Bülent Tezcan: Millet iradesine en sistematik saldırı
Yargıtay’ın Berberoğlu kararı için, ‘Hukuk ayıbının giderilmesini bekliyoruz’ diyen Tezcan, egemenliğin milletten alınıp Saray’a verilmesine karşı mücadele edeceklerini söyledi.
Ankara (Cumhuriyet Bürosu)CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan MYK devam ederken basın toplantısı düzenledi. Tezcan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
<haber-dikey:1035168,1035218>
Egemenliği Saray’a verme hesabı: Erzurum Kongresi’nin toplanışının 99 yılı. 99 yıl önce milli iradeyi hâkim kılma konusunda yakılan ateş, milli mücadelenin başarılması, egemenliğin saraydan alınıp milletin iradesini temsil eden Meclis’e verilmesiye sonuçlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması milli iradenin taçlanmasının ifadesiydi. Aradan geçen süre içinde sanıyorum milli iradeye yönelik en sistematik saldırının yapıldığı günlerden geçiyoruz. Egemenliği milletten Saray’a verme hesabı yürüse de buna karşı TBMM üyeleri olarak milli iradeyi hakim kılma konusunda mücadeleye devam edeceğiz.
Yargı kararı, ipotek ve kelepçedir: Saray rejimi altında hukukun, kuvveter ayrılığının, anayasının olmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Böyle bir tablo içinde hiç kimse kendisini güvende hissedemiyor. En çarpıcı örneğini en son Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin İstanbul milletvekilimiz Enis Berberoğlu ile ilgili verdiği kararda gördük. Karar, siyasetin talimatı altında verilmiş bir karardır. Hiçbir hukukçu böyle bir kararın altına imza atamaz. O kararın altındaki muhalefet şerhinde imzası olan hâkim, hukukun vicdanını savunmuştur. Ancak karar bütünüyle anayasayı yok sayan, hukuku askıya alan bir karardır. Anayasa, “Bir kişi davası sürerken yeniden milletvekili seçilirse dokunulmazlığını yeniden kazanır” diyor. Bunu sıradan bir vatandaşa “Yeniden sözü neyi ifade ediyor” diye sorduğunuzda, “Salacaksınız” der. Mahkeme buna uymamakla, yasama organının iradesine de ipotek koymuştur.
Kalıcı adaletsizlik düzeni: Türkiye’de kalıcı adaletsizlik düzeni kuruldu. Bir benzeri uygulama PM üyemiz Eren Erdem’le ilgili. Yargı eliyle rehin alınmaların sürdüğü bir dönemden geçiyoruz. Demokrasiyi ve hukuku buna karşı kararlı şekilde savunacağız. Adı yeni olan ama kendisi tarihin çöplüğünden alınmış olan bir diktatörlük düzeniyle karşı karşıyayız. Biz huhukun üstünlüğüne inanan, cesaretli yargıçların tamamen tükendiğini düşünmüyoruz. İtirazı görüşecek 17. Ceza Dairesi’nden bu hukuk ayıbını gidermesini bekliyoruz. Yasama organının iradesine konulan bu ipoteği ve kelepçeyi çözmesini bekliyoruz. Bir hukuk ayıbını yine başka bir yargı organının çözmesini bekliyoruz.
Deli Dumrul yaratma düzeni: Türkiye sürekli OHAL rejimi altında yaşamaya mahkûm ediliyor. TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçen, terörle mücadele bahanesi ile çıkarılan yasa teklifi, aslında hukuksuzluğu yerleştiren bir yasa teklifidir. Bu teklifin TBMM’de derhal reddedilmesi gerekir. Böyle bir düzenleme ile Türkiye’nin dünya ile itibarlı bir ilişki kurmasını beklemek mümkün değildir. Düzenleme ile kamuda çalışanların sorgusuz sualsiz ihraç edilme yetkileri kanuna konuluyor. Valilere şehri kapatma yetkisi veriyor. 81 ilde 81 Deli Dumrul yaratma teklifi bu. TMSF’ye, şirketlere üç yıl içerisinde el koyma ve kayyım atama yetkisi getiriyor. Türkiye’nin bu süreçte sermaye güvenliğini sağlaması mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti’ni çadır devletinden daha geriye taşıyan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Bu vatan bunu hak etmiyor.
Madem bedelli, temel eğitim kalksın: Yaklaşımımız çok net. Eşitsizlik ve ayrımları ortadan kaldıracak ve soruna geçici önlemlerle değil, kesin çözümlerle yaklaşacak bir tutum alma zamanı gelmiş de geçiyor. Bedelli askerlik teklifine destek vereceğiz ancak düzeltilmesi gereken hususlar var. 21 güne indirmişler temel eğitim süresini. Bunun bir anlamı yoktur, temel eğitimin de kalkması gerekir. Bir başka önemli nokta buradan elde edilecek gelirlerin harcama usulüdür. Birincisi yoksul asker ailelerine ve o askerlere ödenmelidir. İkincisi şehit yakınları ve gazilere harcanmalıdır. Bir başka teklifimiz; parası olmayan ne olacak? Şunu mu diyeceğiz, “Parası olana tezkere, parası olmayan askere.” Bu doğru bir yaklaşım değildir. Soruna köklü bir çözüm bulmak zorundayız. Bu nedenle; daha önce ifade etmiştik, askerlik süresinin kısaltılması, belli dönemlerde kamuya hizmet ederek ya da yaz döneminde öğrencilerin askerlik yapmasını sağlayacak yöntemlerle soruna köklü çözümler bulmak durumundayız. Öyle olursa bu askerlik meselesi siyasi rant aracı olmaktan da çıkarılmış olur.
‘Bütün adımları atacağız'
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tezcan, “Berberoğlu’nun durumu için CHP’nin bir eylem planı var mı” sorusuna, “Sorun sadece Berberoğlu’nun tahliye sorunu değil. Türkiye’de hukuku, adaleti, demokrasiyi ve anayasayı hâkim kılma sorunudur. Sorunun çapı çok daha büyüktür. Bu istikrarlı ve sürekli bir demokrasi mücadelesini gerektiren bir süreçtir. Bu demokrasi mücadelesinde atılması gereken bütün adımları kararlılıkla atacağız. Bu konuda önümüzdeki süreçte adım adım ne yapacağımızı hep beraber izleyeceğiz” yanıtı verdi.