Davutoğlu: Akademisyenlerin tutuklanmasına karşıyım

Başbakan Ahmet Davutoğlu, barış isteyen akademisyenlerin tutuklanmasına tepki gösterdi. Rıza Sarraf'ın ABD'de tutuklanması hakkında da konuşan Ahmet Davutoğlu, "Bütün kara para aklama çabalarına karşı aynı tutarlılığı görmek isteriz" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Güneydoğu'daki çatışma ortamının sona erdirilmesi talebiyle Barış İçin Akademisyenler tarafından yayımlanan "Suça Ortak Olmayacağız" bildirisine imza atan akademisyenler Esra Mungan, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya'nın tutuklanmasına tepki gösterdi.

Hürriyet Gazetesi'nden Serkan Demirtaş'ın haberi ve Davutoğlu'nun sözleri şöyle:

(Tutuklu akademisyenler) Ben prensip olarak hüküm verilene kadar eğer herhangi bir hukuki zorunluluk yoksa, insanların tutuklu yargılanmalarına karşıyım. Sonunda beraat olursa, özgürlüklerin kısıtlanması geri ödenemeyecek bir haktır. Bana en büyük cezayı versinler, ama konuşma, yürüme özgürlüğümü elimden almasınlar. 28 Şubat’ta baskılar yaşamış bir akademisyen olarak söylüyorum: Düşüncenin hiçbir türüne sınır getirilmesini kabul edemem. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki o akademisyen (Esra Mungan) geçmişte başörtü yasağına da karşı çıkan bir isim. Onunla ilgili olumsuz kanaatim yok. Aksine özgürlükçü tutumunu duymuş olduğum bir isim. O parçalanmış bedenleri gördükten sonra hâlâ bir akademisyen o bildiriyi PKK’yı eleştirmeden okuyorsa, ben onunla ayrı bir düzlemde tartışır, mücadelemi veririm. Hukuki konu ayrıdır.

RIZA SARRAF'IN ABD'DE TUTUKLANMASI

(Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanması) Tabii insanın aklına şu da geliyor: Bu kadar titiz olan bir hukuk sistemi, bir sürü kumpas içinde olan, ABD’deki başka Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görünen kişilerle, yapılarla niye bir hususu gündeme getirmiyor? Daha önce paralel yapının ABD’deki para kaynaklarıyla ilgili çok soruşturma başlatıldı. Bu nereye gitti acaba? Tutarlı bir şey görmek isteriz. Bütün kara para aklama çabalarına karşı aynı tutarlılığı görmek isteriz.

ANAYASA AÇIKLAMASI

Bütün ihtiyaçlara cevap verecek anayasayı yazmak üzere harekete geçtik. Önümüzdeki hafta anayasa hukukçusu akademisyenlerle toplantı yapacağım. Sonra geçmişte Anayasa Komisyonu’nda çalışan arkadaşlarımızla toplanacağım. Hedefimiz, 1-1.5 ay içinde iskeletiyle ortaya çıkarmaktır. Pazarlıkçı bir anayasayı doğru görmüyorum. Revizyonist anayasayı da doğru görmüyorum. Farklı bir anayasa hedefliyoruz. O felsefeyi bulana kadar çalışacağız.

(‘Anayasa Mahkemesi de tartışılacak mı’ sorusu üzerine) Tabii yani bunların hepsi yeniden tanımlanacak. Yargı tümüyle yeniden tanımlanacak, yasamanın şimdiki anlayış içinde olması söz konusu değil. Bir kere AYM’nin yaptığı millet egemenliğini kullanmak değildir, olmamalıdır. Mahkemelerin yaptığı işlevsel olarak adaleti ihdas etmektir.

Parlamenter mi değil mi, ne olduğu belli olmayan bir yönetim sistemi yerine açık, net bir sisteme ihtiyaç var. Bu da son geldiğimiz nokta itibariyle başkanlık sistemi. Ama bu başkanlık sisteminin de güçler ayrılığı sistemi ve karşılıklı denge-denetlemenin o kadar iyi tanımlanmış olması gerekir ki kimsenin zihninde şüphe kalmamalı. (İki kamaralı sistem düşünüyor musunuz?) Onu da tartışacağız tabii. Ama prensip olarak üniter devletlerde ve Anayasa Mahkemesi’nin olduğu yapılarda iki kamaralı sisteme ihtiyaç olduğu kanaatinde değilim.