Kıvılcım Ural, Kaan Tangöze ile evli olmanın müzik kariyerindeki etkilerini anlattı: Gülün dikeni gibi
İzmir’den İstanbul’a gelişi, ilk albümü magazin basınına aylarca konu olan ilişkisi ve ve ortaya çıkan yaşam birikimleriyle biçimlenen sözler, dizeler, notalar... Kıvılcım Ural, akustik türdeki biraz da “çıtı pıtı” ilk albümünden tam 11 yıl sonra “Eteklerim Köpeklerim” ile müzik akriyerinde gürültülü bir adım daha attı. Tabii bu adım aradan geçen zamanda edilinilen yaşanmışlıklarla daha da bir anlamlı duruma geldi.
Deniz ÜlkütekinKimileriniz Kıvılcım Ural’ı birçok yanlış nedenle tanıyor olablirsiniz. Duman topluluğunun solisti Kaan Tangöze ile evlilikle sonuçlanan ilişkisi çok farklı nedenlerle magazin gündeminin konusu oldu. Ancak Kıvılcım ural tüm bu çalkantılar içinde müzikal üretimini hiç kesmedi ve aradan 11 yıl geçtyikten sonra “Eteklerim Köpeklerim” isimli alternatif türdeki albümü ile karşımızda. 13 Şubat’ta Kadıköy Sahne’de dinleyicisiyle buluşacak Ural ile müziğini ve şarkılarıyla kesişen yaşamını konuştuk...
- Açık konuşayım daha önce çıkardığınız albümü ve teklileri pek fazla dinlememiştim ve sizi daha çok basında çıkan haberlerinizden biliyordum. "Eteklerim köpeklerim" albümü ile tüm müzik antolojinize hâkim oldum diyebilirim. Kişisel yorumum: Zekice kurgulanmış günümüz tabiriyle viral olabilecek birçok söz... Müzik camiasında hak ettiğiniz yerde olmadığınızı düşünüyor musunuz?
İlk albümüm 2013’te çıkmıştı. Akustik bir albümdü. Şarkılarım tarz, popüler müzik biçimlerine sahip olmadığı için küçük çapta bir kitleye hitap etti ama hâlâ konserlerde ilk albümden birkaç şarkımı duymak isteyen dinleyicilerim var. “Kapat Gözlerini” şarkısı bu isteklerin başında geliyor. İlk albümüm sessiz sakin ikinci albümüm tam tersi mücadele ruhunu temsil ediyor. İki albümde alternatif olarak nitelendirildiği ve içinde arabesk öğeler olmadığı için günümüzde pop, arabesk pop, rap gibi müzik tarzları dinlenir olduğundan benim gibilerin verdiğimiz emeklerin karşılığını bulduğumuz asla söylenemez.
- Dediğiniz gibi "Rüya Raporları" albümünüz ile "Eteklerim Köpeklerim" arasında büyük farklar var. Hatta "Hayat Çok Güzel" şarkınızın ritmi ve "Rüyadan uyan/Hayat çok güzel" dizeleriyle müzikal bir uyanışa gönderme yaptığını düşündüm. Bu farkların ne kadarı yaşanmışlıklarla ne kadarı müzikle ilgili?
Çok doğru bir noktaya değindiniz. Yeni albümde ilk albüme de göndermeler var. Şarkı yapma yetisi öyle savunmasız bir şey ki sadece kendinizden değil gördüğünüz duyduğunuz her şeyden etkilenebiliyorsunuz. Süngerin suyu içine çekmesi gibi düşünün. Gündelik rutininizde yaşadığınız her şey sizin şarkınıza konu olabilir ama insan her zaman böyle yaşarsa çok yorulur. O yüzden o süngeri arada sırada cebimden çıkartıyorum. İlk albümle ikinci albüm arasındaki zamanda çok fazla şey yaşadım, tüm hayatım değişti. Zaten yaş aralığı olarak da 20 ile 30 arası tam o hayatın değişim dönemine denk geliyor. Ben yapı olarak hep gelişim odaklı bir insanımdır. Boşa vakit geçirmeyi sevmem. Ben ne kadar ilerlediysem müzik de benimle o kadar ilerledi. Umarım daha da ilerleyeceğiz birlikte.
- Albüm" Başımıza Gelenler" isimli şarkınızla başlıyor. Geçen yılların çetelesini mi tutuyor bu şarkı?
Öyle bir anlam da çıkartabilirsiniz, doğru. Ben ucunu açık bırakmayı seviyorum. Dinleyici istediği şekilde dinleyebilsin diye ama aslında “Başımıza Gelenler” politik bir şarkı ve geçen yılların çetelesini tutuyor evet. (Gülüyor)
- Daha önce İstanbul'a taşınmaktan korktuğunuz için İzmir'de kalmayı tercih ettiğinizi söylemiştiniz. Şimdi "İstanbul'dan Korkmam" diyorsunuz. Bu şarkı o yaştaki Kıvılcım'a bir mektup mu?
