2.5 milyondan fazla hane tükettiği elektriği ödeyecek gücü olmadığı için yardım alıyor

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala: Son beş yılda 4 kişilik bir hanenin elektrik faturası aylık 94.69 TL’den 172.75 TL’ye yükseldi. 1 Ocak’ta uygulamaya girecek net kâr marjı uygulamasıyla da yeni zam da kapıda.

Şehriban Kıraç

Yurttaş yeni yıla fiyat artışlarıyla başlıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2021’de abone gruplarına göre elektrik piyasasında güvence bedellerine yüzde 14 zam yaptı. 

Kesme - bağlama bedellerinde; Alçak Gerilim için yüzde 46, Orta Gerilim için yüzde 21 düşüş sağlanırken, bağlantı bedellerinde yüzde 11 artış oldu.

Güvence bedelleri; sanayi ve ticarethane için 93.7kWh/TL’den 106.9 kWh/TL’ye, mesken için 33 kWh/TL’den 37.6 kWh/TL’ye yükseltildi. Yakın zamanda BOTAŞ’tan da gaza zam gelebilir.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala, son beş yılda mesken tarifesinde elektriğin kilovat saatinin yüzde 82.4 zamlandığını, 4 kişilik bir hanenin elektrik faturasının aylık 94.69 TL’den 172.75 TL’ye yükseldiğini söyledi.

Elektrik faturasının yüzde 52.3’ü enerji bedeli, yüzde 28.3’ü dağıtım bedeli, yüzde 19.4’ü vergi ve fonlardan oluştuğunu vurgulayan Pala, “Sektörün 40 milyar doların üzerinde ciddi borç batağı var. Tarifeler de bu borçtan payını alacak” dedi. Yeni zamların kapıda olduğunu vurgulayan EMO Başkanı Bülent Palaile yükselen faturaları konuştuk.

ŞİRKETLERE KÂR YURTTAŞA ZAM

- Elektrik dağıtım ve tedarik şirketlerinin masraflar da yurttaşa yüklenecekti ama tepkiler sonrasında vazgeçildi, ne diyeceksiniz?

Elektrik dağıtım ve görevli tedarik şirketlerinin temsil, ağırlama, reklam, sponsorluk, bağış gibi harcamalarının 5 yıl daha elektrik kullanıcılarından tahsil edilmesine olanak sağlayan düzenlemeye karşı kamuoyunda oluşan tepki üzerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), sözkonusu tebliğ hükmünün kaldırılacağını açıkladı. EPDK’nın kararı olumlu olmakla birlikte yeterli değildir. EMO, dağıtım şirketlerinin çeşitli harcamalarını faturalara yansıtarak yeni gelir kapıları elde etmelerini sağlayan Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğe karşı 2016 yılından bu yana hem kamuoyunun bilgilendirilmesi için, hem de hukuki platformlarda etkin mücadele veriyor. Üstelik söz konusu tebliğde kamu yararı ve tüketici aleyhine olduğu için dava konusu yapılan hükümler sadece "sosyal harcama, reklam, bağış" gibi giderlerin tarifeye yansıtılmasından ibaret de değil.

Net kâr marjı ile şirketlere fazladan gelir, faturalarımıza fazladan yük...

Görevli tedarik şirketlerinin kar oranlarını belirleyen, özelleştirmelerin başladığı günden bu yana sürdürülen Brüt Kar Marjı Oranı yine EPDK Kurul Kararı ile 2021-2025 yıllarını kapsayacak şekilde 01.01.2021’den itibaren uygulanmak üzere içeriği değiştirilerek Net Kâr Marjı Oranı olarak yayımlandı. Değişiklik ile halen yüzde 2.38 oranında uygulanan Brüt Kar Marjı Oranı, 2021 yılı başından itibaren yine yüzde 2.38 ancak Net Kâr Marjı Oranı olarak uygulanacak.

Değişiklik ile şirketlerin tüketicilere yapacağı elektrik enerjisi satışlarından elde edeceği gelir artacak, şirketlerin gelir artışı da tüketicilere yük olarak daha da açıkçası zam biçiminde yansıtılacak.

20-25 MİLYAR DOLAR ATIL YATIRIM

- Elektrik fiyatları, 1 Ekim’den itibaren zamlı olarak uygulamaya girdi. Dört kişilik bir ailenin aylık 230 kWh üzerinden elektrik tüketim faturası yüzde 5,75 artarak 163,35 TL’den 172,75 TL’ye çıktı. Son 5 yılda elektrik faturaları nereden nereye geldi?

