Prof. Dr. Veysel Ulusoy'dan çarpıcı 'dolar' yorumu: Bilerek ve isteyerek mi yapılıyor?
Dolar ve avroda yaşanan seyrin ardından dikkatler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 21 Ekim'de gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Toplantı öncesi Cumhuriyet'e konuşan Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, 'kur seviyesi ve oynaklığının bilerek ve isteyerek yaratıldığı' şüphesine değindi.
Miray ÖzbilekTürk lirası, dolar ve avro karşısında değer kaybetmeye devam ediyor. Son olarak dolar/TL, Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirimlerine bu hafta yapılacak Para Politikası Kurulu'nda da (PPK) devam edebileceği endişesiyle 9.37'ye kadar yükselerek yeni tarihi zirvede işlem gördü.
Dolardaki yükselişi tetikleyen sebeplerden biri de geçen hafta Merkez Bankası'nda 3 ismin, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla görevden alınması oldu. Halihazırda eylül ayındaki 100 baz puanlık faiz indiriminin ardından dolar 8.65 liradan 9 liranın üzerine tırmanmıştı.
TCMB'nin politika faizi şu an yüzde 18 seviyesinde bulunuyor. Enflasyon ise yüzde 20'ye doğru yükselişini sürdürerek 2.5 yılın zirvesinde.
GÖZLER PERŞEMBE GÜNKÜ TOPLANTIDA
Merkez Bankası yapılacak PPK toplantısı ile faiz kararını belirleyecek. Faiz kararı beklentileri ise indirimlerin devam edebileceği yönünde. Merkez Bankası PPK toplantısı 20-21 Ekim'de gerçekleştirelecek, karar ise 21 Ekim saat 14.00'te açıklanacak.
TOPLANTIDAN NE ÇIKACAK?
PPK toplantısı öncesi Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, perşembe günü toplantıdan çıkacak olan karara ve kararın döviz kuruna yönelik olası etkilerine değindi.
Toplantıdan yeniden faiz indirimi kararı çıkıp çıkmayacağı sorusunu yanıtlayan Ulusoy, "Ekonomik teorinin belirttiği yön, arzu edilmese de, kesinlikle bir faiz artışının olması yönünde olmakla beraber, siyasetin istediği ve piyasalar tarafından da satın alınan bir faiz indiriminin olacağı yöndedir. Zaten sanırım en garibi de bu değil mi? Ne rasyonel bir ekonomik yaklaşım ne de buna uyan bir piyasa beklentisi oluşmamış, sanki zorla uygulamaya konan bir düzensizlik almış başını gidiyor" dedi.
'DÖVİZ KURLARI YUKARI YÖNLÜ OLACAK'
PPK toplantısı sonrası çıkacak kararın dolar ve avroya etkilerini değerlendiren Ulusoy, "Zaten bir faiz azaltımının beklendiği hareketliliği döviz piyasasında gözlemledik. Bunun üzerine ilgili azaltım gerçekleştiğinde döviz kurlarının yukarı yönlü olacağını belirtmek gerekiyor. Burada özellikle bu 'seviye ve oynaklıktaki değişimin' hangi yönde olursa olsun hem tüketiciye hem de özellikle dış ticaret yapan firmalara çok zarar verdiğini vurgulamak gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
'ARTIŞ, TCMB'NİN YIL SONU TAHMİNİNDEN ÇOK DAHA FAZLA OLACAK'
Yeni yıla kadar dolar ve avronun gidişatının nasıl olacağına değinen Ulusoy, "Şu bir gerçek ki, hem Merkez Bankası'nın, hem de karar vericilerin yıl sonu tahmininden çok daha fazla olacağı kesin. Ayrıca hem ekonomi yönetimi hem de piyasalar artık dolar kurunun 10 lira olmasını kanıksamış gibi" diye konuştu.
Son olarak Merkez Bankası'nda bir gece yarısı operasyonu ile 3 kişinin görevden alınmasını değerlendiren Ulusoy, "Merkez Bankası yönetimi ve ekonomi yetkilileri, artık para politikasının etkinliğinden öte haber etkisi ile ekonomiyi yönetmeyi deniyorlar" dedi.
"'KURDAKİ BU OYNAKLIK BİLEREK YAPILIYOR' ŞÜPHESİ VAR"
Ulusoy, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir bakıma bir çaresizlik de mevcut. Ellerinde politika araçlarının etkisini ortaya koyacak bir yaklaşım da kalmadı. Bu gerçekle, zaten kontrolden çıkmış makroekonomik dengelere bir de görevden alınmaların eklenmesinin döviz piyasasındaki oynaklık dışında bir yan etkisi olmadığı düşüncesi var. Esas olarak bu kur seviyesi ve oynaklığının bilerek ve isteyerek yaratıldığı şüphesini de dillendirmek gerekiyor."
FAİZ İNDİRİMİ VE DÖVİZ KURU ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VAR?
"Ekonomide faiz ve milli gelir tüm dengelerin sentezlenmiş en son fotoğrafını verir" diyen Ulusoy, faiz indirimi ve kur arasındaki bağı şöyle anlattı:
"Sermayenin getirisi ve aynı zamanda fiyatı olan faizin yatırım bağlamında alternatifi ise bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde dövize yapılan (sözde) yatırımdır. Bunun yayında, uluslararası para birimlerinin küresel değerinin faiz getirisine duyarlılığı nedeniyle faiz ve döviz akımı arasında sıkı bir ilişki vardır. Burada esas olan ise reel getirinin nerede yüksek olduğu yaklaşımıdır."
'DEVLET-KÖYLÜ ORTAKLIĞINA DAYALI BİR RESTORASYON ŞART'
Türkiye'nin bundan sonra ekonomik geleceği için nasıl bir yol izlemesi gerektiğine de değinen Ulusoy, "Süreç çok açık ve basittir. Temel olarak yeni bir ekonomi takımı ile yeni bir ekonomi politikası uygulamaktır. Bunun içinde devlet-köylü maliyet ortaklığına dayalı restorasyon dönemi bir tarım politikası, girdi maliyetlerini uzun dönemde değiştirecek ithalata bağımlılığı belki de sonlandıracak bebek endüstrilere damlayı stratejik bir üretim ve dış ticaret politikası ile yeni, uzmanlık ve yoğunluğa dayalı bölgesel bir imalat sanayi politikası merkezi oluşturmalıdır. Kaliteli büyüme ve dış ticaretin komşularımıza yoğunlaştığı bir yeni yaklaşım da sürecin can damarını teşkil edecektir" ifadelerini kullandı.