Türklük ve vatan davası: Hatay
Atatürk’ün anavatan geri kazandırmak için canı pahasına mücadele ettiği Hatay, 85 yıl önce Türkiye’ye kavuştu.
Prof. Dr. Şaduman HalıcıHatay halkı, 6 Şubat’ın izlerini silmeye, acılarını
dindirmeye çabalıyor. Oysa 85 yıl önce bugün Hatay’da coşku vardı, heyecan
vardı, umut ve gurur vardı. Çünkü TBMM, 30 Haziran 1939 günü Hatay’ın
Türkiye’ye katılmasını onaylamıştı.
Hatay’a ismini 1936 yılında Atatürk vermiştir. Bilindik
ismi İskenderun sancağına atıfla “Sancak”tır. Merkezi de Antakya. Hatay’ın
mücadelesi Türk milletinin emperyalizmle mücadelesiyle başlar aslında.
Mondros Mütarekesi’nin ardından başlayan işgal sürecinde
Fransa, İskenderun-Hatay’ı da işgal eder. Ancak bölgedeki yerel direnişi
kıramaz. Anadolu’da tutunamayacağını da Sakarya zaferinin ardından anlar, TBMM
ile anlaşmak zorunda kalır. Ne var ki 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara
İtilafnamesi Hatay’ı Fransız mandası altındaki Suriye’de bırakır. Hatay,
“yaralı bir aslan yavrusu” gibi anasından ayrı düşer.
Mustafa Kemal Paşa “Sancak”ın Türkiye sınırları dışında kalmasını sindiremez. Lozan görüşmelerinin ara döneminde, mart ayında Adana’ya gittiğinde karşılaştığı manzara karşısında yüreği burkulur. Halkın arasında siyahlara bürünmüş Hataylı bir kız vardır. Elleri zincirlenmiş, elindeki Türk bayrağı siyah örtüyle örtülmüştür. Gazi’ye seslenir: “Türk Hatay’ı da kurtar paşam”. İşte o anda Gazi, ünlü yanıtını verir. “40 asırlık Türk yurdu esir kalamaz!” (TBMM ZC, D 6, c. 3: 433; ATABE, c 15: 225). Ne var ki Lozan Antlaşması da Türkiye-Suriye sınırını değiştirmez.
Ardından Hatay’da Türklere yönelik baskı
artar. 1926’da
Ankara’da Tevfik Rüştü ile Fransa’nın Türkiye elçisi Albert Sarraut arasında
yapılan anlaşma da Hatay Türklerini baskıdan koruyamaz. “Hatay, üvey ana elinde
kalan bir öksüz gibi” hırpalanır (M.E.Bozkurt, Yeni Asır 12 Temmuz 1938).
Türklere yönelik şiddet eylemlerinin sürdüğü, Avrupa’daki siyasal bunalımın gün
geçtikçe arttığı 1930’ların ikinci yarısında Fransa, Suriye’deki mandasını
sorgulamaya başlar. 9 Eylül 1936’da Suriye hükümetiyle anlaşır ve manda
isteğinden vazgeçer. Suriye bağımsız devlet olur.
Fransa’nın vazgeçişi Hatay’ın da Suriye’de kalması
anlamına gelir. Türk kamuoyunda sesler yükselmeye başlar. Mahmut Esat Bozkurt,
“Antakya ve İskenderun için çıkar yol buraların düpedüz anavatana
kavuşuvermesidir” diyerek kamuoyunun düşüncesine tercüman olur. (M.E. Bozkurt,
Son Posta 1 Ekim 1936). Fransa’nın Alsace-Lorraine’i 50 yıl unutmadığını söyler
ve “Biz niçin ve nasıl İskenderun’u, Antakya’yı unutabiliriz” diye sorar. (MEB,
Toplu Eserler III: 199-202)
TÜRKİYE, HATAY’I UNUTMAZ
Türkiye Cumhuriyeti Hatay’ı unutmaz, iki aşamalı strateji
izler. İlk adım Hatay’a bağımsızlık verdirip Suriye’den koparmak, ikincisi de
anavatana katmaktır. Bağımsızlık için Milletler Cemiyeti’ne başvurur.
Fransa’nın karşı duruşuyla Sancak’ta hava gerginleşir, çatışma başlar. Türkler
de tepkilerini gösterir. 1936’nın Kasım ayında Suriye Meclisi için yapılan
seçimler boykot edilir. Hatay’da Halk Partisi kurulup Halkevleri açılır.