Türkiye elektrik kurulu gücü bugün net olarak 95 bin megavata (MW) ulaşmıştır. Şu ana kadarki en yüksek tepe tüketim değeri ise 49 bin MW olarak gerçekleşti. Yani kapasitemizin 2 katına yakın yedek gücümüz vardır. Kurulu gücün en tepe tüketim gücünden makul miktarda fazla olması gerekir ama neredeyse 2 kat yüksek olması kaynak israfı anlamına gelir. Zira Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2017 verilerine göre bin MW’lık bir enerji santralının maliyeti 1-1.5 milyar dolar arasında değişmektedir (nükleer santral hariç). Bu durum, elektrik üretim santrallarında nereden baksanız 20-25 milyar doların üzerinde atıl yatırım olduğu anlamına gelmektedir.

2020 yılının geride bıraktığımız 11 aylık dönemi içerisinde elektrik tüketim miktarımızın geçen yılın aynı dönemi ile benzerlik gösterdiğini, artış olmadığını söyleyebiliriz. Elektrik üretiminde ithal kaynak kullanımının yüzde 44 gibi yüksek bir oranda devam ettiği, özel sektör üretim payının da yüzde 80’in üzerinde olduğu görülmekte.

FATURA 94.69 TL’DEN 172.75 TL’YE YÜKSELDİ

- Peki mesken elektrik faturası 5 yılda nereden nereye geldi?

Elektrik abone sayısı en son resmi verilere göre 43 milyon 600 bini geçmiştir. Bunun yaklaşık 36 milyonu mesken aboneleridir.

Son beş yılda mesken tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 82.2’lik bir artışla 41.17 kr/kWh’ten 75.11 kr/kWh’e çıktı. Buna göre ayda 230 kWh (kilovatsaat) elektrik harcayan 4 kişilik bir hanenin elektrik faturası aylık 94.69 TL’den 172.75 TL’ye yükseldi.

Aynı dönemdeki TÜFE artış oranı yüzde 77.59 olarak gerçekleşirken, mesken tarifesindeki artış oranı yüzde 82.4 oldu.

TÜFE ORANININ 2 KATI ARTIŞ VAR

- Sadece haneler değil, Türkiye’de sanayici de çiftçi de çok pahalı elektrik kullanıyor. Sanayicinin kullandığı elektrik son yıllarda ne kadar arttı?

Son beş yılda sanayi (AG, tek terimli, tek zamanlı) tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 134’lük bir artışla 35.27 kr/kWh’ten 82.59 kr/kWh’e çıkmıştır. Aynı dönemdeki TÜFE artış oranının yüzde 77.59 olarak gerçekleştiği gözönüne alınırsa; TÜFE oranının 2 katı artış sözkonusu.

Son 5 yılda ticarethane (AG, tek zamanlı) tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 140’lık bir artışla 41.52 kr/kWh’ten 99.88 kr/kWh’e çıkmıştır. EPDK’nın aylık sektör raporlarını incelediğimizde; 2019 Ocak - Eylül dönemi ile 2020 Ocak - Eylül dönemi tarımsal sulamada harcanan elektrik miktarında yüzde 30 artış vardır. Bu da 2020 yılında yaşadığımız kuraklığın başka bir göstergesi olup, tarımsal maliyetlere yansıyacak.

Son 5 yılda tarımsal sulama (AG, tek zamanlı) tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 140’lık bir artışla 36.59 kr/kWh’ten 88.03 kr/kWh’e çıktı.

100 TL’NİN 20 TL’Sİ VERGİ VE FON

- Yurttaşa gelen faturaların ne kadarı tükettiği elektrikten kaynaklanıyor. Bir elektrik faturasında, fonlar, TRT payı da dahil kaç ayrı ücret ödüyoruz?

Tarife bileşenlerinin tanım, içerik ve tutarlarını şeffaf olarak takip etme olanağımız kalmamıştır. Vatandaşların kayıp-kaçak bedelleri konusunda hukuki kazanım elde etmelerinden sonra 2016 yılında faturalarımızdaki kayıp kaçak bedellerini gizlemek üzere enerji bedeli, dağıtım bedeli ile vergi ve fonlar’dan oluşan torba fatura dönemine geçilmiştir.

Bu uygulamadan sonra bu defa dağıtım şirketlerinin yüksek karlar elde etmesine olanak sağlayan dağıtım bedeli konusunda Odamızın öncülüğünde yürütülen çalışmalar üzerine 2019 Temmuz ayında enerji ve dağıtım bedelleri enerji tüketim bedeli adı altında birleştirilerek gizlenmiş, böylece karartılmış fatura dönemine geçilmiştir. Ekim 2020 dönemi mesken abone grubu (AG tek zamanlı) elektrik faturasının yüzde 52.3’ü enerji bedeli, yüzde 28.3’ü dağıtım bedeli, yüzde 19.4’ü vergi ve fonlardan oluşuyor.

