Fatura Türk medyasına
Erdoğan, ABD'li diplomatlara dava açamayan AKP, belgeleri yayımlayanlara dava açmayı düşünüyor.
cumhuriyet.com.trAKP’nin, WikiLeaks belgelerindeki iddialarını yargıya taşımak üzere oluşturduğu komisyon, ABD’de dava açmakta zorlanınca Türkiye’deki medya üzerine yoğunlaştı. Komisyon, WikiLeaks’teki Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre’deki 8 ayrı hesabı olduğuna ilişkin iddialar başta olmak üzere hükümet ve partiye yönelik yazışmaları yayınlayan medyaya tazminat davaları açmayı gündemine aldı.
WikiLeaks belgelerindeki iddiaların yayımının ardından Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla AKP’de Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu başkanlığında oluşturulan komisyon çalışmalarını büyük ölçüde tamamladı. Komisyon, WikiLeaks belgelerinde Erdoğan, hükümet ve partililer hakkındaki iddiaları yargıya taşımanın formülleri üzerinde çalıştı. Edinilen bilgilere göre Viyana Sözleşmesi’nin diplomatlara sağladığı “cezai dokunulmazlık” iddiaları dile getiren ABD’li diplomatlara karşı dava açmakta güçlük yarattı. AKP’ye yönelik iddiaları seslendiren başta Eric Edelman olmak üzere ABD’nin Ankara büyükelçilerine dava açılması için Viyana Sözleşmesi’nin sağladığı güvenceyi aşacak yöntemler arandı. Bu doğrultuda ABD’nin kendi iç hukukundan yararlanarak ABD’de kişisel davalar açılıp açılmayacağı konusunda Komisyon Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yazışmalar yaptı. Dışişleri Bakanlığı’ndan da bu konuda görüş istendi. Dışişleri’nden gelecek görüşe göre kişisel ya da parti olarak kurumsal olarak ABD’de iddia sahibi diplomatlara karşı mahkemelerde hak aranacak.
Komisyon ABD’lilere dava açmakta güçlük yaşayınca, gündemine Türkiye’de belgeleri yayınlayan medyayı aldı. Komisyon, WikiLeaks belgelerindeki iddiaları yayınlayan Medyayı gündemine alırken Başbakan Erdoğan’ın, “Bir defa onurlu bir medya kalkıp bunu sorar. Kime bu iftira yapılıyorsa ona sorar. Eğer Başbakan’la ilgiliyse sorar. Ama Başbakan size ne diyor? ‘Hayır böyle bir şeyle ilgim yok’ diyorsa yazmaman gerekir. Bu ahlaksızlıktır. Seviyesizliği kendileri için seviye haline getirmeye çalışanların söylediklerini muhatap almıyoruz” sözlerinden hareket etti. Özellikle Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı bulunduğuna ilişkin belgeleri ve diğer iddialarla suçlamaları yayınlayan Türkiye’deki yazılı ve görsel medya mercek altına alındı. Belgeleri manşet ve birinci sayfalarına taşıyan gazetelerle televizyonların “Belgeler gerçekmiş kanısı” yarattıkları görüşüyle tazminat davaları açılması görüşü tartışmaya açıldı. Medyaya tazminat davaları açılması konusunda Adalet Bakanlığı’ndan görüş istendi.
Adalet Bakanlığı’ndan gelecek görüş sonrası medyaya dava açılması konusunda son kararı Başbakan Erdoğan verecek. Erdoğan’ın olur vermesi durumunda yüklü tazminat davalarının açılması bekleniyor. WikiLeaks belgelerinde isimleri geçen AKP’nin komisyonunun da başkanı olan Abdülkadir Aksu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile bakanlar ve parti yöneticileri de tek tek medyaya, ‘iftira’ ve ‘hakaret’ davaları açacak. Bu durumda, Erdoğan ve AKP’liler, medyayla birlikte iddiaları gündeme taşıyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ve muhalefet partilerinin sözcülerine de tazminat davası açacak.
Soru seçmek sansürdür
Başbakanlık’ta gazetecilere uygulanan baskı meslek örgütlerinin sert tepkisini çekti. Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a soru sormak isteyen gazetecilere konu ve soru kısıtlaması getirilmesinin “faşizan bir yaklaşım” olduğunu belirtirken Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi uygulamayı “haddini bilmezlik” olarak niteledi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de, uygulamanın demokrasiye ve düşünce özgürlüğüne karşı işlenmiş bir suç sayılması gerektiğini vurguladı.
Meslek örgütlerinin tepkileri şöyle:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: Başbakan’a sadece ısmarlama sorular sorulabildiğinin gerçek olması bir yana böyle bir kavramın konuşulması bile düşünceyi ifade özgürlüğü, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi kapsamındaki meslek ilkeleri ve çağdaş demokrasi anlayışı açısından kabul edilemez. Meslektaşlarımızın ‘sadece istenilen soruları sormak zorunda bırakılmaları’ Türk demokrasisine ve düşünce özgürlüğüne karşı işlenmiş bir suç sayılmalıdır.
Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Göksel Bozkurt: Sorunun içeriğine karışılıyorsa ve sorular seçiliyorsa, bu sansürdür. Özelikle de iddia edildiği gibi muhabirlerin o alandan alınması kurumlarından isteniyorsa, bu basın özgürlüğüne darbedir. Gazeteciye, “sorma, yazma, konuşma, eleştirme, yorum yapma” diyen bir anlayış kabul edilemez.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay: Ne yazık ki bu hükümetin basınla ilişkilerine hiç demokrat birisi gelmedi. Demek ki Başbakan’ın meydanlarda konuştuğu ileri demokrasi lafları safsata. Önce Başbakan kendi evini süpürsün. Gazetecilere düşman bu kişileri görevden alsın. Gazetecileri “bizden”, “bizden olmayan” diye ayıran bir anlayış Başbakanlık binasında 1 gün dahi kalmamalı.
Haber-Sen Genel Başkanı Ali Yılbaşı: AKP hükümeti ve bürokratları gazetelere, televizyonlara, ajanslara birer müfettiş atayarak haberleri denetlettirirlerse bu sürpriz olmaz. Gazeteci özgürce sorularını sorabilmelidir. Özgür basının olmadığı yerde demokrasiden bahsedilemez.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi: Başbakanlık Basın Müşavirliği öyle anlaşılıyor ki, akreditasyon uygulamasıyla kontrol altında tutmaya çalıştığı medyayı daha da sıkı bir sansürün altına sokmaya çalışıyor. Bununla ilgili sendikamızın açmış olduğu bir dava var ve bu dava Danıştay’da devam ediyor. Bu haddini bilmezliktir.