Ergin: Topyekün bir özür borcumuz var

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Bir özür borcu varsa; adalet bekleyen, yıllardır dosyalarında karar bulamayan vatandaşlardan topyekün bir özür borcumuz var, yüksek yargı ve siyaset kurumları hep birlikte" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı'na girişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Danıştay Başkanı Mustafa Birden'in "Sayın Adalet Bankı derhal özür dilemelidir" sözlerine yanıt veren Ergin, Danıştay'ın 2006 yılından sonra hakim ve savcı alımlarına ilişkin sınavlarda yürütmeyi durdurma kararı verdiğini anımsatarak, gelinen noktadan bu kararları sorumlu tuttu. Ergin, "Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu kararlar süreci engellemek gibi algılanır" dedi.

Danıştay'ın kararlarının kamuoyu tarafından tekrar değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ergin, dört ya da beş sınav yaparak hakim ve savcı alımlarını arttıracaklarını da açıkladı. Ergin ayrıca, AKP Hükümeti'nin şimdiye kadar 4 bin 900 civarında hakim ve savcı alımı yaptığına dikkat çekerek, "Bir özür borcu varsa; adalet bekleyen, yıllardır dosyalarında karar bulamayan vatandaşlardan topyekün bir özür borcumuz var, yüksek yargı ve siyaset kurumları hep birlikte" dedi.

 

"Alımlar Danıştay tarafından kesintiye uğruyor"

Hakim ve savcı alımları için yapılan çalışmaların 2006 yılından sonra Danıştay tarafından kesintiye uğradığını açıklayan Ergin Danıştay ile Adalet Bakanlığı arasında yaşanan kriz sürecini ise şöyle özetledi:

"Danıştay'ın, yürütmeyi durdurma kararlarıyla yaşanan iptal kararlarıyla aday alım sürecinin engellendiğini ifade ettik. Süreci anlatırken de 2006 yılına kadar Danıştay Başkanlığının hakim ve savcı adayı alıma ilişkin açılmış sınavlara ve yapılan mülakatlara yönelik açılmış davaları reddederken bakanlığın yapmış olduğu sınavların hukuk normlarına uygun yağıldığına ilişkin çok sayıda normları vardır. 2006 yılından sonra yapılan uygulamalara bakıldığında, öncelikle YARSAV'ın kurulmasından sonra açılan ilk davada yürütmeyi durdurma kararı veriliyor. Bu karara karşın bakanlığımızca yapılan itiraz Danıştay Dava Daireleri Kurulunca kabul edilirken, 'Bakanlığın yaptığı işlem yasaya uygundur fakat yasa Anayasaya aykırıdır' diyerek Danıştay 2802'deki düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine taşıyor. AYM 2007 yılının başında Adalet Bakanlığının alım işlemlerinin yasaya uygun olduğunu kanaatine varıyor. Bu konudaki tartışmanın bitmesi beklenirken, Danıştay alımların sübjektif yağıldığın kararına varıp yeniden yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Danıştay'ın vermiş olduğu karar doğrultusunda parlamento mülakatın tanımı tanımını yapan ve objektif kriterlere bağlayan bir yasa düzenlemesi yapıyor. Tartışma burada bitecek derken bu defa ÖSYM'nin yapmış olduğu sınavlarda puanlama sisteminin yasaya aykırı olduğu iddiasıyla yapılan itirazı hemen değerlendirerek yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Bu sefer bakanlık devreye girerek puanlama sisteminin değiştirilmesini ve Danıştay'ın istediği istikamette puanlama yapmasını istiyor. Bu düzenlemede Danıştay'ın istediği seviyeye getiriliyor."

"Sağlık Bakanlığı başvurusu hemen inceleniyor"

Ergin ardından Danıştay'ın hakim ve savcı alımlarında mülakatlara kamera konulması gerektiğine yönelik yürütmeyi durdurma kararı verdiğini anımsatarak karara kaşı temyizde bulunduklarını açıklıyor. Temyiz inceleme taleplerinin 2 yıldır yapılmadığını savunan Ergin, buna karşın Sağlık Bakanlığının tam gün yasasıyla ilgili başvurusuyla ilgili işlemlerin "çok çabuk" yapıldığını ifade etti. Katsayı işlemlerine yönelik itirazlarında "anında karşılık bulduğunu" savunan Ergin şöyle devam etti:

"Sağlık Bakanlığının basın açıklamasına 2 saatte yürütmeyi durdurma kararı çıkıyor. Ama Adalet Bakanlığının iki sene boyunca beklediği karar çıkmıyor. Bundan sonra bu süreç devam ederken sınavlar tekrar durdurulmaya başlandı. 300 hakim alımıyla ilgili sınavda İdare Mahkemesince durduruluyor. Bunları peş peşe sıraladığımızda bu yaşlan hadiseleri bakanlık anlatmış, hakim ve savcı alımlarının niçin yeterli düzeye getirilmediğini açıklamıştır. Adalet Bakanlığının kamera koymasını arayan Danıştay, Milli Savunma Bakanlığının yapmış olduğu sözleşmeli subaylık alımına ilişkin yapmış olduğu sınavda kamera kaydına gerek olmadığını hükmediyor. Bunları alt alta değerlendirildiğinde dünyanın neresine giderseniz gidin bu süreç maalesef bir engelleme izlenimi doğuruyor. Bütün bunları aktardık."

