Kadri Gürsel: Mesaj atan serbest, ben tutukluyum

Cumhuriyet Davası’nın Silivri’de görülen ikinci duruşmasında ByLock iddialarına yanıt veren Kadri Gürsel, "ByLockçular mesaj attı diye tutuklu olan tek benim. . Suçlamanın yöneltildiği tarih itibariyle bana ikişer üçer mesaj atan ByLockçıların yarısı serbest ama Kadri Gürsel tutuklu" dedi.

KEMAL GÖKTAŞ / CANAN COŞKUN

Gazetemizin yayın danışmanı ve yazarımız Kadri Gürsel, duruşma savcısının tutukluluğunun devamını talep eden mütalaasına tepki gösterdi. Gürsel şunları söyledi:

“Ara kararınızda Cumhuriyet’e isnat edilen sözde yayın politikasının değiştiğine ilişkin tanıkların dinlenmemiş olmasını tutukluluğum devam edilmesine sebep gösterdiniz. Tanık ifadeleri yönünden de böyle bir iddia olsa da buna iştirak edemeyeceğim kanıtlandı. Ayrıca 92 ByLock kullanıcısı ve hakkında FETÖ soruşturması olan 145 kişiyle iletişimim olduğunu tutukluluğumun devamına sebep göstermiştiniz. Heyetinizin karşısında söylediğim, benim bu kişilerle iletişim kaydımın olabileceğini ama irtibatımın olamayacağını, bu kişilerden sadece sekizi ile karşılıklı iletişim kurduğumu beşinin ByLock kullanıcısı olduğunu söylemiştim. Matematiksel olarak suçlamaları çökertmiştim ancak heyetiniz bana bu konuyla ilgili tek bir soru sormadı.

Ara kararı görene kadar bunun nedenin, safiyane bir şekilde, ‘ifademin tatmin edici bulmuş olabilirdiniz, ya da siyasi bir tercih olarak bana tek bir soru sormamayı karşılaştırmış olabilirdiniz’ diye düşündüm. Bir de üçüncü bir neden olabilirdi, terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek suçunu işlediğimi sadece ve sadece ByLock konusundaki polis fezlekesine bakarak hakkımda peşinen hüküm vermiş olabilirdiniz. 45 gün daha tutuklu kalmam konusunda savunmam hiç dikkate alınmadı. Adil yargılanma hakkım engellendi.

HTS raporuna bakılmamış

Polis fezlekesi dikkate alınarak tutuklu kalmam için sözde yayın politikası değişikliğine etkim olduğu iddiasına sebep gösterildi. Bu nedenle neden bu kişilerle irtibatlı olmadığımı ayrıntılandıracağım. HTS raporunu, tetkik etmediyseniz ediniz lütfen. O ara kararı yazdığınız tarihe kadar HTS raporuna bakmamıştınız. Bunu ara kararınızdan anlıyorum. Rapor incelendiğinde ‘olağan dışı’ olarak tabir edilen kayıtların bana bir defaya mahsus gönderilmiş ve cevapsız kalmış SMS’lerden oluştuğunu görürdünüz. HTS raporu incelenmiş olsaydı söz konusu kayıtlardaki son raporun 26 Ekim 2015’te olduğu görülürdü. Yani son ByLockçu beni Cumhuriyet’e başlamamdan altı buçuk ay önce aramış. 10 Mayıs 2016’da yani Cumhuriyet’te yazarlığa başladıktan sonra beni arayan tek bir FETÖ şüphelisi var. O da gazeteci Murat Aksoy. O da beni tebrik etmek için aramış. ByLockçular ben Cumhuriyet’te başlamamdan çok önce yakamdan düşmüş. Gerçeklik budur.

Taciz eylemi

Cumhuriyet yöneticilerine aynı suçlamayla yaklaşmak hatalıdır. HTS raporun okunmadığını bunu benim adil yargılanma hakkımı engellediğini düşünüyorum. Bana sadece bir defaya mahsus SMS’lerin bir görüşme olarak nitelendirilemeyeceği bir gerçektir. Bu SMS’ler bir kampanya kapsamında yapılan bir taciz eylemidir. Beni 2014 yazında yüzlerce kişi SMS yağmuruna tuttu. Bunların bir kısmı aynı formattadır. Bazıları FETÖ şüphelisidir. Bu mesajların çoğu açılmamıştır. İleride lazım olur diye bir kısmını stokladım ama böyle bir şey olacağı aklıma gelmemişti.

Meramım şudur: Mesaj atanların sayısı 83’ten çok fazladır. İşte bu ‘olağan dışı rakam’ı oluşturan hadise budur. İstanbul ve Ankara’da bu medya davalarında bahsedildiğinde sanıyorum ByLockçular mesaj attı diye tutuklu olan tek benim. Suçlamanın yöneltildiği tarih itibariyle bana ikişer üçer mesaj atan ByLockçıların yarısı serbest ama Kadri Gürsel tutuklu. Bu insanlar taciz ettiği tek kişinin ben olmadığını biliyorum. Bu hiç araştırılmıyor ama bana karşı delil olarak kullanılıyor.

26 Temmuz 2014’te Tolga Güzeltaş isimli bir ByLockçu ile en uzun konuşmam olmuş. Ama ben bir kadın ile konuştuğumu hatırlıyorum. Bir polis eşi idi. Ama HTS kaydında beni Tolga Güzeltaş ile konuşmuş olarak görünüyorum. Ancak o sırada Tolga Güzeltaş tutukluydu. Yani onunla konuşmam imkansız. Bunu da böyle karşı delil olarak sunayım. Yaklaşık bir buçuk saat sonra Mehmet Işık isimli biriyle görüştüm. Ama bir kampanyayla yüz yüze olduğumu anlayarak görüşmeyi sonlandırdım. Burada yargılanmamın nedeni ByLock’çular tarafından aranmam değil, muhalif olmamdır.”