini istedim. Özelikle gençlerin ve kadınların partiye olan ilgileri fazla, bunu alanda da gözledik. Partiye üye olmaları yönünde yapacakları bir çalışma bizim için son derece değerli. Kendisi de vermiş olduğum mesajı huzurunuzda dinledi.