4 bin yıllık antik tabletten insanlığa dair garip kehanetler çıktı
Bilim insanları, 4 bin yıllık çivi yazılı tabletlerden birini tamamen tercüme etmeyi başardı. 100 yılı aşkın bir süre önce şimdiki Irak'ta bulunan tabletten insanlığa dair garip öngürüler çıktı.
Dış Haberler Servisi
Yaklaşık bir asır önce arkeologlar tarafından Irak'tan çalınarak British Museum koleksiyonuna dahil edilen 4 bin yıllık çivi yazılı bir tablet sonunda tercüme edildi.
İngiliz basınında çıkan haberlere göre, metnin tamamı dört kil tablete kazınmış 61 kehaneti içeriyor.
Arkeologlar, tableti kazıyan kahinlerin gece vakitlerinde gölgelerin hareketlerini; bunun yanı sıra ay ve güneş tutulmalarının tarih ve sürelerini kullandıklarını söylüyor.
Gelelim kehanetlere...
Bir kehanete göre, "Bir tutulma merkezden bir anda belirsizleşir [ve] bir anda netleşirse: bir kral ölecek, Elam yıkılacak."
Basra Körfezi kıyılarında yer alan Elam, günümüz İran'ının en batısı ve güneybatısında merkezlenmiş antik bir uygarlıktı.
Kil tablette yer alan bir başka kehanet de şöyle diyordu: “Bir tutulma güneyde başlar ve sonra temizlenir: Bu da Subartu ve Akkad'ın çöküşüne işarettir.”
Akkad, bugün Irak'a başkentlik yapan Bağdat yakınlarında bulunurken Subartu, Fırat ve Dicle nehirleri arasında, yukarı Mezopotamya'da bulunuyor.
Devam edelim...
Tabletlere göre, "Akşam saatlerinde tutulma olursa bu, 'ölümcül bir salgın hastalık' anlamına gelir..."
Bir başka kehanet de şöyle diyor:
“İsyan eden bir ülkeye düşman gelecek; düşman şehirleri, şehir surlarını, benim şehir surlarımı, şehrimizin surlarını yıkacak...”
Görünüşe göre, krallar için de kehanetler mevcut ki birinde, “Ünlü bir kral yok olacak; krallığa aday gösterilmeyen / atanmayan oğlu krallığı / tahtı ele geçirecek ve savaş olacak" diyor.
Hatırlayalım, 16. yüzyılın ünlü kahini Nostradamus da 'Adalar Kralı' olarak tarif ettiği kişinin 'zorla kovulacağını' ve dahası, "Saltanatın, kraliyet alametine sahip olmayan biri tarafından gasp edileceğini" öngörüyordu.
Londra Üniversitesi'nde emeritus Babil profesörü Andrew George, Live Science'a demecinde, “Bazı kehanetlerin kökenleri gerçek deneyimlere, felaketin ardından gelen alametlerin gözlemlenmesine dayanıyor olabilir” dedi.
Editörün notu: Biz yine de geriye değil ileriye bakmalı ve insanoğlunun bin yıllardır yaptığı gibi, kendi geleceğimizi kendimiz tayin etmeliyiz. Kehanetlerini okumak eğlenceli olsa da kahinlerin öngörülerine bel bağlamamalıyız...