‘Erdoğan iki kez Putin'i reddetti’

Fener Rum Patrikhanesi Bursa Metropoliti Elpidophoros, Ukrayna Kilisesi’nin bağımsızlığının gerekli kriterlerin yerine getirilmesinin sonucu olduğunu savunuyor.

MİNE ESEN

 

Batı ile Rusya arasında Ukrayna üzerinden yaşanan gerilimde son halkalardan biri kiliseler konusunda. Fener Rum Patrikhanesi’nin Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin bağımsızlık talebini kabul etmesiyle dinle siyaset bir kez daha birbirinin içine geçip, tartışmalar alevlendi. Rusya cephesi bağımsızlık adımının arkasında ABD destekli Batı’nın kıskaç hamlesini görürken Kiev’den ise Moskova’ya suçlamalar yükseliyor.

Konunun ana aktörlerinden Fener Rum Patrikhanesi’nin Bursa Metropoliti Prof. Dr. Elpidophoros Lambriniadis ise Ukrayna kilisesinin bağımsızlığının, gerekli şartların yerine getirilmesinin bir sonucu olduğu görüşünde. Moskova yönetimine sert eleştiriler getiren Metropolit Elpidophoros, diğer yandan ise Ukrayna Kilisesi’nin bağımsızlık kararıyla birlikte Fener’le ilişkileri koparan Rus Patrikliği’yle diyaloğun orta vadede yeniden sağlanabileceği umudunda. İstanbul Balat’taki tarihi Fener Rum Patrikhanesi’nde, Heybeliada Ruhban Okulu Başrahibi de olan Prof. Dr. Elpidophoros Lambriniadis ile söyleşimizden satırlar...

Moskova Kilisesi’nin muhalefetine karşın Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna Kilisesi’nin bağımsızlık adımını tanıdı ve halihazırda Kiev-Batı hattıyla Rusya arasındaki tansiyon daha da yükseldi. Bu karar için zamanlamayı, süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

ELPİDOPHOROS LAMBRİNİADİS - Ukrayna Kilisesi’yle ilgili gelişmeler doğrudan Patrikhanemizin Ortodoks dünyamızdaki yeri ve önemi ile bağlantılıdır. Biliyorsunuz İstanbul Rum Patrikliği tüm patrikhaneler arasında birinci yeri alıyor. Bu sadece protokolde birinci koltukta oturmakla sınırlı değil, Ortodoks dünyasındaki rolünü de etkiliyor. Ukrayna’ya gelirsek Ortodoks dünyasında yerel, milli bir kiliseye bağımsızlığını ya da patriklik unvanını, değerini veren, her zaman İstanbul Rum Patrikliği olmuştur. Rusya Patrikhanesi’ne de zamanı gelince bağımsızlığını patrikhanemiz verdi.
Tabii bağımsızlığın verilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Her kilise için geçerli olan şartlar Ukrayna kilisesi için de istendi. Bu şartlar nedir: kilisenin bağımsız bir devlet içerisinde olması ve yerel kilisenin bulunması.

Yaklaşık 30 yıllık süreç...
Ukrayna bağımsız bir devlettir ve kendi yerel kilisesine sahiptir. Yaklaşık 40 milyon nüfuslu Ukrayna, büyük bir Ortodoks nüfusa sahip. Bir de talep gelmesi lazım, yerel kilisenin patrikhaneden bunu istemesi gerekiyor. Bu talebin de iki boyutu var. Patrikhane olarak bunu hem devlet tarafından almamız gerek hem de yerel kilise tarafından. Bu noktada Ukrayna için her iki şart da yerine geldi.

Ukrayna içinde bölünmüşlük vardı, ‘bu bölünmüşlük kilise kararıyla daha da arttı’ eleştirileri için görüşünüz nedir? Ukrayna içinde bağımsızlık talebine karşı çıkan kilise de var çünkü...
Yerel kilise biliyorsunuz bölündü, bunun nedeni büyük bir kısmının bağımsızlığı istemesi. Bu Moskova Patrikhanesi tarafından engellendiği zaman, ki bu 1990-91 civarında oldu, Moskova Patrikhanesi o zamanki talebi dile getiren Kiev başpiskoposunu aforoz etti. Ancak bu kişi halk tarafından sevilen bir kişiydi. Ukrayna’daki çoğu Ortodoks onu izledi, yeni bir kilise kuruldu. Moskova’dan bağımsız. Bunun anlamı kilisenin bölünmesi oldu.

