Rus uzmandan Cumhuriyet’e: "Çatışma her an tetiklenebilir..."

Moskova merkezli TASS haber ajansı askeri analisti (E) Albay Viktor Litovkin Karadeniz’deki NATO varlığı, Montrö Sözleşmesi, ABD’nin Yunanistan’daki askeri konuşlanması ve Türk-Rus ilişkilerinin genel seyrine ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Mustafa Birol Güger

ABD 6 Filosu komuta ve kontrol gemisi USS Mount Whitney'in, 4 Kasım'da, İstanbul Sarayburnu İskelesi'nden hareket ederek Karadeniz'e girmesi Rusya'da büyük tepkilere neden oldu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov "ABD donanmasına mensup savaş gemilerinin Karadeniz’de boy göstermesi bölgedeki istikrarı baltalıyor" diyerek Rusya'nın, herhangi bir provokasyon girişiminde bulunulması halinde 'anında karşılık vereceğini' sert bir dille ifade etti. Kremlin'den art arda yapılan aynı yönde açıklamalar Rusya açısından durumun ciddiyetini gözler önüne sermekteydi.

Cumhuriyet.com.tr, Moskova merkezli TASS haber ajansı askeri analisti (E) Albay Viktor Litovkin ile Karadeniz’deki NATO varlığı, Montrö Sözleşmesi, ABD’nin Yunanistan’daki askeri konuşlanması ve Türk-Rus ilişkilerinin genel seyrine ilişkin dopdolu bir görüşme gerçekleştirdi.

USS PORTER’IN ASKERİ KAPASİTESİ

- Kremlin'in, ABD Donanmasının Karadeniz'deki faaliyetlerine yönelik sert tepkisinin ardında neler yatıyor?

Kremlin, Amerikan gemilerinin Karadeniz'deki varlığına ve ülkemizin güney sınırlarında icra ettiği kışkırtıcı eylemlere sert eleştiriler getiriyor. Zira ABD'nin, Avrupalı ??müttefikleri üzerindeki askeri-politik baskı aracı olan NATO, Rusya'yı sadece potansiyel bir rakip değil, aynı zamanda açıkça 'düşman' olarak tanımlıyor.

USS Porter'ın da dahil olduğu Arleigh Burke sınıfı muhripler, nükleer savaş başlıkları ile donatılabilen ve 2.500 km.. menzile ulaşabilen yaklaşık altı düzine uzun menzilli Tomahawk seyir füzesi taşıyor. Bu gemi, bu haliyle Moskova yakınlarındaki Kaluga ve Tver'in yanı sıra Saratov bölgelerindeki stratejik Rus füze üslerini de hedef alabilir. Ayrıca hem füzesavar hem de Tomahawk füze rampalarında kullanılabilen Aegis füze savunma sistemleri ile donatılmış olan 6. Filo'ya dahil bu tür muhripler, Suriye'yi pek çok kez benzer füzelerle hedef aldı.

“ÇATIŞMA HER AN TETİKLENEBİLİR”

Rusya'nın, nükleer savaş başlıkları taşımasalar dahi güney sınırlarında bu tür muhriplerin varlığına kayıtsız kalamayacağı açıktır. Cumhurbaşkanı ve Savunma Bakanımızın sert söylemleri bundandır. Bu tür gemilerin hareketlerini Karadeniz'in her noktasında yakından takip ediyoruz. Bunu yaparken yer tabanlı radar istasyonları, Kırım'da bulunanlar da dahil olmak üzere elektronik savaş sistemleri, gemiler ve avcı uçaklarında konuşlu opto-elektronik sistemler, İHA'lar ve 600 km'lik bir yarıçap içinde yüzey alanını tarayan gemi karşıtı kompleksler olan 'Uran', 'Bal' ve 'Bastion'lardan yardım alıyoruz. Karadeniz'in neredeyse tüm derinliğine hakim olabilen 600 km. menzilli sistemler kullanıyoruz. Kırım yarımadasındaki havalimanlarında konuşlu çok amaçlı Su-30MS savaş uçaklarının yanı sıra Su-34 ve Su-24 saldırı uçakları her daim tetikte. Tüm bu sistemler, 6. Filo muhripleri ve Amerikan bombardıman uçaklarından Rusya'ya yönelebilecek tehditleri de herhangi bir zamanda, gerekirse 'etkisiz hale getirebilecek' kapasitede.

Bu bakımdan, 'ABD'nin bölgede oynadığı oyunlar', yine ABD’nin etkisinde kalmış bazı komşularımızın sınırlarımıza silah yığdığı bir dönemde her an silahlı bir çatışmanın tetikleyicisi olabilir.

Bu kuvvetler bugün bizi, Kerç Boğazı Köprüsü'nü vurmakla tehdit ediyor, gemilerini Kremlin'e ulaşan füzelerle donatıyorlar. Tabii ki tüm bunların birer saçmalık olduğunun farkındayız, ancak ne derler bilirsiniz 'su uyur, düşman uyumaz...'

