Hukukçular, "TBMM’ye karşı yetki gaspı"

Hukukçular, Meclis onayı ile taraf olunan İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılmasını “TBMM’ye karşı yetki gaspı” olarak yorumladı.

Sefa Uyar

Cumhuriyet’te konuşan hukukçu Celal Ülgen, hukukun temel ilkelerinden olan “usulde paralellik” gereğince sözleşmelerin kabul edildiği yöntemle kaldırılabileceğini aktararak bu nedenle feshetmede TBMM’nin onayının şart olduğunu ve sözleşmelerin Cumhurbaşkanı kararı ile kaldırılamayacağını vurguladı. 

Hukukçu Ömer Lütfü Avşar da “İdari tasarruf ile kanunu ortadan kaldıracak düzenleme yapılamaz. Konu, yürütmenin, Meclis’in yetkilerini tanımadığını uluslararası arenada ortaya koyan bir tutum haline geldi. Bir gün bir gecede herhangi bir kanunun kaldırıldığını yaşayabiliriz. Bu bir yol ve açılırsa, Türkiye’nin ne ulusal ne de uluslararası anlamda hiçbir hukuki güvencesi olmadığı ortaya çıkar” diye konuştu. Bu kararın yok hükmünde sayılması gerektiğini kaydeden Avşar, karara karşı tüm yurttaşların dava açma hakkı olduğunu belirterek, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın gerekçesini de İstanbul Sözleşmesi’nin oluşturduğuna dikkat çekti. Avşar, “Bir kanunun gerekçesini ortadan kaldırdığınızda, atıf yapacağınız yer yok demektir. Kadına şiddeti önleyecek hukuki düzenlemelerin altındaki tabure çekildi” dedi.

‘SORUN SİSTEMDE’

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise “Bir tek kişi, gece yarısı aklına geldiği zaman, birtakım çevrelerin isteği doğrultusunda uluslararası sözleşmelerden çekilebiliyor. Bu, anayasamızın öngördüğü hukuk devleti sistemine aykırı bir işlemdir. Türkiye 1876’da Kanuni Esasi’yi ilan ederek, anayasal düzene geçti. Arada kesintiler oldu ama hiçbir zaman böyle keyfi bir yönetim olmadı. Türkiye’nin uluslararası saygınlığını, güvenilirliğini ortadan kaldıracak bir uygulamadır. Türkiye’nin en önemli sorunu, Türkiye’ye kabul ettirilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen sistemdir” ifadelerini kullandı.

KAZAN: DEVLET GÜVENCESİ KALMADI

- Hukukçu Turgut Kazan: Mevcut siyasal iktidar sözleşmeyi Avrupa Konseyi’nden beklentileri karşılık bulsun diye imzalamıştı. Ama asıl kendi yaşantılarından küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesine yönelik beklentileri ağır bastığı için feshetmek istediler. Bu anayasaya aykırı. Bu aykırılığı yaptıklarına göre, her şeyi yapabileceklerini göstermiş oldular. Bugünden itibaren kimsenin özgürlüğü ve mülkü devlet tarafından güvence altında değildir. Bir gece vakti çıkan kararnameyle her şeyimizi kaybedeceğimizi bize gösterdiler. 

İSTANBUL BAROSU: YOK YÜKMÜNDE

- İstanbul Barosu: “Anayasamızın açık hükümleri göz ardı edilmemeli, yok hükmünde olan karar acilen geri çekilmelidir. İstanbul Barosu olarak, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkacağımızı, uluslararası sözleşmelerin eksiksiz bir şekilde uygulanıp hayata geçirilmesi için bu konunun takipçisi olacağımızı ve mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururuz.”

‘MECLİS’İN YETKİSİ GASP EDİLDİ’

- İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer: Anayasadaki, yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir. Yetki gaspıyla TBMM devre dışı bırakılamaz.

‘KENAN EVREN DE YAPMIŞTI’

- İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak: Feshedilen sadece İstanbul Sözleşmesi değil TBMM’nin iradesi ve yasama yetkisi. Bunu en son 12 Eylül 1980’de Kenan Evren yapmıştı. Burada ‘fonksiyon gaspı’  vardır. Bu işlemin yaptırımı yok hükmünde olmasıdır. Sözleşme de yürürlüktedir.

‘ŞER’İ TOPLUMA DOĞRU GİDİŞ’

- Eski CHP milletvekili Şenal Sarıhan: AKP İktidarı, 18 yıldır adım adım kadınların insan haklarını gasp etti. Gerçek ideolojisini hepimizin gözlerinin önüne seriyor. Bu, laik toplumdan şer’i bir topluma gidişin fotoğrafıdır. Hiçbir şey, kadınları susturamaz.