1990’da biz müdahale ettik, Kiev’e, Moskova’ya gittik, sorunu çözelim dedik. Ancak bugüne kadar Moskova Patrikhanesi diyalog hamlesini ya engelledi, ya erteledi, bir türlü sonuca varmamızı istemedi. Çünkü biliyorlardı ki eğer bir komisyon kurarsak buradan Ukrayna Kilisesi’ne bağımsızlık çıkacak. Biz de baktık ki işbirliği, diyalog çabalarından yaklaşık 30 yıldır sonuç alınmıyor, Ukrayna Kilisesi’nden talebi aldık.

Talebi kimden aldık sorusuna gelince... Ukrayna’da bölünmüş 3 kilise var. Birisi Moskova Patrikhanesi’ne bağlı. Biz de her üç kiliseden talep almaya karar verdik. Tabii Moskova Patrihanesi’nden gelen talepler Rusya’nın cezalandırması kaygılarıyla daha azdı. Ama biz bu şartı yerine getirmiş olduk, Ukrayna devleti de destekleyince süreci başlattık.
Tek taraflı Moskova tepkisi var. Yani Moskova Patriği Krill, dedi ki bundan sonra ayinlerde İstanbul Rum Patriği Bartholomeos’un adını zikretmeyeceğim. Bu karşılıklı olmadı ama. Bizim patriğimiz buna karşın “ben tüm patriklerin isimlerini zikretmeyi” sürdüreceğim dedi.

 Bağımsızlığın tanınması kararı aslında Batı-Rusya arasındaki tarihi çekişmenin din üzerinden yaşanan perdesi yorumları için görüşünüz nedir?
Aslında bu kararı engelemek isteyen tarafların argümanları tamemen siyasi ve jeopolitiktir. Bizim patrikhanemizin kriterleri kilise ile ilgili olan, tüm yerel kiliselere bağımsızlık statüsü için uyulması gereken kriterlerdir. Mesela Rusya Kilisesi bizden bağımsızlık istediğinde, Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan, Gürcistan da istediğinde aynı kriterleri kullandık. Diğer taraf ise aksine... Rusya Devlet Başkanı Putin birçok kez müdahale etti, patrikhanemizi ağır eleştirdi, bizi “ABD’lilerle işbirliği yapan patrikhane” olarak suçladı ki, bu gerçek değil. Çünkü eğer biz siyasi kriterler kullanmak isteseydik, bunu 1990’larda yapardık.

Önümüzde yine din ve siyaset birbirine karışmış bir tablo var, ne dersiniz?..
Elbette bu ikisi birbirinden etkileniyor. Mesela bir örnek verelim, bizim patrikhanelerimizden biri de Şam patrikhanesi. Düşünün Rusya’nın ordusu orada. Oradaki Patrik nasıl Rus kilisesine karşı çıkabilir, o konuda biz de anlayış gösteriyoruz... Sırbistan için de benzer. Rusya ile araları çok iyi.

Erdoğan laiklik vurgusu yapmış

Moskova ile de yakın ilişkilerdeki Ankara’nın bu gelişmelere yönelik tutumu nasıl?
Rusya’nın etkilediği ülkelerin aksine Türkiye’nin tutumu farklı. Putin iki kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ukrayna Kilisesi konusunda müdahale etmesini istedi. Biri 2008, diğeri 2018’de. Her iki zamanda Erdoğan, patrikhanemize müdahale etmeyi reddetti. “Türkiye’de laik bir devlette yaşıyoruz, Patrikhanenin işleri din işleridir. Devlet din işlerine karışmaz, patrikhane bağımsız bir patrikhanedir” tarzında bir tepkide bulundu. Biz bunu çok takdir ediyoruz. Ankara’nın aksine Moskova tüm siyasi gücünü kullanmaya girişti.

