Karantina Sineması: ‘Bataklığın Sessizliği’

Netflix filmi “Bataklığın Sessizliği” kendini yolsuzluk ve suçla örülü bir dünyanın içinde bulan bir suç romanları yazarının başından geçenlere odaklanıyor.

Emrah Kolukısa

Şunu hemen söyleyelim, “La Casa de Papel”in en popüler karakterlerinden Berlin’i canlandıran Pedro Alonso şu sıralar Netflix’te yayımlanan ve Türkiye’de de çok izlenen “Bataklığın Sessizliği” (El silencio del pantone) adlı filmin en büyük kozu, hatta neredeyse varlık sebebi. Bu filmde canlandırdığı karakterin Berlin kadar renkli olmadığını da söyleyelim, ki sırf onun için izlemeyi düşünenler sonra dönüp de bana sinirlenmesin. Zira, sizin de tahmin edeceğiniz gibi, film maalesef umulduğu gibi güçlü bir etki bırakmıyor izleyicide. 

 

BİR BATAKLIK OLARAK TOPLUM

İlk uzun metrajlı sinema filmine imza attığını anladığımız Marc Vigil'in yönettiği film boyunca Q olarak tanıdığımız ve ünlü bir suç romanları yazarı olduğunu anladığımız baş karakterimiz yaşadığı Valencia kentinin bir bataklık üzerine inşa edilmesinden hareketle o toplumda yaşayanları da bataklık yaratıklarına benzetiyor ve bu alegori üzerinden kendince çıkarımlar yaparak eyleme geçiyor. Anlatılanların yazarın gerçekten yaşadığı olaylar mı olduğu, yoksa yeni romanının sayfaları arasında bizi bir gezintiye mi çıkardığı sorusu ise filmin en büyük gizlerinden biri. Bunu da kalkıp size açık edecek değilim, merak etmeyin.

Nacho Fresneda ve Carmino Barrios filmde rol alan isimlerden

Filmin bir yerinde kendisine kitabını imzalatmak için gelen genç kadının sorduğu bir soru (éKitabınızdaki katil neden öldürüyor, hiç bir sebep ya da açıklama vermiyorsunuz”) ve o soruya Q’nun verdiği yanıt (“Çünkü yapabiliyor”) biraz “Bataklığın Sessizliği” için de geçerli. Yani suç işleyen, adam öldüren  baş karakterin bu eylemlerine tam bir açıklık, psikolojik ya da ideolojik bir alt metin yok filmde; ya da var ama ben çıkaramadım, olur ya. Evet, politik yolsuzluğun tam göbeğindeki bir karakteri öldürüyor adamımız ve aslında işin bu yanı senaryoda daha net bir şekilde kurcaklansa buradan bir şeyler de çıkabilirmi,ş ama doğrusu pek tercih edilmemiş böyle bir yol. Yine de hem Alonso’nun hem de bazı yan karakterleri canlandıran oyuncuların (Falconetti rolündeki Nacho Fresneda ve La Puri rolündeki Carmino Barrios gibi) akılda kalıcı performanslar sunduğunu ve kimi sahnelerde iyi işleyen bir gerilimin tutturulduğunu söylemek yanlış olmaz. Ama bu her şeyi kurtarıyor mu dersiniz, o konuda ciddi şüphelerim var.

FİLMİN NOTU: 5/10