Alkışlayamazlar

Anayasa Mahkemesi’nin eski başkanı Kılıç, yargı temsilcilerinin başbakan gibi davranan Erdoğan’ın gezilerine katılıp konuşmalarını alkışlamalarının yanlış olduğunu söyledi. Geçmişte böyle bir şey yaşanmadığını belirten Kılıç, “Yargı temsilcileri adaletli olamıyorlarsa bile adaletli gibi görünmeliler” dedi.

Erdem Gül

Anayasa Mahkemesi’nin eski Başkanı Haşim Kılıç, yüksek yargı organların başkanlarının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yurt gezileri yaparak verdikleri birlikte görüntülere sert çıktı. Kılıç, “Cumhurbaşkanı her seferinde, partisi ile resmi olarak ilgisini kestiğini, gönül bağının sürdüğünü söylüyor. Başbakan gibi muhalefeti eleştiriyor. Yargı organlarının başkanlarının bu tür seyahate gitmeleri fevkalade yanlıştır. Kuvvetler ayrılığının en iyi uygulandığı ülke Amerika’dır. Başkan salona girdiğinde yargıçlar asla ayağa kalkmazlar, konuşmasının sonunda da asla alkışlamazlar” dedi. Kılıç, “Yeterince adaletli olamıyorlarsa bile adaletli görünmek durumundadırlar” ifadelerini kullandı.

AKP’de Ahmet Davutoğlu’nun gidip, Binali Yıldırım’ın gelmesi için “Tiyatro oynanıyor” diyen Kılıç, Cumhuriyet’in yüksek yargı başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ile verdiği görüntülere ilişkin sorularına şu yanıtları verdi:

- Başbakan gibi Cumhurbaşkanı: Sayın Cumhurbaşkanı her seferinde, partisi ile resmi olarak ilgisini kestiğini, ama bu duygusunun yok edilemeyeceğini söylüyor, gönül bağının sürdüğünü söylüyor. Bunu ifade ettikten sonra fiili durum yarattı. Başbakan gibi muhalefet partilerini eleştiriyor. Cumhurbaşkanı’nın böyle vaziyet aldığı durumlarda yargı organlarının başkanlarının bu tür seyahate gitmeleri fevkalade yanlıştır. Eğer Cumhurbaşkanı, fiilen (partiyle) ilişki içinde bulunmasaydı, “bir sakınca yoktur” denebilirdi. Ancak fiilen kendisi ilişkisini ifade ediyor. O halde içinde bulunduğu bu durum, yargı organları başkanlarının bu tür görüntü vermesine uygun değildir.

- Fransa 1789 örneği: Bu durumu şu örnekle de anlatabiliriz. 1789 devriminden sonra idam cezası devam ederken soylu bir ailenin çocuğu öldürülüyor. Hizmetçiden şüpheleniliyor. Bütün basın, hizmetçiye karşı yayın yapıyor. Yeterli delil bulunamıyor, salıveriliyor. Ancak daha sonra hizmetçi, cesedi taşırken suç üstü yakalanıyor. Hakim, müebbet hapis cezası veriyor. Herkes şoke oluyor. “Neden idam değil de, müebbet diye.” Hakim de “ben senin o çocuğu öldürdüğü biliyorum, ancak basın seni baskı altına aldı. Bu nedenle idam yerine müebbeti taktir ettim” diyor. Bu örnek, yargının tarafsızlığının ve hiçbir baskı altında kalmaması gerektiğinin çok açık bir örneğidir.

- Adaletli olamıyorsan da adaletli görün: Yargıçlar, çok çeşitli nedenlerle yeterince adaletli olamayabilirler. Böyle dönemler yaşanabilir. Ama yeterince adaletli olamıyorlarsa bile adaletli görünmek durumundadırlar. O yüzden bu görüntüleri doğru bulmuyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı zaten bizzat kendi farkılılığını açık açık ifade ediyor.

- Ayağa kalkmazlar, alkışlamazlar: Kuvvetler ayrılığının en iyi uygulandığı ülke Amerika’dır. Amerika’da da yüksek yargının başkan ve üyelerinin başkan ile aynı yerde bulunduğu etkinlikler söz konusu olabiliyor. Ancak başkan salona girdiğinde yargıçlar asla ayağa kalkmazlar, konuşmasının sonunda da asla alkışlamazlar.

DAHA ÖNCE OLMADI

Bizde yargı organlarının başkanlarının bu tür seyahatlere katılıp görüntü verdikleri hiç olmadı. Tabii ki yüksek yargı organları başkanları da zaman zaman bazı açılışlara davet edilir. Ama bunlar ülke için gerçekten temel atmalar, açılışlar gibi önemli etkinliklerdir. Ama benim hatırladığım dönemde, Cumhurbaşkanı ile yargı organları başkanlarının bu tür görüntüleri hiç olmadı.