‘DİYALOĞA AÇIĞIZ’

Moskova Patrikliğiyle aranızda yeniden diyalog orta vadede mümkün mü?
Bakın Ukrayna şu an fiilen Rusya ile savaş durumunda. İki ülke savaşırken birinin kilisesi sana nasıl bağlı olabilir ki, Kırım yarımadası, Donbass Rus işgali altında. Rusya tarafından dile getirilen neden siyasidir, jeopolik dengelerinin bozulmasıdır. Ama bu bizim işimiz değil, biz kiliseyiz. Ukrayna kilisesi bizden de bağımsız, Ruslardan da bağımsız. Ukrayna’da var olan bölünmüşlüğü biz tedavi etmeye çalışıyoruz. Eminim ki orta vadede Moskova Patriği ile diyalog yeniden olacak. Biz kutuplaşmayı istemiyoruz, diyaloğa açığız. Moskova Patriği’nin tavrını anlıyoruz aslında. O da Putin’in baskısı altında. Putin’e göre, Ukrayna’yı kaybetmemeliydi Patrik Krill. Onun için biraz rahatsız oldu kendisi de Putin de. Ama siyaset geçicidir, siyasiler de geçicidir. Dünyevi kriterler kilise için geçerli olamaz. Her iki taraf da sabredecek, toz biraz yere düşsün, birbirimizle konuşabilelim.

GÖZLER ÇİPRAS’IN ZİYARETİNDE

Heybeliada Ruhban Okulu Başrahibi de olan Metropolit Elpidophoros ile görüşmemizin gündeminde Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın bugün başlaması planlanan Türkiye ziyareti de var. “Her Yunanistan Başbakanı’nın Türkiye ziyareti önemlidir. Ama bu kez tarihte ilk kez bir Yunanistan Başbakanı’nın Heybeliada Ruhban Okulu’nu ziyaret etmesi önemi artırıyor” diyor Elpidophoros ve ekliyor: 
“Bugüne kadar okula sadece 1933’te eski başbakan Venizelos eşiyle birlikte özel bir program çerçevesinde ziyarette bulundu.” Yunan Başbakanlarının ziyaretlerinde Patrikhane’ye uğradıklarını anlatan din adamı, Çipras’ın programında İstanbul’a gelebileceği tek günün 6 Şubat olduğunu söyledi. Bu tarihte ise her yıl Patrik Bartholomeos’un Heybeliada’da, buradaki manastırın kurucusuna atfen bayram çerçevesinde ayine katıldğına değindi. 

Ruhban okulu beklentisi
“Durum böyle olunca Sayın Çipras’ta madem Ruhban okulundasınız ben oraya gelirim dedi” ifadesini kullandı. Bundan çok memnun olduklarını söyleyen Elpidophoros, bu adımın Ruhban okulunun yeniden açılmasıyla ilgili moral olacağı görüşünü dile getirdi. “Ruhban okulu biliyorsunuz etkinlikler çerçevesinde bina olarak açık, ama okul faaliyeti yok. Bu karar devlete ait. Ruhban okulunun açılması için hiç bir hukuki engel yok demişti Sayın Cumhurbaşkanı, ki haklı, hukuki bir engel yok... Ama siyasi nedenler var. Bu tür ziyaretler siyasi gerginliğin azalmasına katkıda bulunuyor” diye konuştu. 

 Ankara ile genel olarak ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elpidophoros- Bence sadece Patrikhane değil, bütün azınlıklar bir önceki yönetime göre, altın çağını yaşıyorlar. Geçmişte çok hedef oluyorduk ancak şimdi kendimizi gerçek bir Türk vatandaşı olarak hissetmeye başladık.

Ama hâlâ kimi zaman ötekileştirici, ayrıştırıcı söylemlere iktidarın üst isimlerinde rastlıyoruz...
Elpidophoros-Ama bu artık devletin siyaseti olmaktan çıktı, evet eski zihniyete yansıtan insanlar var, her yerde var aslında. Ama artık devlet bu tavrı kucaklamıyor, uygulamıyor. Kurumların tavrı değişti ki bu büyük bir kazanç. Çünkü Türkiye buna kazanınca kendi sırtındaki büyük bir yükü atmış oldu. Türkiye için kazanç.