Ödediğimiz her 100 TL’lik faturanın yaklaşık 20 TL’si vergi ve fonlardan oluşuyor. Elektrik dağıtım şebekesine verilen elektrik miktarının son 2 yıldır 250 milyar kWh civarında olduğu göz önüne alındığında, faturalarımızda 1 kuruşluk bir oynama (artma, azalma) yıllık toplam 2.5 milyar TL’lik rakama denk gelmektedir. Örneğin dağıtım bedeline yapılacak 1 kuruşluk zam, dağıtım şirketlerine 2.5 milyar TL gelir sağlayacaktır. Veya vergi ve fonlarda 1 kuruşluk artış devletin fazladan 2,5 milyar TL vergi geliri elde etmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle EMO olarak biz her tarife dönemi halkımızın çıkarlarını koruma adına çok sıkı incelemeler yapmaktayız.

Ocak 2016’dan bu yana elektrik faturalarımızdaki dağıtım bedeli yüzde 80 arttı. Dağıtım şirketlerinin hangi gideri bu süre içerisinde yüzde 80 arttı?

ÖZELLEŞTİRME BİZE KARANLIK OLARAK GERİ DÖNMÜŞTÜR

- Kur artışıyla birlikte hemen her alanda zamla karşılaştık. Elektriği bu kadar yüksek fiyatlı kullanmamızı neye bağlıyorsunuz? Burada özelleştirmelerin etkisi de söz konusu mu?

Elektrik enerjisi kurulu altyapımızda 20-25 milyar dolar civarında atıl yatırım var. Türkiye Bankalar Birliği 10 Eylül 2019 tarihli Doğalgaz Santrali Kredilerine İlişkin Kamuoyu Duyurusu ile sektörün toplam 47 milyar dolar borcu olduğunu, bunun 8 milyar dolarının dağıtım şirketlerine ait olduğunu bildirmiştir. Bu yıl içerisinde enerji sektörü firmalarının dış borçlarında kayda değer bir eksilme olamadı.

2001 yılında çıkartılan Elektirk Piyasası Kanunu ile elektrik dağıtım sektörü tamamen özelleştirilmiş, kamunun üretim sektöründe yeni yatırım yapması engellendi. Üretildiği noktadan en ücra köşedeki tüketim noktasına kadar ulusal planlama gerektiren elektrik sektörü üretim, iletim ve dağıtım olarak üçe bölünmüştür. Üretim alanında her isteyene, istediği teknoloji ve istediği kaynakla üretim yapabilmesinin kanalları sonuna kadar açılmıştır. Elektrik talep tahminleri ETKB tarafından EMO’nun uyarılarına rağmen yıllık yüzde 7’nin üzerinde sürekli artacakmış gibi hazırlanmıştır. Elektriğin piyasa fiyatının kWh başına 7 centin üzerinde olacağının garantileri verilmiştir. Son yıllarda dolar - TL kuru arasındaki makasın açılması, talep daralması gibi etkenlerle sektör, altından kalkamayacağı borçların altına girdi.

Dağıtım tarafında da gelirlerinin yüzde 80’ini dağıtım bedellerinden kazanan şirketler yeterince denetlenmemiş, kamu tekeli kaldırılmış yerine özel tekeller getirildi. Kayıp kaçak bedelinin abonelerden tahsil edilerek şirketlere aktarılmasına devam edilmiştir. Ayrıca EÜAŞ’ın toptan elektrik bedellerinde yapılan indirimler vatandaşa yansıtılmak yerine bu şirketlere doğrudan gelir olarak aktarılmış ama buna rağmen sektör borç batağına saplandı.

AKP iktidarı kamuya ait olan tekel durumundaki elektrik altyapısının üretim ve dağıtım ayaklarını sudan ucuza özel şirketlere devretmiştir. Yetmemiş özelleştirme borçlarını ödesinler diye bizim mevduatlarımızı bu şirketlere bedava kredi olarak kullandırtmış, üstüne yurtdışından döviz borçlanabilmeleri için her türlü garantinin verilmesini sağlamıştır. Şirketlere üretim tarafında ayrı, dağıtım tarafında ayrı olağanüstü destekler verilmiştir. Ortada halen ödenmemiş 40 milyar doların çok üzerinde bir borç vardır. Şimdi de birtakım fonlarla bu borçlar kamuya yani bize aktarılacak, şirket bilançoları temizlenecek ve yeniden satışları sağlanacaktır. Altın kural burada işlemektedir; “ödetmezsen, ödersin!” Elektrik özelleştirmesi bize borç yükü ve karanlık olarak geri döndü.

