‘Cesaret isteyen işler yapıyoruz’
Yılların sevilen grubu Pera, son albümüyle tekrar izleyici karşısına çıktı
Orhun AtmışPera grubu, kurulduğu 2008 yılından bu yana Türk rock müziğinin sevilen gruplarından biri. İlk günlerinden bu yana bozmadıkları, kendilerine ait bir çizgi var. Bu nedenle kemikleşmiş bir kitlesi de olan grup Spotify’da aylık 1 milyondan fazla dinleyiciye ulaşıyor. Pera, son olarak 12 şarkıdan oluşan “Uyanmadan Önce” isimli albümlerini geçen ayın sonunda Sony Music Türkiye etiketiyle yayımladı. Eğer henüz dinlemediyseniz bile kariyerlerinin ilk günlerinden bu yana çok sayıda dizide karşınıza çıkmış olmaları muhtemel. Gökhan Mandır (gitar/vokal), Hakan Ünalan (davul) ve Barış Ceylan’dan (gitar) oluşan Pera’yla yeni albümlerini konuşmak üzere bir araya geldik.
* Aslında tanıdık, nostaljik bir müzik. Yeni albümünüz de özellikle geçmişte, 2000’lerde dinleyip melankolisine kapıldığımız şarkıları anımsatıyor. Siz kendi müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Gökhan Mandır: Beslendiğimiz öğelerin birçoğu o dönemden malum. Üretim sürecinde bizi eskiye götürüyor ister istemez. Çıkan “sound” bu anlamda bizi tatmin ediyor. Günümüzde her şeyin birbirine benzediği müzik sektöründe size de anımsattıysak ne mutlu bize.
* Henüz Pera ortada yokken etkilendiğiniz kişi ve gruplar var mıydı? Kimler?
GM: Sıkı bir Metallica ve James Hetfield hayranıydım diyebilirim ki hâlâ öyleyim. Ruhumu besleyen, kulağıma güzel gelen her şeyi dinlerim. Kendimi o günlerden bugüne kadar bir rockçı olarak tanımlasam da insanda güzel duygular uyandıran müzikler her türden olabiliyor. Klasik müzikten popa kadar, her ülkeden her kültürden bir şeyler illaki severim.
Hakan Ünalan: Küçüklüğümden bu yana hep rock metal müzikle iç içeyim. “Metalhead” dedikleri türden biriyim. Rock müziğin bütün alt türlerini dinlerdim ve hâlâ öyle. Pera öncesi dönemden beri dinlediğim Metallica, Red Hot Chili Peppers, Nirvana gibi gruplar, davul çalmamda çok etkili olan isimler.
Barış Ceylan: Benim için Richie Kotzen ve Wes Borland değişmez isimler. Kendimi bildim bileli dinlediğim ve etkilendiğim sanatçılar. Ortak müzik rock olunca, grup olarak sayısız grup ve sanatçıyı zaten takip ediyoruz.
* Bu soruyla bağlantılı olarak sizin de en eski üretimlerinizle karşılaştırdığımızda bozmadığınız bir çizgi var gibi geliyor. Bu bilinçli bir tercih mi, kendiliğinden ortaya çıkan bir şey mi?
BC: Bu biraz kendini bilmekle, neyi iyi yaptığının farkındalığıyla olan bir durum. Müzikte, his anlamında plan program çok uzun ömürlü bir kalıcılık formülü değildir. O sadece popüler olsun diye yapılan, yok olmaya yüz tutan işler için geçerli. Zamanla hepimiz değişiyoruz ve müziğe ister istemez katkısı oluyor. Pera’nın bu tadının reçetesini bozmak istemiyoruz. İş öyle bir noktaya geldi ki zaten biz istesek de bozamayız gibi geliyor.
"RADYODA ÇALINMAMANIN NEDENİ BİZ DEĞİLİZ"
* Duygusal parçalarla tanınmak sizi kısıtlanmış hissettiriyor mu? Bir gün dinleyicilerinizi sound ya da lirik anlamında şaşırtmak gibi düşünceler aklınıza geliyor mu örneğin?
GM: Maalesef ülkedeki algı bu yönde. Hit olmuş şarkılar üzerinden değerlendirme yapılıp bizden kendimizi ifade etmemiz isteniyor. Bir yanlışı Pera olarak kendi adımıza bir düzeltip öyle devam edelim. Ülkemizde balad şarkılar elbette çok rağbet görüyor. Yaşadığımız topraklar aşkı, sevgiyi, ihaneti, hüznü, mutluluğu hep besledi. Çıkan albümlerimizi dikkatli dinleyenler iyi bilirler ki yapılmaya çok cesaretli işleri yine biz zamanında yaptık ve her albümde hâlâ yapıyoruz. Radyoda ve televizyonda göremediğiniz için hakkınız var bu merakınıza. Çıkmamasının sebebi biz değiliz, bunu da belirtmek isterim.
* Türkiye’de son zamanlarda birçok rock grubu sert soundun dışına çıkarak şarkı sözlerinde pop ve arabesk ögelerini daha fazla öne çıkarıyor. Böyle tüketim alışkanlıkları üretimlerinizi nasıl etkiliyor?
BC: “Bu ülkede arabesk satar” mantığını az önceki sorunuzda biraz ucundan bahsettik. Biz içimizden geleni yapıyoruz. Kaç yıldır da böyle. Planlama ile müzik yapılmaz. Tavırdır önemli olan. Biz her daim nettik. Duygusallıkta da sertlikte de, isyan da...
