Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, NATO’nun yeni Stratejik Konsept’ini değerlendirdi
Nejat Eslen, Stratejik Konsept belgesine ilişkin “NATO, ABD’nin sürdürdüğü dünya düzeni için Çin ve Rusya’ya karşı küresel jeopolitik aktörüne dönüşmektedir” dedi.
Zeynep ÇamMadrid’deki zirvenin ilk gününde liderler, NATO’nun yeni Stratejik Konsept belgesini kabul etti. Belgede Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın, NATO’nun güvenlik ortamını ciddi şekilde değiştirdiği ve bu çerçevede, konseptte “NATO’nun temel amacının 360 derecelik bir yaklaşıma dayalı kolektif savunmayı sağlamak olduğunun teyit edildiği” belirtildi.
Yeni Stratejik Konsept’i emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Cumhuriyet’e değerlendirdi. Rusya’nın Ukrayna’da kullandığı askeri gücün, “ABD’nin Avrupalıları Moskova’nın ciddi bir tehdit oluşturduğuna” ikna etmesini kolaylaştırdığını kaydeden Eslen, “Yeni stratejik konsept ile NATO, Kuzey Atlantik’in güvenliğini sağlamaktan sorumlu bir örgüt olmanın ötesinde ABD’nin devam ettirmekte kararlı olduğu dünya düzeni için Çin ve Rusya’ya karşı güç mücadelesinin küresel jeopolitik aktörüne dönüşmektedir. Bu nedenle de Rusya, ‘İttifakın güvenliğine yönelmiş en önemli ve en doğrudan tehdit’ olarak tanımlandı” dedi. Strateji belgesinde ilk defa yer verilen Çin’in ihtirasları ve zorlayıcı politikalarının “İttifakın güvenliği, çıkarları ve değerleri karşısındaki sorun” olarak tanımlamasına ilişkin Eslen, “Belgeye göre Çin ile Rusya arasında gelişen ortaklık ve bu iki ülkenin güçlenen karşılıklı hamleleri, kurallara dayalı dünya düzenine zarar vermektedir” diye konuştu. Belgenin giriş bölümünde ittifakın “Kurallara dayalı dünya düzeninin tahkimatını oluşturmaya” devam edeceğinin ifade edilmesinin önemli olduğuna dikkat çeken Eslen, şunları kaydetti: “Belgenin 44. maddesinde ise ittifakın, ‘Kurallara dayalı dünya düzenini desteklemek için ittifakın değerlerini ve çıkarlarını paylaşan ortaklarla bağların güçlendirileceği’ ifade edilmiştir. Kanımca, ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu kurallara dayalı liberal düzeni sürdürebilmek, yeni stratejik konseptin ruhunu ve NATO’nun deklare edilen görevini oluşturmaktadır. Bundan sonra dünyanın, kurallara dayalı uluslararası düzeni kabul edenler ile bu düzene karşı çıkanlar ve bu düzeni değiştirmek isteyenler şeklinde kutuplaşmasını beklemek gerekir. Birinci kutbu ABD’nin liderliğindeki Atlantik grubu, karşıt gurubu ise Çin ve Rusya’nın liderliğindeki Avrasya-Asya-Pasifik ittifakı belirleyecektir.”
ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu dünya düzeninin eskidiğini söyleyen Eslen, “Savaştan bu yana çok şey değişti. Kurallara dayalı uluslararası düzeni NATO ile korumak mümkün mü? Yoksa, ABD bu düzeni sürdürebilmek için son çare olarak askeri güç mü kullanacak?” dedi.
BİLGİN: 'ASIL MESELE F-16 DEĞİL'
Türkiye, Eylül 2021'de F-35 programından resmen çıkartılmasının hemen ardından NATO'nun güneydoğu kanadını da koruyan hava kuvvetlerinin zafiyete uğramaması için ABD'den 40 adet Blok 70 F-16 almak istediğini, mevcut filolarında yer alan savaş uçaklarını modernize etmek için de 80 adet kit almak istediğini ABD'ye bildirmişti. Biden yönetimi, talebe olumlu baktığını ancak satışın gerçekleşmesi için Kongre onayı gerektiğini Ankara'ya iletmişti. Konuyla ilgili Cumhuriyet'e konuşan emek Korgeneral Nejat Bilgin, "TAİ'de F-35 projesi için genç yeteneklerimiz birtakım parçalar hazırlamıştı. Elimize modern çağı ve teknolojileri yakalamak için büyük bir fırsat geçmişti. Ama programdan çıkartılmamızla birlikte bu olanağı kaybettik. Burada önemli olan; kendi ülkemizdeki gençlerin, projenin içinde yer alıyor olmasıydı. F-16'yı alıp almamak mesele değil. Asıl mesele; ciddi atılım içerisinde olan mühendislerimizin ve gençlerimizin bilgi transferi kabiliyetinden mahrum bırakmak. Esas kaybımız budur" dedi.