Aşiyan'da...

cumhuriyet.com.tr

19 Ağustos’ta Aşiyan’da yapılan törende Fikret’in devrimciliğini, çağdaşlığını, düşüncelerini, Atatürk’le bağlantısını dile getiren konuşmalar yapıldı. Dernek başkanı Volkan Karsan’ın sunuculuğunu yaptığı programda Atila Alpöge, Hıfzı Topuz, Orhan Karaveli, Prof. Dr. Erdoğan Teziç söz aldılar ve bu yılki anma törenine çok önemli bir katkıda bulundular.

Dediler ki ıssız kalan türbende, / Vahşi güller açmış!.. Görmeye geldim;

O hücra cennetin hakine ben de, / Hasretle yüzümü sürmeye geldim.

Fikret’in ölümünden (19 Ağustos 1915) birkaç hafta sonra onun Eyüp’teki mezarına giden Rıza Tevfik, yukarıdaki dizelerin yer aldığı uzun bir şiirde acısını dile getirdi. Rıza Tevfik, Tevfik Fikret’in ölüm yıldönümlerinde evinde anılması geleneğini başlatarak bir ilke de imza attı.

Her 19 Ağustos’ta Fikret’in yakınları, arkadaşları, öğrencileri, aydınlar, gazete ve hükümet temsilcileri Aşiyan’da toplanarak anılarını tazeler, dahası Rıza Tevfik’in uzadıkça uzayan konferanslarını da dinlemek zorunda kalırlardı.

İlk üç törenin içinde en görkemlisi 1918’deki oldu. Ülkenin içinde bulunduğu savaş koşulları, umutsuzluk günün aydınlarını Fikret’in Aşiyan’ın da bir araya getiriyor, getirebiliyordu.

O gün törene dönemin pek çok ünlüleri katıldı. Ruşen Eşref, Halide Edip, Dr. Adnan (Adıvar), Dr. Abdullah Cevdet, İbrahim Alaettin ve…

Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa...

O, Bebek yokuşunu tırmanırken “İnkılap ruhunu Fikret’ten” aldığını söylemişti. Kapıda, Paşa Rıza Tevfik ve Ruşen Eşref tarafından Fikret’in eşi Nazime hanıma takdim edildi. Mustafa Kemal Paşa, Nazime hanıma buraya daha önce gelmek istediğini fakat zaman bulamadığını söyledi. Bundan anlaşıldığına göre Paşa, Fikret’i sağlığında evinde görmek istemişti. Ne yazık ki Fikret de “Bizi Çanakkale’de bir kaymakam kurtarmış” dediği kahramanı göremedi.

Mustafa Kemal Paşa’nın etrafını geniş bir kalabalık çevirdiği için Nazime hanımla konuşması kısa sürdü. Herkes Çanakkale’de destan yaratan bu kahramanı yakından görmek, tanımak istiyordu. O günkü törene katılanların imzaları, anıları bugün Fikret’in yatak odasındaki camekânda bulunan kırmızı kaplı küçük bir defterde saklı.

Elbette Mustafa Kemal’in de keskin imzası da “Fikret hayranlarının...” sayfaları arasında yer alıyor.

Pek çok ünlü arasında Robert Kolej Müdürü Gates, tanınmış Osmanlı tarihi uzmanı A.H. Lybyer’in de imzaları yine bu defterde bulunuyor. Lybyer, Fikret’e olan hayranlığını düştüğü notta dile getirmiş.

Aşiyan, ikinci kez daha büyük bir kalabalığa 19 Ağustos 1945’te, bu kez müze olarak ev sahipliği yaptı. Törende, Rıza Tevfik başta olmak üzere Fikret’in yaşayan arkadaşları da vardı. Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Fikret’i edebiyat ve yenileşme tarihimizde, dönemin koşulları içinde yerli yerine oturtan bir konuşma yaptı. Müzeyi kamuoyuna en iyi tanıtan yazılar da Aziz Nesin’in imzasını taşıyordu.

Son yıllarda Fikret’in ölüm yıldönümünde bu törenler yine yapılıyor. Mezarı da 1961 yılında buraya taşındığı için evi, onunla bütünleşmiş durumda.

Ben her yıl buraya gelirim. Kimi zaman bir iki dakika konuştuğum da olur. Fakat bu yıl 19 Ağustos’ta Aşiyan’da çok farklı bir program uygulandı ve bundan ötürü yaklaşık yüz kişi burada toplanabildi.

Galatasaraylılar Derneği Fikret’in, Galatasaray Lisesi Müdürlüğü’ne getirilmesinin yüzüncü yıldönümünde bir dizi etkinlik düzenlemiş bulunuyor. İlk durak, Fikret’in ölüm yıldönümünde anılması… Aralıklı olarak sürecek diğer etkinlikler 23 Aralık’ta yani Fikret’in doğum gününde noktalanacak. Dernek bir de ücretsiz dağıtılan Sultani Tevfik Fikret Özel Sayısı çıkarmış. “Fikrimiz Fikret’e Hasret” ilkesiyle yola çıkan dergide çok değerli yazıların yer aldığını belirtmek gerekir.

19 Ağustos’ta Aşiyan’da yapılan törende Fikret’in devrimciliğini, çağdaşlığını, düşüncelerini, Atatürk’le bağlantısını dile getiren konuşmalar yapıldı. Dernek başkanı Volkan Karsan’ın sunuculuğunu yaptığı programda Atila Alpöge, Hıfzı Topuz, Orhan Karaveli, Prof. Dr. Erdoğan Teziç söz aldılar ve bu yılki anma törenine çok önemli bir katkıda bulundular.

Aşiyan, bugün ülkemizin en önemli bellek yerlerinden biridir. Bu gerçeği, yıllar önce yukarıda sözünü ettiğim deftere düştüğü notta dile getiren Yücel, bakın ne diyor:

“Bu ev bir milletin sayısız yetiştirdiği insanlardan birinin, Fikret’in her yerinde hayatının bir anı devam eden güzergâhıdır. Bir durak, daha doğrusu bir uğrak... Biz ondan bu kadar şey saklayabildik. Bizden sonra gelecekler, büyüklerinin ölümünden otuz yıl sonra vazifelerini yapmak ihmalinde bulunmasınlar… Fikret’i ve onun gibi milli varlıklarımızı öldürmemek, sağ olanların elindedir. Elinde, vicdanında ve mesuliyetindedir.”

Zeki ARIKAN