Efza, bağımsız üretimlerine aralıksız devam ediyor

Akışın içinde, özgürce...

Orhun Atmış

Bağımsız müzisyen Efza, son olarak geçen ay “Kendileri” ismini verdiği şarkısını yayımlasa da ağustos ayı içerisindeki tek dinlediğimiz üretimi bu değildi. Bir de “Direnç” ismini verdiği beş şarkılık bir kısa albüm (EP) çıkardı. Yıl içinde başka üretimleri de oldu. Aslında üretim açısından fazla sorun yaşamadığını gösteren bu şarkıları agresif bir tanıtım şekliyle duyurmadı, pazarlama yöntemleriyle pek işi yokmuş hissini hem onu takip edenler hem de dinleyenler hissediyordur. Yani Efza tamamen “organik” bir biçimde yükseliyor; “Çıkamıyorum” şarkısı geçen yıllarda Netflix’te yayımlanan “Mezarlık” dizisinin bir bölümünde çalınca dinlenme sayısı 370 bini aşmıştı. “Kelebek Etkisi” de 100 binden fazla dinlenen şarkılarından. Dört yıl önceki söyleşimizde yaptığı müziği “Kafamın içindeki sentez” diyerek anlatmıştı, aynı tarzda devam ediyor Efza, biz de tekrar kendisiyle bir araya geldik. 

* Dört yıl önceki söyleşimizde bağımsız bir müzisyen oluşunuza yönelik “Bu şekilde sesimi ne kadar duyurabilirim ve organik olarak neler olabiliri görmek istiyorum” demiştiniz. Memnun musunuz bulunduğunuz konumdan? 

Evet, memnuniyet hissini her adımda yaşıyorum. Hepimiz bir yol tasarlamış olsak da bana tat veren ve memnun hissettiren kısmı bu yolculuğun içinde olup, özgürce, en önemlisi de kendim olarak bunu gerçekleştiriyor olmak.

* Bu yıl bir EP ve birçok şarkı yayımladınız. Her yıl belli sayıda şarkı çıkarmak konusunda bir hedefiniz var mı? Sürekli bir üzerinde çalışma halimi yoksa ilham gelmesini beklemek mi? 

Şarkı sayısı hedefi artık koymuyorum fakat kesinlikle bir takvimim oluyor. Üretim sürecim biraz garip (gülüyor). Stüdyoda sadece çalışıyorum, yani müziği yapıyorum, kaydını alıyorum ve mixliyorum... Fakat her an her yerde üretiyorum. Bakmayı, izlemeyi, duymayı, hissetmeyi çok seviyorum. Bu akışın içinde kendi kendine oluyor. Bazen de akışı durduruyorum ya da duruyor. O yüzden bazen bir şarkı çok hızlı bitiyor, bazen biraz sürebiliyor, bazen de asla bitmiyor ya da zamanı gelmemiş oluyor. Üretiyor olmak bana zamansızlığın içinde her şeyin doğru zamanda var olması gibi hissettiriyor. Yani çalışmam gereken zamanlarda ilham gelmesini zaten ihtiyaç duymadan kendiliğinden gelişen bir sürecin içinde çalışmaya yani müzik yapmaya başlıyorum. Çalışmamam gerektiğini bildiğim zamanlarda da çalışmıyorum.

DİRENÇ DUYGUSUNU MERAK ETTİM

* Direnç EP’sinin de üretim sürecini merak ediyorum. Aslında 8 dakikalık bir şarkıymış hissi veren bir teması var. Nasıl ortaya çıktı? 

Direnç kendi içinde çok minimal ama çok fazla tema ve duygu barındırıyor. EP üç günde bitmişti, düzeltilmesi gereken detayları ve mixiyle bir hafta sürdü. Kendi kendini gerçekleştirmiş gibiydi. Sadece çok fazla duyguda gezdiğimi ve bitirdiğimde “Bu neydi şimdi, üç gün üç ay gibiydi’’ dediğimi hatırlıyorum. Belki size de o yüzden 8 dakika gibi gelmiştir bir şarkısı (gülüyor). Ortaya çıkışı ise annemle doğum anımın ne kadar zor olduğunu konuşurken direnç duygusunu merak etmemle başladı. Dirençleri merak ederken köklenme halini yanına yakıştırdım. EP’nin adını ve renklerini belirledim ve bir süre etrafımdaki, kendi içimdeki, bulunduğum yerlerdeki, yanımda o zamanlarda bulunan insanlardaki dirençleri ve doğayı izlemeye başladım, biraz da meditasyon yaptım...  

* Yıllardır yayımlanan şarkılarınız tek tek birbirine benzemeseler de direkt olarak “Efza şarkısı” diye algılayabildiğimiz şarkılar. Bu tercih mi? Eğer öyleyse sizce faydası veya zararı var mı? 

Bunu duymak çok güzel, teşekkür ederim. Bunu tercih ya da tercih değil şeklinde tanımalamak pek doğru gelmiyor bana. “Efza şarkısı” dediğimiz noktada her şeyi, Efza’yı hem Efza olarak hem de Efza’nın dışına çıkarak sesle ifade ediyorum diye yorumlayabilirim. Müziği yaparken, yaptığım şeyin tamamen bana ait olduğu, benim de yaptığım şeye ait olduğum hissi gibi... İçimdeki ve dışımdaki tüm parçaların tamamlamlanması da diyebiliriz. Faydası... bunu yapmayı seviyorum ve kendimi gerçekleştirdiğimi hissediyorum. Henüz bir zararını görmedim...

BAĞIMSIZLIK YORUCU OLABİLİYOR

* Kendinizden çok söz etmeyi, kendinizi (PR anlamında) parlatmayı çok sevmediğiniz ya da tercih etmediğiniz hissine kapılıyorum. Doğru mu? Öyleyse neden? 

Bağımsız müzisyen koltuğunda bu biraz yorucu olabiliyor açıkçası. Efza müziği olarak bakınca da seçerek, doğru yerlerde duyurulması daha mantıklı geliyor. Aslında bir PR var ama oranın kendiliğinden gelişmesi rahat ve iyi bir seçenek. O yüzden çok doğru değil ama doğru da olabilir.

* Son dört yılda dinlediğiniz müzikler ya da üretim biçiminizde değişimler yaşandı mı? 

Hayatın içinde gördüğüm, tadına baktığım, kokladığım, dokunduğum ve duyduğum kısaca deneyimlediğim her şeyi zihnimde sese dönüştürüyorum. İçimdeki akış aynı kalırken etrafımdaki sesler değişiyor diyebilirim... Bu yüzden üretim biçimim hep aynı. Bunu da ses ile ifade ettiğim için genel olarak sessizliği duymayı tercih ediyorum. Yanımda bulunan arkadaşlarımın müzik zevkleri oldukça iyi, onların benimle dinlediği müzikler, dinlediğim müzikleri belirliyor. Tabii playlistlerimi de arada açıyorum...

* Onun gibi yaşlanmak istiyorum dediğiniz rol modelleriniz var mı? 

Bence insan her şeyden, herkesten ilham alıp kendisi gibi yaşlanmalı.