Prof. Dr. Seriye Sezen Cumhuriyet’e değerlendirdi: 'Batı bloğu savaşın sürmesini teşvik ediyor'

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell’in ‘Çin, Rusya’ya askeri destek sağlıyor’ iddiasını Cumhuriyet’e değerlendiren uzmanlara göre ABD ve Avrupa, Ukrayna’ya her türlü desteği açıktan sağlıyor. Ancak bir başka devletin bunu Rusya’ya yapmasına tahammülleri yok ve Rus-Çin askeri işbirliği sanılanın aksine Ukrayna savaşının öncesine dayanıyor.

Doğa Öztürk

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell, önceki gün gazetecilere yaptığı açıklamada, Çin’in Rusya-Ukrayna savaşı için Rusya’ya askeri yardımda bulunduğunu ve karşılığında Rusya’nın da Çin’e denizaltı, füze ve diğer hassas teknolojiler vermeye başladığını açıkladı. 

Campbell, konuya ilişkin verdiği demeçte askeri yardımların Çin’in ‘Rus savaş makinesini’ sürdürmeye, inşa etmeye ve çeşitlendirmeye yardımcı olmak için çabası olduğunu söyledi. Campbell, her iki hükümetin de ‘endişe verici’ işbirliğini gizlemek ve korumak için çaba sarf ettiğini öne sürdü. 

Çin, daha önce Ukrayna’da kullanılmak üzere Rusya’ya silah sağladığını yönündeki iddiaları reddetmişti.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Asya Uzmanı Prof. Dr. Seriye Sezen, ABD’nin Çin’e ilişkin iddialarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. 

‘SAVAŞIN SÜRMESİNE TEŞVİK’

Ukrayna-Rusya savaşının yalnızca taraflar arasında olmadığını, Rusya’nın Batı ile savaştığını ve bu savaşın aynı zamanda Çin’i de yakından ilgilendirdiğini belirten Sezen, “Bu savaş neden çıktı? Evet Rusya, Ukrayna toprağını işgal etti ancak Rusya’yı buna sevk eden neydi? Sovyetlerin dağılmasından sonra, NATO’nun Rusya sınırına kadar genişlememe konusunda verdiği sözü tutmaması. Putin kendince ülkesinin güvenliğini garanti altına almaya çalışıyor. Bu savaş, nedenleri, süreçleri, mevcut ve olası sonuçları üzerinden değerlendirilmelidir. Batı bloğu, ABD ve onunla hareket eden Avrupa coğrafyasının bu savaşa, işgal gerekçesiyle, her türlü askeri, mali ve istihbarat yardımlarını yaptığını ve savaşın sürmesini teşvik ettiğini biliyoruz” dedi. 

‘NATO’NUN ÇİN’İ ÇEVRELEME STRATEJİSİ’

Batı’nın kendi gerekçesini tüm dünyaya dikte ettirmeye çalıştığını kaydeden Sezen, “Kendisi bu yardımları açıktan yaparken Rusya’nın şu ya da bu devletten destek almasına ya da o devletin tarafsız bir pozisyona girmesine, Rusya’ya uyguladıkları yaptırımlara katılmamasına bile tahammülleri yok. Diğer yandan, İsrail ekim ayından beri Gazze’yi bombalarken, Ukrayna konusunda gösterilen aşırı duyarlılığın yerini, sessizliğin aldığını görmekteyiz. Bu bir turnusol kağıdı gibi... Batı’nın ne kadar iki yüzlü ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğinin göstergesi” diye konuştu.

Sezen, Ukrayna-Rusya savaşının, Çin’in 21. yüzyılda uluslararası düzeni yeniden yapılandırma arayışları ve girişimlerini engellemenin bir parçası olduğunu belirterek, bu savaşın somut sonuçlarından birinin NATO’nun genişlemesi olduğunu söyledi. Kuzey Avrupa’da “Rusya tehdidi”, Asya Pasifik’te “Çin tehdidi” söylemlerinin yarattığı korku iklimiyle Kuzey Kutbu’na kadar genişleyen NATO’nun, Asya-Pasifik ülkelerini de içerme sürecinde olduğunu ve bunun da Çin’i çevreleme stratejisinin bir bileşeni olduğunu vurguladı.

‘PUTİN İLE İŞBİRLİĞİ DAHA DA GELİŞTİ’

Dış Politika uzmanı Barış Adıbelli ise ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns’un ‘Çin’in Rusya’ya doğrudan silah temin ettiğine yönelik kanıtımız yok’ açıklamasını anımsattı.

Söz konusu iddianın yeni olmadığını belirten Adıbelli, “En büyük korku olan Çin-Rus ittifakı uzun zamandan beri var. Putin’in göreve gelmesinden bu yana Çin ile Rusya arasında bir işbirliği var. Bazen inişli oldu bazen çıkışlı oldu ama her zaman oldu. Dolayısıyla Çin ve Rusya arasında askeri ilişkiler de uzun zamandır var. Putin ile birlikte Çin-Rus askeri ilişkileri daha da gelişti. Rusya birtakım şeylerin transferini yapıyor fakat bir dönem Putin Çin’in Rusya karşısında askeri anlamda avantajlı hale gelmedisi istemedi. Stratejik hassas askeri teknolojilerin Çin’e verilmesini istemedi. Söz konusu iddia artık Rusya bunu kaldırdı diyor” dedi. 

‘ABD ENDİŞELERİNDE HAKSIZ DEĞİL’

Adıbelli, Çin’e Rusya tarafından denizaltı teknolojilerinin verildiği iddiasına ilişkin, “2023 yılında Çin’in yeni bir denizaltısı çıktı. Bunda büyük olasılıkla Rus teknolojisi var. ABD endişelerinde haksız değil. ABD’nin korktuğu buydu. Rusya’nın askeri teknolojisi Çin teknolojisiyle; parasıyla, bilgisiyle, gücüyle birleşirse ortaya büyük bir savaş canavarı veya makinesi çıkacak ki bunu yenmenin, mağlup etmenin mümkünatı yok. Çin‘in şu anda yavaş yavaş Amerika’ya yaklaşmış bir askeri teknolojisi var” ifadelerini kullandı.

Çin tarafından açıklanmadığı sürece iddianın doğruluğundan emin olunamayacağını bildiren Adıbelli, buna karşın böyle bir transferin mümkün olduğunu söyledi. 

‘İRAN DA BLOĞA KATILACAK’

Rusya’nın Avrasya’da bir blok kurduğunu aktaran Adıbelli, bunun içerisinde Çin’in ve Kuzey Kore’nin de yer aldığını ve ekim ayındaki BRICS zirvesinde İran ve Rusya arasında stratejik ortaklık anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte İran’ın da bloğa dahil olacağını açıkladı.

Adıbelli, “Rusya’nın teknoloji transferi muhtemelen vardır. Ama ben bunun Ukrayna savaşında Çin’in katkılarından dolayı verildiğini düşünmüyorum. Bunu Rusya’yla Çin arasında giderek gelişen büyüyen o stratejik ortaklığın askeri yansıması olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

Adıbelli, ABD’nin Rusya-Çin askeri ilişkilerini eleştirirken bir taraftan da kendinin Hindistan, Avusturya ve Güney Kore ile ilişkilerini geliştirmeye devam ettiğini ve Japonya’nın nükleer güç olmasına giden sürece destek verdiğini kaydetti.