CHP’li Yunus Emre: 'İktidarın tam üyelik hedefi yok'

CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre; AB Komisyonu’nun her yıl aday ülkeler için açıkladığı ülke raporlarından 2020 Türkiye Raporu’nun son yıllarda olduğu gibi yine Türkiye için karamsar bir tablo çizdiğini ifade etti. Emre, raporun özellikle 2016’da başlayan ve 2018’e kadar süren OHAL’in etkilerinin bugün hâlâ devam ettiğini; demokrasi ve temel haklar konularında geri gidiş olduğunu gösterdiğini kaydetti. Raporda, başkanlığa geçişle beraber kurumların bağımsızlığının ortadan kalktığı, Meclis’in denetim görevinin etkinsizleştiği tespitinin yer aldığını anımsatan Emre; yargı bağımsızlığı ile ilgili kaygıların da giderilmediği yönünde tespitler bulunduğuna işaret etti.

Türkiye’nin AB tam üyeliğinden uzaklaştığını kaydeden Emre, şunları dile getirdi:

“Bu rapor, Türkiye’nin AB üyelik şansının giderek azaldığını belirtirken, Türkiye ile ilişkileri daha çok mülteci meselesi üzerinden konumlandırmaktadır. Mülteci sorunu ile mücadelede Türkiye’ye duyulan ihtiyaç AB’nin de çıkarları gereği müzakere sürecini tamamen sonlandıran taraf olmaktan alıkoymakta, bunun yerine dondurulmuş bir şekilde ağır aksak devam etmesini tercih etmektedir.”

‘AB TARAFSIZ DEĞİL’

Emre, AB’nin Türkiye’nin ulusal çıkarlarını yok saydığını ve bazı üye ülkelerin kendi politika ve çıkarlarına yönelik karar aldırma çabaları arasında sıkıştığını da belirterek, “Bir taraftan mülteci meselesinin tekrardan gündem olmasından çekinen AB, diğer taraftan da bazı üye ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinde yaşanan gerginliklerin gölgesinde karar alıyor olması da AB’nin tarafsızlığının sorgulanmasına neden olmaktadır” dedi. Emre, iktidarın tam üyelik hedefinin artık olmadığını belirterek, “Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan Türkiye’nin gerek Avrupa Konseyi gerekse de AB’den gelen eleştiri ve tavsiyeleri dikkate almadan, yok sayarak, yoluna devam etmesi bunun en açık kanıtıdır. 1 Ekim 2020 tarihinde açıklanan AB Zirvesi sonuç bildirgesi de bize, Türkiye’nin AB üye ülkeleri tarafından artık bir aday ülke olarak değil, ‘stratejik bir ortak’ olarak görüldüğünü gösterirken, iktidarın bundan bir rahatsızlık duymuyor olması üzücüdür” değerlendirmesinde bulundu.