- Yakın vadede elektriğe yeni bir zam bekliyor musunuz?

Bize göre elektriğe zam değil indirim yapılması gerekiyor. EMO yıllardan beri özelleştirmelere karşı mücadele verdi veriyor, bu zamana kadar uyarılarımız dikkate alınsaydı, şimdi tarifelerdeki indirimleri konuşuyor olurduk.

Dağıtım şirketlerinin çok sıkı denetlenmesi, kayıp-kaçak oranlarının azaltılması, hizmet kalitelerinin artırılması, fosil yakıtlı santrallara yerlilik-millilik, enerji açığı gibi bahanelerle verilen desteklerin kesilmesi, YEK suiistimalinin önlenmesi elektrik faturalarımızda hatırı sayılır bir iyileştirme sağlayacaktır.

Bunlar yapılmadan sözde maliyet bazlı faturalandırma gerekçesi ile yapılacak zamların tümü; sayıları 1700’ü bulan lisanslı elektrik üretim şirketlerinin ve 21 dağıtım bölgesini işleten, aralarında karmaşık ortaklık ilişkileri bulunan 17 şirketin fonlanması anlamı taşıyacaktır.

2.5 MİLYONDAN FAZLA MESKEN ABONESİ YARDIM ALIYOR

- Bu dönemde milyonlarca kişi işsiz kaldı ya da gelirinden oldu. Faturasını ödeyemeyen vatandaşların sayısı konusunda bir veri var mı, bu oran artıyor mu?

Elektrik tüketim desteği uygulaması bildiğiniz üzere 1 Mart 2019 tarihinde başlamıştır. Bugün 2.5 milyondan fazla mesken abonesinin tükettiği elektriği ödeyecek gücü olmadığı için bu destekten faydalandığını biliyoruz.

Ayrıca 2019 yılında 4 milyondan fazla fatura zamanında ödenemediği için kesme işlemi uygulandı. Covit-19 Pandemisi’nin sağlığın yanı sıra ekonomik açıdan da yıkıcı etkileri olduğunu biliyoruz. Elektrik borçları yüzünden tarlasını sulayamayan çifçilerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok, ancak elimizde 2020 yılını değerlendirebileceğimiz resmi veriler henüz yok.

BORÇ YÜKÜ YURTTAŞIN SIRTINDA

- Şu anda sektörünüzün yaşadığı en can alıcı sorunlar nelerdir, acil atılması gereken adımları sıralar mısınız?

Sektörün 40 milyar doların üzerinde ciddi bir borç batağı vardır. Bu borç yükü bizim sırtımızdadır, dolayısıyla, tarifeler de bu borçtan payını alacaktır. İthal kaynak bağımlılığı çok yüksek oranda devam etmektedir. Bunların yanı sıra önemli can alıcı sorunlar şöyle sıralanabilir:

Meteorolojik kuraklığa bağlı olarak su gelirlerinin düşme tehlikesi. Elektrik dağıtım şirketlerinin toptan elektrik fiyatları, kayıp-kaçak bedelleri, kalite indikatörü vs. gibi farklı kalemlerden sürekli fonlanması. YEKDEM’in suiistimal edilmesi. Kömürlü termik santralların çevre ve insan sağlığını hiçe sayarak çevre mevzuatına aykırı çalıştırılması. Kömür ve doğalgaz santrallarının alım garantileri ya da kapasite mekanizması gibi gerekçelerle fonlanması. Öz tüketime yönelik güneş enerjisi kullanımını özendirici adımların yetersizliği. Hepsinden önemlisi de Enerji Verimliliği Kanunu’nun gereklerinin yerine getirilmemesi, sürekli ertelemeler yapılması, enerji tasarrufu ve verimlilik uygulamalarının yeterince desteklenmemesi.

3 MÜHENDİSTEN BİRİ İŞSİZ

- Bu dönemde üyelerinizden ne tür şikayetler alıyorsunuz?

Her şeyden önce 8 bin 134’ü kadın olmak üzere, 67 bin 218 üyemizin aynı zamanda ülkemizin yurttaşları olduğu gerçeğini hatırlatmak gerek. Bu yılın Mart ayı içerisinde Odamızın 11 bine yakın üyesini tarayarak, 5 bin üye ile yaptığı anketin sonuçlarına göre her 3 mühendisten birinin işsiz olduğunu, kadın üyelerde bu oranın yüzde 42’ye yükseldiğini görüyoruz.

