'Delta varyantına yakalanalar semptomlarına göre beslenmeli'
Diyetisyen Neslihan Öztürk, koronavirüsün Delta varyantına yakalananların semptomlarına göre beslenmeleri önerisinde bulunarak, beslenme tavsiyeleri verdi.
DHADiyetisyen Neslihan Öztürk, hastalıklardan korunmak için beslenmeye çok dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, yeterli ve dengeli beslenmenin dışında bağışıklığı güçlü tutmak için de özellikle bazı vitamin ve minerallerin alınması gerektiğini söyledi.
Öztürk, "A, D, E, B12, C vitamini, magnezyum, çinko, demir, bakır, selenyum ve omega-3, bunlar çok kıymetli vitamin ve minerallerdir. Mutlaka bir hekime danışıp, kan tahlili yaptırıp eksik vitamin ve mineralleri tamamlamak; geri kalanını da beslenme ile tamamlamak gerekir. Bunun yanında bağışıklığın düşmanı olan bazı konular var, mesela stres yönetimi. Stresinizi kontrol edemiyorsanız, yeterli uyumuyorsanız bağışıklığınız düşer. Ayrıca su içmek. Kesinlikle hem bağışıklığınızı güçlendirir hem de vücudunuzda kas-iskelet, baş ağrılarınız azalır. Konsantrasyonunuz artar, kendinizi çok daha iyi hissedersiniz" diye konuştu.
'SEMPTOMLARINA GÖRE BESLENİLMELİ'
Ardından koronavirüs sonrası beslenmeye değinen Öztürk, özellikle Delta varyantına yakalananların semptomlarına göre beslenmesi önerisinde bulunarak, şunları söyledi:
"Kişilerin Delta varyantı sonrasında maske, mesafe ve hijyen kuralları ile sağlıklı beslenme ve egzersiz hayatlarında olmalıdır. Uyku mutlaka düzenli ve yeterli olmalı, bol su tüketilmelidir. Beslenmeye çok özen gösterilmelidir. O zaman ikinci kez hastalığa yakalanma ihtimali daha çok azalacaktır. Çoğunlukta boğaz ağrısı, ateş, öksürük, tat ve koku kaybı, kas-iskelet ağrısı, halsizlik, yorgunluk yaşanıyor. Ancak delta varyantından sonra çok fazla ishal görülmeye başlandı. Özellikle çocuklar dahil olmak üzere bu yaşanıyor. Hekimlerden de bu konuda daha detaylı bilgi almak gereklidir. Boğazı ağrıyan kişilere en çok tavsiye ettiğim ılık sudur. Çünkü akciğerler hasta sinüslerden bir akıntı oluyor. Kesik kesik öksürükler bunu atmaya çalışıyor. Bunu temizlemenin en iyi yöntemi de su içmektir ama ılık su içmek. İçine 1-2 dilim limon atılarak da tüketilebilir. Kişi bu şekilde günlük suyunu tüketebilir. Mesela ada çayı mucizevi etki yaratır. Boğazı dezenfekte edip, temizler. Ada çayı ılık bir hale geldiğinde gargara yapılabilir. Boğaz ağrısına çok iyi gelen başka çaylar da vardır; kuşburnu, kekik ve sumak çayı. Bunlar ılık bir hale getirildikten sonra içine biraz daha C vitamini artırmak için limon ilave edilebilir. Böylelikle bu çayları tüketebilirler."
'BESİN ENERJİSİNİN YÜKSEK OLMASI SAĞLANMALI'
Öztürk, kas ve iskelet ağrıları için de magnezyum içeren besinlerin tüketilmesi gerektiğini belirterek, "Bunlar yağlı tohumlar, yağlı balıkları, yoğurt, kuru baklagiller, keten tohumu, avakado gibi besinlere kişinin beslenmesinde yer vermesi gerekir. Öte yandan hastada yutma zorluğu ve tat-koku kaybı var. 'Hiçbir şeyden tat almıyorum, hatta o kadar halsizim ki yemek yiyemiyorum' cümlelerini çoğunlukta duyuyoruz. O zaman besinin enerjisinin yüksek olmasını sağlayacağız. Örneğin en kaliteli protein kaynağı yumurtadır. Yaklaşık 7 gram protein değeri vardır. Omlet olarak tüketilebilir, içerisine yulaf katılabilir. Kişi bunu tüketemiyorsa, çiğneyemiyorsa, sütün içerisinde yulaf ve meyve ile kuruyemiş ilave edip smoothie yapıp tüketilebilir. Enerjisi ve besin değeri yüksek olacaktır. 'Yemek yemeye gücüm yok' diyen ve yutamayan hastalar çorba içebilir. Çorbanın içerisine yağlı et grupları da eklenebilir. Zerdeçal, karabiber ve az miktarda pul biber eklenebilir. Zerdeçal çok iyi bir antioksidandır. Aynı zamanda bağışıklık dostudur. Bunun etkisini artırmak için çok az karabiber eklemek gerekir. Öğleden sonra ara öğün yapılmalıdır. Kefir, bağışıklığı çok iyi güçlendiren bir besindir. Yanına mevsim meyvesi, avuç içi kadar çiğ kuruyemiş grubundan besinler tüketerek, bol su tüketimi ve dinlenme ile kişi iyileşmeye başladığını görecektir" dedi.