Eymür: En büyük suçlu Mehmet Ağar
Faili meçhul cinayetler davası, Mehmet Eymür ile Mehmet Ağar’ın çekişmesini gözler önüne serdi. MİT’e mektup yazan Eymür, adaşı hakkında sert ifadeler kullanmış.
Alican Uludağ / CumhuriyetEski MİT Kontr-Terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür, Susurluk raporu sonrası MİT Müsteşarlığı’na mektup yazarak, eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar hakkında ağır ifadeler kullanmış.“Kanaatimce Mehmet Ağar, Cumhuriyet tarihinin en büyük suçlularından biridir” diyen Eymür, “Mehmet Ağar ve karanlık çevresi bütün bu olaylardan sonra yine de tesirsiz hale getirilmez ise devletin yeraltına teslimi muhakkak olacaktır. Ağar ve yandaşlarının cezalandırılmaları, devlet olmanın gereğidir” önerisinde bulunmuş.
Faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında eski MİT yöneticisi Eymür’in İstanbul’daki evi basılmış ve bilgisayarlarına el konulmuştu. Eymür’ün bilgisayarlarında yapılan inceleme sonucu çok sayıda bilgi ve belge dosyaya girdi. Bunlardan birisi de Eymür’ün 1998 yılında MİT Müsteşarlığı’na yazdığı bir mektup oldu. İlk kez gün yüzüne çıkan mektupta Eymür, mesleki geçmişini öven ifadeler kullandıktan sonra, faili meçhullerle ilgisinin olmadığını iddia etti. Mektupta Eymür’ün hedefindeki asıl kişi ise Susurluk davasında çete yöneticiliğinden ceza alan, faili meçhul cinayetler davasında ise hala sanık olarak yargılanan eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar oldu. Eymür, adaşı ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
Susurluk kazası sonrasında bazı hakikatlerin ortaya çıkmaya başlaması, bu menfaat ve suç organizasyonunda büyük rahatsızlık ve telaş yarattı. Gündemi değiştirmek, projektörleri kendi üzerlerinden başkalarına çevirmek için senaryolar üretmeye, iftiralar atmaya başladılar. Televizyonlara çıkartılan PKK’li itirafçılar ve Hanefi Avcı bu senaryoların bir parçasıydı. Bu noktada, olayların tam ortasındaki insandan, Mehmet Ağar’dan bahsetmek istiyorum. Mehmet Ağar’ı uzun yıllardan beri tanırdım. Kendisi, önlenemeyen bir yükselişle günümüze kadar gelmiştir. Bu planlı, sistemli ve bir amaca yönelik bir yükseliştir. Bu yükselişi tesadüfler ve basit bir trafik kazası durdurmuştur. Ağar ile arkasındaki ve yanındakiler, ülke içinde muazzam bir yapılanmayı sağlamışlar, örümcek ağı gibi her yere yerleşmişlerdir. Bu yapılanmada devletin gücü sonuna kadar kullanılmıştır. Bu kolaylıkla söküp atılacak bir yapılanma değildir. Polisin telefon dinlemeleri yaygın olarak şantaj amaçlı kullanılmıştır. Devletin en üst mercileri dahil herkesin fütursuzca dinlendiği zannedilmektedir. Keza polisin yakın koruma hizmeti de korunan kişiler hakkında bilgi toplama amaçlı kullanılmıştır. Tabiatıyla silahlı bir güce sahip olmanın avantajları da gözardı edilmemiş, seçilmiş bazı resmi kişiler tehdit, şantaj, darp ve öldürme olaylarında kullanılmıştır. Bu sebeple Mehmet Ağar’ın elinde Türkiye’deki birçok kilit kişiye şantaj yapabilecek nitelikte malzeme vardır. Sıkışırsa bunları dolaylı veya doğrudan kullanacağı muhakkaktır. Mehmat Ağar, ilişki kurduğu her kademedeki kişiye, devletin ve yeraltı dünyasının imkanlarını kullanarak yardımda bulunmuştur. Yeraltının her türlü kaba gücü ile parasal desteği yanındadır. Alaattin Çakıcı, Ali Yasak (Drej Ali), Dündan Kılıç, Sedat Peker, Sedat Şahin, Oflular, Fevzi Öz,Necdet Ulucan, Sami Hoştan gibi kumarhane-uyuşturucu bağlantılı tanınmış kanunsuzlar, ona her türlü desteği vermeye hazır kişilerdir.
Türkiye’de terörü yaratan önemli faktörlerden biri olmasına rağmen Mehmet Ağar, bulunduğu pozisyonları ustaca kullanmış ve ‘terörle mücadele eden’ kişi olarak anılmıştır. Ağar’ın hayatı iyi bir şekilde incelendiğinde, onun görev yaptığı her yerde kanunsuzlukların, adi ve siyasi cinayetlerin, faili meçhullerin, devlet büyüklerine suikastların, toplum olaylarının arttığı görülecektir. Mehmet Ağar; polisin, askerin, terörle mücadeledeki başarısını kendi lehine kullanarak kanunsuz faaliyetlerini iy ibir şekilde maskelemiştir.
Kanaatimce Mehmet Ağar Cumhuriyet tarihinin en büyük suçlularından biridir. Ağar ve karanlık çevresi bütün bu olaylardan sonra yine de tesirsiz hale getirilemez ise devletin yeraltına teslimi muhakkak olacakır. Ağar ve yandaşlarının cezalandırılmaları, devlet olmanın gereğidir. Benim Mehmet Ağar ve çevresi ile yıllardan beri çekiştiğim doğrudur. Ancak bu kişisel bir çekişme olmayıp, mesleğimin gereği olarak yürüttüğüm ve yürütmem gerektiğine inandığım bir mücadeledir. Bu bir fazilet mücadelesidir.