Kendisine katıldığı bir programda "2006'dan sonra neden Danıştay peş peşe bu kararları verdi" diye sorulduğunu anımsatan Ergin, "Ben o zaman gazeteciler yayınlanmış olan günlüklere bakılması gerektiğini önerdim hadise budur. Bakanlığın yapmış olduğu tespitlerden kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Bizim söylediklerimiz de bir yanlış varsa, Danıştay 4 yürütmeyi durdurma iptal kararları vermişse bunları tekrar kendisi değerlendirmesi lazım. Biz olan hadiseleri anlatmışız. Onun dışında yaptığımız bir şey yoktur" diye konuştu.

"Bakanlığı suçlamak çözüm değil"

Bakan Ergin, bir gazetecinin, "AK Parti bugüne kadar kaç hakim-savcı atadı. Bir rakam verebilir misiniz?" sorusu üzerine, 8 yıl içinde 4 bin 900 civarında hakim-savcı alabildiğini söyledi. Bunların bir kısmının meslekten ayrılan, emekli olan hakim ve savcıların tamamlanmasına dönük olarak alındığını, toplamda şu ana kadar yüzde 26'lık bir artış sağlanabildiğini bildiren Ergin, ama aynı dönemde diğer hizmetlerde, yazı işleri müdürü, zabıt katibi, adli işlemlerde çalışan personel artışının yüzde 54'ün üzerinde olduğunu, son alımlarla bu rakamın yüzde 74'e ulaşacağını anlattı. Ergin, idari personel alımında sorun yaşanmadığını fakat, hakim-savcı alımında 2006 yılından sonra ciddi sorun yaşadıklarını yineleyen söyledi.

Ergin sadece bunun sebebini kamuoyuna izah etmek zorunda olduklarını savundu ve "Siyaseten topluma hesap vermek durumunda olan bir kurumuz. Yargının bağımsız olması, egemenliğin kaynağı olan millete karşı sorumsuz olduğu anlamına gelmez. Kamuoyunun beklediği sorulara cevap vermek yerine, Adalet Bakanlığını ve Bakanı suçlamak çözüm değildir. Bakanın yaşıyla başıyla uğraşarak, bunlara cevap vererek bu bekleyen cevapları karşılamış olmazsınız" dedi.

Danıştay'ın da Anayasa Mahkemesi kararına uymak zorunda olduğunu kaydeden Ergin şöyle devam etti:
"Bütün bu hadiseleri anlattık. Bunlardan kimse rahatsız olmasın, burada bir sorun varsa bu sorunun çözümü için bunları söylüyoruz. Herkes kendi imkanlarıyla bu sorunun çözümüne katkı sunmak durumundadır.

Yargının problemlerine ilişkin Adalet Bakanlığı Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde önemli çalışmalar yaptı. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ve 5 yıllık stratejik planın kamuoyuyla paylaşıldı. Yargıda Reform lazım, Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor. Bu reform süreci başlamıştır. Şu anda o sürecin içerisindeyiz ve her geçen gün ilave tedbirlerle o süreç güçlendirilmektedir. Bugün öğleden sonra Parlamento'da başlayacak süreçte de bir çok yasanın geçmesini sağlayacağız. Bu sorunları küçülterek, geleceğe doğru yürüyeceğiz."

Bir başka soru üzerine Ergin, bu yıl içerisinde 4-5 sınav yapmayı planladıklarını açıklayarak "Buradan hakim-savcı adaylığı düşünen hukuk mezunlarına, aynı zamanda avukatlarımıza da sesleniyorum; kamuda çalışan veya barolarımızda serbest olarak avukatlık yapan meslektaşlarımız, yapacağımız sınavlara şimdiden hazırlansınlar. Çok sayıda hakim-savcı alımı için sınava çıkıyoruz. Bu kadroyu güçlendirmek yapılacak ilk çalışmadır, ondan sonra diğer tedbirler de eş zamanlı olarak devam ediyor. Biz konuşmaktan çok iş yapmak durumunda olan tarafız. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte icraatlarımızla bizi izleyeceksiniz" dedi.