HÜ: Rock müziğin içine arabesk pop öğelerin girmesi aslında tüketim alışkanlıklarından ziyade bu topraklarda doğup büyümemizden kaynaklanıyor. Dünyaca ünlü rock grupları dendiğinde akla ilk gelenler öncelikle Amerikalı gruplar oluyor. Onlar da kendi folk müzikleri olan country’den besleniyorlar. Bu tartışma onlarda olsaydı eğer, onlara "neden rock müziğin içine country karıştıyorsunuz" diye sorarlardı. Ama doğrusu ve doğalı bu zaten. Her yörenin bir kültürel müziği var -ki maalesef bizde bu yerel türkülerimiz dururken arabeske kaymış durumda- Türkiye'deki her rock grubu bir nokta bunları kullanırken buluyor kendini, içgüdüsel olarak.
* Şarkı üretim sürecinde nasıl bir ruh haline bürünüyorsunuz? Ritüelleriniz var mı?
GM: Ağlıyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz, üzülüyoruz, bu bir gerçek. Kişisel olarak yalnız kaldığımızda herkes kendinden bir şey katıyor ve ortaya şu an ki dinlediğiniz her şey çıkıyor. Hep ilk günkü heyecan sanırım bizim ritüelimiz. Onu asla bozmadık. Hâlâ yeni bir şarkı kaydına başlarken büyük heyecan yaşıyoruz. Şarkıların her milisaniyesinin üzerine titriyoruz. Özeniyoruz. İlmek ilmek örüyoruz adeta ve şarkılar bir eskiz halinden çıkıp da ete kemiğe bürünmeye başladıkça daha da büyük bir heyecan yaşayıp sonuçtan mutlu olana kadar çalışıyoruz. Böyle olmasa ortaya fabrikasyon ürünlerden başka bir şey çıkmaz çünkü.
* Albümün ilk klibi için neden "Yollar" şarkısını seçtiniz?
HÜ: Şarkıyı zaten en başından beri seviyorduk ve ruhani bir boyutu olduğunu da düşünüyorduk. Şarkıda bahsi geçen yollardan bağımsız olarak, yaptığımız iş gereği biz de sürekli yollardayız. Ve o yollar sürekli dinleyicilerimizle buluştuğumuz sahnelere çıkıyor. Şarkıda bu cümle, romantik bir ilişkiyi ifade ediyordu ama bir müzik grubu gözünden ele alırsak bizim için aile olarak gördüğümüz dinleyicilerimizle buluşmayı ifade ediyor. Klipte de bunu göstermeye karar verdik ve 12 konser boyunca yollarda ve sahnelerde çekimler yaptık. Şu ana kadar yorumlar çok güzel ve biz çok mutluyuz.
2024 DEĞERLENDİRMESİ...
* Klasik yıl sonu sorumuzu soralım... 2024 sizin için nasıl bir yıldı? Bu sene içerisinde çıkardığınız şarkılar/albüm hakkında geri dönüşler nasıl oldu?
BC: Elimizden geldiğince konserlerde olmaya çalışıyoruz. Sıcak temas bizim için çok önemli. Bir örnek verelim mesela; ‘Belalı’ şarkısını daha albüm çıkmadan çalmaya başladık festivallerde, büyük konserlerde vs. Dinleyicilerimizin şarkıya anında eşlik etmeye başlaması ve yorumlarda çok güzel geri dönüşler yapmaları, bize doğru yolda olduğumuzu gösterdi. O yüzden çok mutlu bir şekilde ilerledik bu süreçte. Albüm çıktıktan sonra sağ olsunlar sarılmayı daha da sert bir hale getirdiler ve biz buna bayılıyoruz.
HÜ: Albümde yer alan beş şarkıyı zaten yıl içerisinde single olarak yayımlamıştık ve çok güzel geri dönüşler almıştık. Bazen yeni çıkan şarkıların sözlerini konserlerde pankartlar üzerinde görüyoruz ve o zaman anlıyoruz ki doğru, güzel işler yapmışız.
* Sizin için arada bir single çıkarmakla, albüm yayınlamak arasında nasıl bir fark var?
GM: Kasetlerle müzik dinlediğimiz bir çocukluk geçirdik ve o dönem albüm formatında müzik dinlemek mantıklıydı. Çünkü tek bir seferde birçok şarkıyı içinde barındıran bir medya satın almış oluyorduk. Single'lar yine vardı ama kalkıp da bir müzik markete tek bir şarkı için gitmezdik. Şimdiyse streaming servisleri sayesinde her şarkı elimizin altında, kendi listelerimizi oluşturabiliyoruz ve son derece kişiselleştirilmiş bir müzik dinleme alışkanlığına kavuştuk. Yani şu an için single'lar en mantıklı format çünkü dinleyicinin de ilgisini tek bir şarkı üzerinde toplamak mümkün böylece. Her ne kadar durum böyle de olsa, yaptığımız single'ları eninde sonunda bir albüm içinde toplamak iyi hissettiriyor çünkü biz; albüm kartonetlerini okuyan, oradaki resimleri inceleyerek müzik dinleyen bir jenerasyondan geliyoruz.
* Arkadaşlarınız size ödül veriyor olsa bu ne ödülü olurdu?
GM: Valla ne yalan söyleyeyim, en sabırsız insan ödülünü ben alırım gibi (gülüyor).
HÜ: Bu durumda "en sabırlı insan ödülü"nü de ben alırım.
BC: Ben de şu anki duruma bakarak "en iyi röportaj kapanışı ödülü"ne adayım. Okuyan, dinleyen herkese çok selamlar. Hepinizi çok seviyoruz.