Üyelerimizin işsizlik sorunu dışında, meslek dışı işlerde çalışma, düşük ücret, iş güvencesinin olmaması, esnek çalışma, SGK primlerinin düşük ücretler üzerinden ödenmesi, kadın üyelerimiz için cinsiyete göre ücret ve iş pozisyonu farklılığı gibi yoğun emek sömürüsü şikayetleri ilk sıralarda. Ayrıca mesleki yetersizlik sorunları, siyasi baskı ile kadro atamaları, kamuda tayin ve sürgünleri de sıralayabiliriz.

Meslek alanımız ölümcül kazaların sıklıkla gerçekleştiği bir alandır. Meslek alanımızla ilgili yetkilendirmeler yapılırken kamu/toplum sağlığı ve güvenliği ile doğrudan ilgili olan bir alanda ilgili bakanlık ve kurumların EMO nun görüş ve önerilerini dikkate almaları gerekir ancak, işbirliği konusunda çoğu kez yeterince istekli davrandıklarını göremiyoruz.

Elektrik ile İlgili Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik kapsamında faaliyetlerini yürüten teknisyen, tekniker, yüksek tekniker ve teknik öğretmenlere İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği kapsamında yetkilendirmeleri yapılırken, bilime tekniğe ve mevcut mevzuata uygun düzenlenme yapılması için halen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile görüşmelerimizi sürdürüyoruz

Bunlar dışında enerji alanına özel olarak; 21 dağıtım bölgesinde, şirketler arası beklenti ve bölgesel farklılıklar Serbest Müşavir Mühendislik hizmeti veren üyelerimiz için büyük sıkıntılara sebep oluyor. Örneğin trafo tesislerinin hepsinde yüksek gerilim (YG) işletme sorumlusu olma zorunluluğu, kamu yararına, can ve mal güvenliği için zorunluluk olmasına rağmen dağıtım şirketlerinin ve işletme sahiplerinin bu konuya yeterince önem verdiklerini söyleyemiyoruz.

- Gelirler azalırken faturalar her geçen gün artıyor. Faturaların düşürülmesi için devlet hangi adımları atmalı?

Devletin atacağı en önemli adım 2007 yılında çıkartılan 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (EVK) kapsamında Bina Enerji Performansı Yönetmeliği’ne göre binalarda enerji ısrafının önlenmesi ve enerjinin etkin kullanılmasını sağlamaktır. Tüm binalar için Enerji Kimlik Belgesi (EKB) uygulaması 2011 yılından itibaren zorunlu hale getirilmiş, 2011 yılından önce iskan alınmış binalar için ise 2017 yılına kadar süre verilmiştir.

Ülkemizde binaların çok büyük bölümü 2011 yılından önce yapılmış olduğundan ısı yalıtımlarının çok kötü durumda olduğu bilinen bir gerçektir. Maalesef bugüne kadar EVK’nın gereklerini yapmak yerine sürekli erteleme yolu seçilmiştir.

En son verilere göre 2011 yılından önce iskan almış yaklaşık 9 milyon binanın sadece 309.417 adeti, yeni binaların da 879.339 adeti EKB almış durumdadır. EKB alması gereken toplam bina sayımızın 10 milyon civarında olduğu göz önüne alınırsa, bina stokumuzun enerji verimliliğini artırmak bakımından yüzde 10’luk bir ilerleme sağlanması, 13 yıldır binaların ısı yalıtımı konusunda ciddi bir adım atılmadığını göstermektedir. İktidarın enerji ithalatı, cari açık konusunda en önemli sınavı binalarımızın ısı yalıtımlarının iyileştirilmesiydi maalesef iktidar, yalıtımsız binalarda petrol, kömür, doğalgaz ithalatı ile dolarlarımızın yakılıp küllerinin havaya savurulmasını seyretmeyi tercih ediyor. Bu alanda; En kısa sürede binalarımızın enerji verimliliğini artırmak üzere; kat maliklerine ve bina yalıtım malzemeleri üretim ve montaj sanayisine gerekli desteklerin verilmesi sağlanmalı. Enerji verimliliği sağlayan tüm ürünlerin, KDV, ÖTV uygulamalarında iyileştirme yapılmalı, bu ürünleri satın almayı tercih edenler ve üreticiler desteklenmeli. Enerji tüketiminin yoğun olduğu sanayi alanları yerine katma değeri yüksek alanlara geçiş yolları ulusal bir politika olarak benimsenmeli. Kamuda saray, rezidans, külliye gibi yerleşkeler yerine işlevsel amaca dönük, ergonomik yapılaşmalar tercih edilmelidir.