İlk albümü Gökten’i yayınlayan Sırma: "Kendimle yüzleştim"
ABD’de yaşayıp müzik yapan, pandemi döneminde Türkiye’de kalan Sırma ilk albümü Gökten’i müzikseverlere sundu.
Orhun AtmışSIRMA, hayatını müziğe adamış bir isim. Şarkılarını baştan sona kendisi üretiyor, hatta uzun süreliğine kalacağı bir yer varsa oraya ihtiyacı olan stüdyosunu kendisi kuruyor, ortaya çıkan şarkıları bu stüdyosunda düzenliyor ve yayımlıyor. Koronavirüs salgını sürecinde de böyle oldu. Normal şartlar altında ABD’de yaşayan SIRMA, Mart 2020’den bu yana tesadüfen Türkiye’de kaldı, ilk albümü “Gökten”i de burada üretti, şimdi dinleyiciyle buluşması için gün sayıyor.
“Bu süreç, duygularımla ve özgüven eksikliklerimle yüzleşmeme ön ayak oldu. Bazen başkalarına, bazen de kendime itiraf edemediklerimi bu albüme sığdırdım. Büyüme sancılarını da hissetmedim diyemem” diyor Sırma. Müzisyenle konuştuk.
Her zaman bir şeyler üzerine çalışıyor, yeri geliyor müzik
yapıyor, yeri geliyor yazıyorsunuz. Bu tempoya nasıl ayak
uyduruyorsunuz? Nasıl geçiyor bir haftanız?
Yaptığım bütün işler müzikle ilgili, yazdığım yazılar da öyle... Son bir yıldır ağırlıklı olarak müzik üreterek geçiriyorum zamanımı. Çalışmaya ayırdığım saatlerin yüzde 80’i müzik, yüzde 20’si ise müzikle ilgili yazılar yazmak diyebiliriz haftadan haftaya. Bu senenin başında eğitim de veriyordum, fakat solo projemi hayatımın merkezine bir gelir kaynağı olarak oturtmamı sağlayan gelişmeler olunca, yaptığım bazı işleri eledim... Açıkçası alanımın sınırlarının geniş olması benim için bir avantaj. Vokalistim, besteciyim ve söz yazarıyım. Aynı zamanda aranjör, prodüktör ve ses mühendisi olarak da donanımlıyım. Yaptığım bütün işleri seviyorum ve aralarında bir denge kurarak ilerlemeyi tercih ediyorum. İnsan ne kadar müziğe aşık olsa da, illa ki üretirken mola verme ihtiyacı hissettiği anlarla karşılaşıyor. Müzikle ilgili yazılar yazmak, severek verdiğim molalardan biri.
TÜRKÇE ŞARKILAR AĞIRLIKTA
Kariyerinizin başlarına göre artık daha çok Türkçe şarkı yayımlıyorsunuz. Türkçe şarkılar da yapabiliyor olmak size daha fazla alan mı açıyor? Albümde de Türkçe şarkılar mı ağırlıklı?
İlk albümüm bu; illa ki Türkçe şarkılar olacaktı ilk albümde, ama ağırlıklı olarak Türkçe olmasını ben de beklemiyordum. Biraz tesadüf üzerine tesadüf oldu. Pandeminin başında tesadüfen Türkiye’deydim. Pandemi sebebiyle kaldım. Yani 2020’nin mart ayından beri buralardayım. Bu ayın sonunda dönüyorum ABD’ye. Türkiye’den ayrı 10 senenin ardından böyle bir dönemin içinde kendimi bulunca, günlük hayatımda daha fazla Türkçe konuşmaya başlayınca, Türkçe şarkılar üretmek daha doğal geldi.
FACEBOOK İLE İŞBİRLİĞİ
Son şarkılarınızda ve albümünüzde Facebook ile yaptığınız işbirliğini anlatabilir misiniz?
Tam albüm yapmaya karar vermiştim ki, ABD’den, Facebook’tan bir teklif aldım. Facebook’un müzik ekibi, Facebook ve Instagram’a özel geliştirdikleri müzik koleksiyonlarına, benim müziklerimi de katmak istediklerini söylediler. Yine SIRMA olarak, yani solo projemin bir uzantısı olarak devam ettirmemi istedikleri bir işbirliğiydi bu... Meğer Berklee College of Music’ten tanıdığım bir arkadaşım ekibe tavsiye etmiş beni. Onlar da tam o sırada koleksiyonlarına farklı kültürlerden müzisyenler katmak için arayıştalarmış. Fakat kendi müziğini hem seslendiren, hem besteleyen, hem düzenleyen, hem de kayıt, miks ve mastering işlemlerini üstlenecek donanıma ve birikime sahip, İngilizceye de hakim isimlerle çalışmayı tercih ediyorlarmış. Bu yılın şubat ayından beri, Facebook Music Initiative ekibiyle işbirliğim devam ediyor. Onların bana ödediği komisyon sayesinde geçim derdinden kurtulup, müziğime odaklanma fırsatı buldum. Türkçe şarkılar üretmemi de teşvik ettiler açıkçası. Ama albümdeki 3 şarkı, hem Türkçe, hem de İngilizce sözler içeriyor. Aynı koleksiyon için İngilizce ve enstrümantal eserler de üreteceğim önümüzdeki günlerde. Ama hâlâ bağımsız bir sanatçıyım bir yandan da.
Daha önce şarkılarınız ABD’de yazılan şarkılardı. Şimdi Türkiye’de, Bodrum’da ve pandemi şartlarında bir albüm kaydettiniz. Bu değişkenler albümünüzün “ruhuna” nasıl etki etti?
Albümdeki bütün şarkılar, başkalarına itiraf edemediğim duyguları işliyor aslında... Tam bir iç yüzleşme albümü. Bunu biraz pandemiye, biraz da Bodrum’a borçluyum. New York’ta sürekli koşuşturarak geçirdiğim günlerin ardından deniz kenarında, sakin bir mahalleye yerleşmek ve müziğimle baş başa kalmak bana çok iyi geldi. Bu süreç kendimi daha iyi tanımamı ve daha hızlı geliştirmemi sağladı.
‘BODRUM BİR SIĞINAK OLDU’
Pandemiyle birlikte Türkiye’de uzun bir süre kaldınız. Nasıl geçti? Döndüğünüzde en çok neyi özleyeceksiniz?
Ailemi ve Bodrum’u özleyeceğim. Bodrum benim için bir sığınak artık. İstanbul’da doğdum ve büyüdüm, birkaç sene Boston’da yaşadım, sonra da New York’a taşındım. Hep İstanbul ve New York arasında gidip geldiğim bir hayat kurma fikri vardı kafamda. Bu planlar değişti. Artık New York ve Bodrum arasında hayal ediyorum bu trafiği. Burada daha kalıcı bir stüdyo da kurdum geçtiğimiz yaz. İlerleyen yıllarda yine vaktimin çoğunu ABD’de geçirmeyi planlıyorum. Fakat her yılın en az dörtte birini Türkiye’de geçirmek hedefim. Buradaki sektörde de daha yapacak çok iş var.