Ne kadar güzel bir soru, teşekkür ederim. İzmir'den İstanbul'a gelince insan biraz korkuyor evet biz İstanbul'un kalbi Galata’daki evimize yerleşmiştik, karmaşanın tam ortasına. Her şey çok hızlı geçiyor biz İzmir’de yolda yürürken yavaş yürürdük, burada herkes birbirine çarpıyor kaos hiç bitmiyor, gece tek başına yürümek bile başlı başına bir olay. İstanbul çok güzel bir kent ama benim için sadece tarihiyle, atmosferiyle. “İstanbul Senden Korkmam”ın ne demek istediğini İstanbul'da yaşayan bütün kızlar anlar. Onu hepimize güç versin diye yaptım.
- Kıvılcım Ural'ı magazin yönüyle birçok insan tanıyor ama müzisyen Kıvılcım Ural'ın öyküsünü pek kimseler bilmiyor. Babanız Fikret Ural, “Mavi Işıklar”ın gitaristiydi., size nasıl bir katkısı oldu.
Maalesef babacığımı iki yıl önce kaybettik. Onun üzüntüsü, burukluğu her an içimde. Bana müzik yeteneğini verdi. Şarkılarımı hep önce ona dinletirdim, ilk onun gitarını çaldım ilk ona kendimi inandırmaya çalıştım. Daha geçen gün Duman ile Avrupa turnesine çıktık. Batuhan'ın babası da müzisyen Batu Mutlugil. Stuttgart, Frankfurt sahnelerinde gitarını aldı sahneye çıktı gruba eşlik etti, şarkı söyledi. Baba-oğul için ne kadar harika anlardı. Her şey çok güzeldi konser sonu hamburgerciye gittik. Hep güzel anılarını anlattı bize. Aklıma yine babam geldi o da böyle güzel güzel anlatırdı. Sonra otel odasına döndüğümde hüngür hüngür ağlamaya başladım. Kim bilir paylaşacağımız neler vardı daha bizim de, belki biz de birlikte müzik yapabilirdik bilmem ki… Onun yaş aralığında kiminle sohbet etsem aklıma babam geliyor zaten. Bir de Ayhan Sicimoğlu. Tavrını babama çok benzetiyorum programlarını hep izliyorum.
"HEPİMİZİN İÇİNDE BİR MAFYA VAR"
- Geçmişte etrafını sadece bir gitarla dolduran daha yumuşak bir ses tonu kullanan Kıvılcım Ural şimdi yüksek perdeden çığlık atar seviyede şarkılarını söyleyebiliyor. "Küfür edeceğim", "Ama ben mafyayım" diyor. Kendi gölgelerinizi yeni keşfediyorsunuz diyebilir miyiz?
Şarkıları kendin yapınca böyle çeşitli modellerini de gösterebiliyorsun eğlenceli oluyor. İlk albümün sakinliğinden herkes beni sakin, uslu, içine kapanık, çıtı pıtı bir kız sandı ama ben mafyayım dermişim. (Gülüyor) Oysa ben o şarkıları da müzik grubumla yapmak istiyordum.
- Bu arada bir kadının mafya konsepti içeren bir şarkı yapmayı çok özgün bir fikir.
Hepimiz içinde var bence o. Hatta insanlar biz insanlara çok fedakâr, çok iyi davranınca hep daha fazlasını istiyorlar ve sen bir noktadan sonra ona yetmemeye başlıyorsun. Tersini döndürüyorlar hepimizin. “Sen beni nasıl bu kadar incitirsin, tamam iyi kalpli biri olabilirim ama bana daha fazlasını yapamazsın, hop haddini bil tamam mı” şarkısı o. Biraz gözdağı ama esprili.
- Sık sık eşinizin şarkılarınıza katkıda bulunup bulunmadığı soruluyor. Bu sorular Kurt Cobain ile birlikteyken Courtney Love'a da sorulurdu ve kendisinin müzikal anlamda hakkının verilmesi çok uzun yıllar sürdü. Siz de benzer bir haksızlığa uğradığınızı düşünüyor musunuz?
Evet maalesef. Kaçınılmaz bir durum, gülün dikeni gibi bir şey. Kaan elbette benim kuşağımda müzik yapan herkesin büyüğü, saygı duyulan, çok yetenekli biri ama düşünün o başarmış ve bu yolda çıkabileceği en yüksek zirveye çıkmış. Ben adım adım başarmak için her yolu deniyorum. Üzerimde bir de Kaan ile evli olmanın sorumlulukları var. Bu ikili aynı evi, hayatı paylaşıyor. Bizden iyi bir roman veya film olurmuş. Courtney Love ve Kurt Cobain'e gelince Courtney öyle çok Kurt Cobain'in gölgesinde kaldı ki adam öldüğünde bile Courtney Love'ı suçladılar, o öldürdü dediler.
SUSUNCA OLMADI
- Kaan Tangöze ile evliliğe uzanan ilişkiniz sırasında çok geniş çaplı bir tepkiye maruz kaldınız...