Türkiye’nin ilk stratejisi olumlu sonuç verir. 27 Ocak 1937’de “Sancak”ın ayrı
“varlık” olması kabul edilir. Böylece içişlerinde bağımsız, dış işlerinde
Suriye’ye bağlı bir yönetim oluşur. 29 Mayıs 1937’de ise Hatay’ın temel konumu
saptanır. Buna göre 40 üyeli bir meclis oluşturulması kararlaştırılır. Ancak
Fransa seçimlere müdahale edince çatışma alevlenir. En büyük tepki Atatürk’ten
gelir. Hasta yatağından kalkar. 19-24 Mayıs 1938 tarihlerinde Mersin ve
Adana’ya yaptığı gezi ile Fransa’ya, Hatay için savaşı göze alabileceğini hissettirir.
Dünyanın ikinci büyük savaşa hızla yol aldığı ortamda gözdağı etkili olur.
Türkiye ile Fransa 3 Temmuz 1938’de askeri anlaşmayı imzalar. Hatay’da seçim
yapılır, 40 üyeli Hatay Meclisi’nin 31 üyesi Türklerden oluşur. 2 Eylül 1938’de
Hatay Meclisi toplanır ve Hatay Devleti’ni kurar. Tayfur Sökmen, cumhurbaşkanı
seçilir. Atatürk hasta yatağında da olsa bu gelişmelere tanık olur. Ne var ki
Hatay’ın Türkiye ile buluşmasını göremeyecektir.
Buluşmaya giden süreç 23 Haziran 1939’da Türkiye ile
Suriye arasındaki sınırı kesin olarak saptayan anlaşmayla olur. Anlaşma, Fransa
ile Ankara’da imzalanır. 29 Haziran 1939’da ise Hatay Meclisi Türkiye’ye
katılma kararı alır. İşte bu karar 85 yıl önce bugün 30 Haziran’da TBMM’de
görüşülür.
GURUR VE MUTLULUK
Dışişleri
Bakanı Şükrü Saracoğlu Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını öngören anlaşma ve
protokolleri acilen görüşmeye açar. Milletvekillerinde gurur ve mutluluk
egemendir. İbrahim Dıblan (Kocaeli) gelinen aşamayı “Sabır ve tahammülün sonucu
gelen müjde” diye tanımlar. “Türk Hatay, anavatanın sıcak ve müşfik bucağına
kavuşuyor” der ve ekler “Hoş geldin sevgili güzel Hatay...” (TBMM ZC, D. 6, c. 3: 432) Muhiddin Baha Pars (Bursa)
ise Hatay’ın 20 yıllık tutsaklığının son bulduğuna, 300 bin Türk’ün anavatana
kavuştuğuna dikkati çeker (TBMM ZC, D. 6, c. 3: 433). Hataylılara seslenir: “Kalplerinizde ateş,
gözlerinizde birer inci olarak tekrar yaşayan Atatürk sizin için sıhhatini,
belki de sizin için hayatını verdi. En elim bir hastalığın tesiri altında bile
size koştu. Hatay o zaman fethedilmişti.” (TBMM ZC, D. 6, c. 3: 434).
Cavid
Oral (Niğde) Hatay davasında gelinen aşamayı “Türk diplomasisinin büyük
başarısı” olarak tanımlar (TBMM ZC, D. 6, c. 3: 435). Sırrı İçöz (Yozgat) ilk TBMM’de 1921 İtilafnamesi
nedeniyle kürsüye gelip “Arkadaşlar nasıl oluyor da beni kolumdan tutup
Fransızlara atıyorsunuz” diyen Urfa milletvekili Hayali Efendi’nin ruhuna
seslenir: “Müjde sana, arzun, emelin işte bugün yerine geldi. Sen büyük Ata’nın
manevi huzuruna git, teşekkürünü ifa et!” (TBMM ZC, D. 6, c. 3: 436) Görüşmeler
tamamlandığında oylamaya geçilir. Saat 18.45’te Hatay anavatana kavuşur.
7 Temmuz 1939 Cuma günü... Hatay’da vilayet kurulmasına ilişkin yasa önerisi görüşülecektir. Saat 14.00’te açılan oturumu Refet Canıtez yönetir. Yasanın ilk maddesi der ki “Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa Cumhuriyeti arasında 23 Haziran 1939 tarihinde akdedilen anlaşmanın birinci maddesinde gösterilen sınır düzeltimi sonucunda Türkiye milli sınırları içine giren Hatay arazisi Türkiye’ye katılmıştır.” Madde, sürekli ve şiddetli alkışlar arasında oybirliğiyle kabul edilir. Merkezi Antakya olmak üzere Hatay ili kurulur (TBMM ZC, D. 6, c. 4:190 vd). Türkiye Cumhuriyeti’nin 63. ili olur Hatay. Bugün umudumuz Hatay’ın geleceğinin geçmişindeki onuruna yakışır şekilde kurulmasıdır.