Kent Konseyi Başkanı Yılmaz: Konseyle uzun süredir uykuda olan güç yavaş yavaş uyanmaya başladı

Gökçek döneminde, hülle derneklerle gerçekte hiçbir iş yapılmadığını anlatan Yılmaz’a göre geçen yıllarda kente karşı işlenen yüzlerce suç konusunda bazı meslek odaları dışında kentteki diğer kesimlerin sessiz kalması da bununla yakından ilişkili.

Sena Yaşar

Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, eski başkan Melih Gökçek döneminde kentin sorunlarının tartışılacağı etkin platformlardan uzak durulduğuna ve “kavga dilinin” hâkim olduğuna dikkat çekerek “Ankara, uzun süredir uyanmayı bekleyen bir potansiyele sahip. Türkiye’nin en eğitimli, gelir düzeyi yüksek ve gelişmiş kentlerinden birisindeki insan ve demokrasi potansiyeli, Cumhuriyetin oluşturduğu anlayış ve inanç uzun bir süredir uykudaydı. Ankara Kent Konseyi ile birlikte bu güç yavaş yavaş uyanmaya başladı” dedi.

Ankara Kent Konseyi, geçen günlerde Uluslararası Kolaylaştırıcılar Birliği (IAF) tarafından Uluslararası Katılımcılık Ödülü’ne layık görüldü. Kent Konseyi Başkanı Yılmaz, konseyin faaliyetlerini ve çalışma esaslarını Cumhuriyet’e anlattı.

- Yerel yönetimlerde “kent konseyi”ne yönelim nasıl oldu?

2019 yerel seçimleri öncesinde, yerelde demokratik temsilin sorunları ve kentlerde yaşayanların karar süreçlerinde nasıl etkili olacaklarına ilişkin tartışmalar, siyasi partilerin seçim beyannamelerine yansımıştı. Seçimlerden sonra pek çok büyükşehrin muhalefetin eline geçmesi sonucunda katılımcılık vaatleri her zamankinden daha da önemli hale geldi. Kent konseyleri 90’lı yıllardan bu yana bu misyonla var, ancak istikrarlı yapı göstermiyorlardı.

‘SOKAĞA ADINI VERECEKTİ’

- Ankara Kent Konseyi’nin, belediyenin eski yönetimde rolü neydi? 

Melih Gökçek yönetimi altında kentte, kavgacı siyaset geçerli tek siyasal iletişim biçimi haline gelmiş, kentin paydaşlarıyla sağlıklı hiçbir ilişki ve iletişim kurulmamıştı. Gökçek döneminde 2014 ve 2019’da iki defa kent konseyi kurma denemesi olmuşsa da kentte bir etki yaratmamıştı. Başkan olarak Seyfi Saltoğlu gibi yaşadığı caddeye ısrarla kendi adını vermeye çalışan neredeyse katılımcılık karşıtı kişilerin seçilmesi, hülle derneklerle oluşturulan yönetimlerin etkisiz kalmasına sebep olmuştu. Sonuçta, görünürde Ankara’da birkaç ilçe belediyesinin kent konseyi dışında büyükşehir ölçeğinde bir kent konseyinin bulunmadığı söylenebilir. Bu eksiklik, aslında Ankara’da kentin sorunlarının tartışılabileceği etkin ve sivil bir platformun yokluğunu da açıklıyor. Geçen yıllarda kente karşı işlenen yüzlerce suç konusunda bazı meslek odaları dışında kentteki diğer kesimlerin sessiz kalması da bununla yakından ilişkili.

‘KONSEYİN PARTİSİ ANKARA’

- Peki, konsey kentte nasıl aktif rol alabildi?

Uzun yıllardan sonra, 2019’un haziranında, yönetmelikte tanımlanan süre dolmadan Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın çağrısı ile Ankara Kent Konseyi toplandı. Genel kurula 250’ye yakın kamu, sivil toplum, meslek kuruluşu, sendika, esnaf örgütü, üniversite, organize sanayi bölgesi ve teknokentlerin temsilcileri katıldı. Toplantıda beklenenin aksine tüm partilerden milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları da hazır bulundu. Genel kurulun açılışında konuşan Mansur Yavaş “Ankara Kent Konseyi’nin partisi Ankara’dır” diyerek kent konseyinin tüm kesimleri kucaklayacak yeni bir anlayışla toplandığının mesajını verdi. Sürecin tasarlanmasında ve yürütülmesinde uzun yıllardır kent konseyleri konusunda çalışmalar yapan Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin’in de katkıda bulunması geçmişteki hataların tekrar edilmemesi için önemli bir adım olarak görüldü. Temasta bulunmak isteyen, ziyaret etmek ya da edilmek isteyen hiçbir paydaş reddedilmedi. Çalışmalar meyvesini verdi ve konseyin üye sayısı bugün 500’e erişti.

- Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

Kentlilerin, uzman ve akademisyenlerin katkılarının alınması için çalışma grupları ve meclisleri oluşturulmaya başlandı. Çevreden mimarlık kültürü ve planlamaya, semt kültüründen yenilenebilir enerjiye, spordan teknolojiye, hayvan haklarından eğitime, turizmden tüketici haklarına kadar çok geniş bir yelpazede 18 çalışma grubu oluşturuldu. Ayrıca, Türkiye’de ilk olarak daha önce örgütlenmiş bulunan Ankara Kalesi ve Bisiklet meclisleri oluşturuldu. 250 kadar engelli vatandaşın ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla bir Engelli Meclisi oluşturuldu. Meclis çalışmalarıyla konseyin tavsiye kararları ortaya çıktı. Bunlar, iklim eylem planı, bisiklet eylem planı, tarım envanteri planı, bitkilendirme ve ağaçlandırma çalışmalarının bilimsel ilkelere göre yapılması, sıfır atık ve Cumhuriyetin 100. Yılları Etkinlikleri’ne ilişkindi. Bu tavsiye kararları, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bulunan tüm üyelerin oybirliği ile kabul edilerek karara bağlandı. Mesela, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yılında, konsey, paydaşlarıyla birlikte önemli çaba harcayarak uzun yıllardır görülmemiş bir kutlamanın ortaya çıkmasına katkıda bulundu.

YENİLİKÇİ TEDARİK SİSTEMİ KURULUYOR

Pandemi süreci, Ankara Kent Konseyi’nin kurmaya çalıştığı modelin test edildiği bir alan oldu. Özellikle pandeminin çok zor durumda bıraktığı emekçiler, esnaf ve çalışanlar için dayanışma mekanizmalarının oluşturulması için çok ciddi çaba harcandı. 65 yaş üstünün sokağa çıkmasının yasaklanmasından sonra moto-kurye dernekleriyle yerel marketler derneği bir araya getirildi, belediyenin yakıt desteğiyle evde kalanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için yenilikçi bir tedarik sistemi kuruldu. 

‘ZENGİNLE YOKSULU BİR ARAYA GETİRDİK’

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bu süreçte geliştirdiği pek çok dayanışma mekanizmasının destekçisi olarak kent konseyini görmek mümkün. Veresiye defterlerinin kapatılmasında toplumun zengin ve yoksul kesimlerini bir araya getirmek için konsey ciddi çaba harcadı. Gelirini ve işlerini kaybeden, toplumun görünmeyen mağdurlarının tespiti için 500’e yakın paydaşıyla çok ciddi bir dayanışma ağı oluşturdu, belediyeye veri akışı sağlandı. Türkiye’de maske satışı bile yasakken, insanlar eczanelerden maske alabilmek için kod beklerken, Ankara Kent Konseyi işsiz kalmış terzilere diktirilen maskelerin dağıtımında rol üstlendi. Mahalle ve semt düzeyinde dayanışmanın önemini ve ilkelerini anlatabilmek için “Dayanışmanın 10 Altın Kuralı” manifestosunu, kentleri pandemi karşısında güçlendirebilmek için “Dirençli Kentler” manifestosunu yayımladı. Ayrıca, salgın döneminde hukuki ve teknik gereklilikleri dikkate almayan, kentin kültürel ve doğal mirasına hassasiyet göstermeyen inşaat faaliyetleri konusunda bir ilkeler demeti yayımladı. Bilim insanlarına göre belediyelerin havaya sıktığı, sokaklara döktüğü kimyasallarla dezenfeksiyon işlemlerinin aslında çevreye zararlı olduğu ve hastalık karşısında bir etkisinin olmadığını raporlarla ortaya koydu. 

‘İŞİTME ENGELLİLERE ÖZEL MASKE’

Bu süreçte engellilerin yaşadıkları sorunlara dikkat çekildi, hatta işitme engellilere uygun ağız kısmı şeffaf maskelerin üretimine destek olundu. Su kullanımı ve atıkların bertarafı ile ilgili durumu raporlandı. Sokak hayvanlarına mama ulaştırılması ve yaşam alanlarının temizlenmesi için farkındalık çalışmaları yapıldı. Bunun gibi pek çok konuda Ankara Kent Konseyi kentsel sorunların ilk tartışılmaya başladığı yerlerden birisi haline geldi. Bunların tamamı, neredeyse hiç kaynak kullanılmadan, seçilmiş temsilcilerle işbirliği içinde yapıldı. Ankara, uzun bir süredir uyanmayı bekleyen böylesi bir potansiyele sahip. Türkiye’nin en eğitimli, gelir düzeyi yüksek ve gelişmiş kentlerinden birisindeki insan ve demokrasi potansiyeli, Cumhuriyetin oluşturduğu anlayış ve inanç uzun bir süredir uykudaydı. Ankara Kent Konseyi ile birlikte bu güç yavaş yavaş uyanmaya başladı.