Çok garip bir deneyimdi. Medya, ne sükse yapıyorsa o şekilde haberler yaptı. Ben bir anda neyin içine düştüm anlamadım ve hemen Kaan'ın yanından uzaklaştım. Çünkü onun bana gösterdiği dünyası diğer insanların anlattıklarıyla alakasızdı, bambaşkaydı. Kime neye inanacağımı şaşırmıştım, çok utanıyordum, nasıl bir gecede böyle bir noktaya getirildim inanamıyordum. Kaan hiçbir zaman konuşmamı istemedi. Susunca da her şeyi kabul ettik gibi oldu. Beni hiç tanımadığım insanlarla aynı kefeye koydular, hiç izlemediğim programların içine çekildim. Sonra Kaan’la birlikte babama gidip her şeyi anlattık ama medyada ne Kaan ne ben kendimizi anlatamadık. Herkes kendi işine geldiği gibi kendi senaryosunu yazdı çizdi oynadı. İnsanlar beni önce müziğimle tanısınlar isterdim ama öyle olmadı maalesef. Neyse ki bana inanan seven her zaman arkamda duran sevenlerim var. Üzerinden çok zaman geçti, şimdi biz bir aileyiz. Kızımıza, çocuklarımıza sorumluluklarımız var. Bu tarz haberler onlar için iyi olmaz. Keşke herkes zamanında aynı şekilde düşünseydi de olayları bu şekilde yönetmeyip bu şekilde uzatmasalardı.
"BU BENİM SONUM OLUR"
- Son olarak Kaan Tangöze ile düet gelir mi?
Hayır, bu benim sonum olur. Kaan'la düet yapacak kadar aptal değilim. Emin olun bu şarkı hiçbir şarkımın parlamadığı kadar parlar, her yerde duyarsınız, herkes bunu konuşur. Ama “Kaan yaptı” derler. Kimse benim duyguma, emeğime kafa yormaz. Ve derler ki “Kıvılcım'da Kaan'la düet yaptı patladı”. Hayır ben bunu kabul etmiyorum, bunu ben kendi kendime yapacağım.
İLAYDA MÜZİSYEN OLSUN İSTEMEM
- Kızınız İlayda'nın da müzisyen olmasını ister misiniz?
Hayır asla istemem. Çünkü Türkiye’de müzik bir pastaysa müzik yapmak bu pastanın bir dilimi. Biz artık sadece müzisyen, sanatçı falan gibi adlandırılmıyoruz, prodüktör, influencer olmak zorundayız. Şarkınızı evinizde yaptınız, alacak kaydedecek insanları bulmanız onlara gerekli bütçeyi ayırmanız, bu şarkı oluştuktan sonra şarkının tanıtımı için tüm dijital kanallara ve mecralara yüksek bütçeler ayırmanız, görsel içerik çekmeniz gerek. Ben daha müzikten hiç para kazanmadım. Geçen yaz yer aldığımız festivallere hep bankaya uğrayıp gittim. Çünkü ben kazanmasam da arkamda çalacak olan ekibin kazanması gerekiyor, onların da bir hayatları var. Biz müzik yapmaktan çok bunlara vakit harcıyoruz. Keşke he şey sadece müzik yapmak olsaydı. Bence İlayda tüm bu saçmalıklara vakit ayırmayacak kadar akıllı bir kız.
KÜÇÜKLÜK İDOLLERİ
- Bugün zihninizde gezinen melodilerin ilk öncüleri kimlerdi çocukluk idolleriniz en çok dinlediğiniz şarkılar, gruplar...
MTV çocuğuyum ben, evde hep VH1 ve MTV açık olurdu. Babam ve Annem İtalyan, Fransız şarkıcıları dinlemeyi çok severlerdi ben de çok seviyorum. Müzik listem o kadar karışık ki bu yıl Spotify’da en çok dinlediğim sanatçı Frank Sinatra çıktı. Müzik yapmayı isterken kendime yakın bulduğum kadın sanatçılar vardı. Pj Harvey, Alanis Morisette, The Cardigans, Garbage, Gwen Stefani, P!nk gibi güçlü kadın seslerine bayılırdım. Duvarlarımda posterleri vardı. Frank Zappa, RHCP, The Cure, Cream, The Clash, Pixies gibi isimlere bayıldığım kadar punk, ska da çok severim ama bir yandan Bueno Vista Social Club'a da bayılırım.
MODA OKULU VE BİR MARKA
- Kendinizi zinde tutma ve zihinsel yenilenme için düzenli yaptığınız etkinlikler var mı?
Evet bence artık günümüzde insanın yapmayı sevdiği şeylerle uzun uzun vakit geçirebiliyor olması yeni lüks bu. Hepimiz o denli sorumluluklarımız için gün içinde koşturuyoruz ki kendimize vakit ayırmak, normalden daha uzun süre uyuyabilmek bile lüks oldu. Ben boşluklarda, uzun yürüyüşler yapmayı severim, hafıza oyunları oynamayı seviyorum, dualingo'dan yabancı dil çalışıyorum, ileride Londra'da yaşamayı çok isterim, İngiltere tarihi ile ilgili bir sürü kitap aldım onları okuyorum. Bir yandan geçen yıl moda okulum bitti. Küçük bi markam var onun tasarımlarını yapıyorum. Benim için boş vakit diye bir şey yok.