“MONTRÖ GERİLİMİ AZALTMAYA YARDIMCI OLUYOR”

- Bugünkü Karadeniz tartışmaları ışığında Montrö Sözleşmesi Rusya için ne ifade ediyor?

Montrö Sözleşmesi, Karadeniz devletleri dışındaki ABD ve NATO gemilerinin Karadeniz'deki hareketlerini düzenleyen filtrelerden biri. Sözleşme, bu gemilere Karadeniz'e girişlerinde 21 günlük süre, 30 bin ton da tonaj kısıtlaması getiriyor. Hal böyle olunca Amerikan uçak gemileri Karadeniz'e giremiyor ki bu elbette iyi bir şey. Montrö Sözleşmesi bu çerçevede Karadeniz'deki gerilimi azaltmaya bir şekilde yardımcı oluyor, ancak ne yazık ki NATO gemileri tarafından Karadeniz'de kışkırtıcı eylemler icra edilmeyeceğinin garantisini veremiyor.

Hatırlayacağımız üzere Rusya, bu yıl Haziran ayında karasularına giren İngiliz muhribi Defender'a engel olmadı. Oysa onu oradan kovmak için silah kullanmamız gerekiyordu. Defender karasularımızı terk etmeseydi, ona sert bir darbe vurabilirdik. Vladimir Putin'in bu vesileyle söylediği, 'Umarım bir batık gemi yüzünden üçüncü dünya savaşı başlamaz' sözünü anımsayalım. Umarım bu sözler Londra, Washington ve Brüksel'de iyi okunmuştur.

“ABD, İNCİRLİK’TEKİ VARLIĞINI YUNANİSTAN’A KAYDIRACAK”

- ABD'nin Yunanistan'daki askeri konuşlanması hakkında ne düşünüyorsunuz?

ABD'nin Yunanistan'daki geniş askeri konuşlanması ve ABD'nin bu ülkeye yönelik bariz şekilde artan ilgisi bence Türkiye'ye bir ders verme girişimi ile bağlantılı olabilir. Bu durum, Rusya'dan satın alınan S-400 hava savunma sistemlerinin de dahil olduğu başlıklar için Ankara'dan alınmaya çalışılan 'sığ bir intikam' düşüncesini açığa çıkarıyor.

Washington, Türkiye'nin Rus hava savunma sistemlerini Amerikan Patriot sistemlerine tercih ettiğini görüyor. Washington ve Brüksel, bağımsız bir dış politika çizgisi izlediği için Ankara'ya baskı uyguluyor. Washington, Türkiye'nin tavrını bir isyan olarak değerlendiriyor. Dahası Washington yönetimi, F-35 tedarik etmemeleri durumunda Türkiye'nin Rusya'dan Su-35 ve Su-57 savaş uçakları almayı planladığını da görüyor.

ABD, Yunanistan'daki havalimanlarının modernizasyonu ile birlikte İncirlik Üssü'ndeki varlığını oraya kaydıracak gibi görünüyor. Bu durumda, Türkiye topraklarında depolanan B-61 atom bombaları da oraya nakledilecek. Bu belki de Türkiye için faydalıdır, zira bu durumda İncirlik, ABD'nin dahil olabileceği bir silahlı çatışmada potansiyel bir hedef olma özelliğini kaybedecek.

TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİN SEYRİ

- Türk-Rus ilişkilerinin kısa ve orta vadedeki seyrine ilişkin öngörüleriniz neler?

Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler, Ankara'nın NATO'nun bir parçası olmasına rağmen, örneğin şimdi olduğu gibi, yalnızca iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ilerleyebilir.

Askeri-teknik işbirliği alanında çarpıcı projelerimiz var. Türkiye, Rusya'nın da yardımıyla Akkuyu nükleer santralini 4.800 megavat kapasite ve 22 milyar dolarlık bir maliyetle inşa ediyor. Türkiye'nin ucuz yakıt ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan doğalgaz boruları Karadeniz'in dibinden geçiyor. Her yıl yüzbinlerce Rus tatil yapmak üzere Türkiye'ye geliyor ve bu da Türkiye'ye sağlam bir gelir getiriyor. Ülkelerimiz arasındaki yıllık ticaret cirosu 20 milyar doların üzerinde. Türkiye; Çin, Almanya ve diğer ülkelerin ardından Rusya'nın altıncı ticaret ortağı ve pandemiye rağmen bu hacimleri artırmaya yönelik umutlar var; tabii, ülkelerimiz arasındaki karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkiler devam ederse.

İki ülkenin politik çizgileri arasında çelişkiler de mevcut; Karabağ ve İdlib başta olmak üzere, Türkiye'nin Ukrayna'ya SİHA ikmali de bu başlıklar arasında. İki ülke liderleri, çelişki düğümlerini çözmek için bugünkü gibi ortak bir zemin ve fırsatlar yaratabilirlerse, sorunların üstesinden gelinebilir. Umalım ki, her iki liderin devlet adamlığı, dostane ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkileri sürdürmemize olanak tanısın.