KESK üyelerinin protesto yürüyüşü sona erdi

KESK üyelerinin toplu görüşme sürecini protesto etmek için Diyarbakır ve İstanbul'dan başlattığı yürüyüş Ankara'da sona erdi. KESK Genel Başkanı Sami Evren, "Biz toplu görüşme masasının meşru masa olarak görmüyoruz" dedi.

KESK üyelerinin protesto yürüyüşü sona erdi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.08.2009 - 08:17

KESK üyelerinin, toplu görüşme sürecini protesto etmek için Diyarbakır ve İstanbul'dan başlattığı yürüyüş Ankara'da sona erdi. Maltepe Köprüsü üzerinde sabah saatlerinde toplanan konfederasyon üyeleri, ellerindeki pankartlarla Başbakanlık Merkez Bina C kapısına kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında ''TİS yoksa, grev var'', ''KESK'e dokunma'', ''TİS ve grev hakkımızı kullanmak için yürüyoruz'' sloganları atan grup, Başbakanlık binası önünde çevik kuvvet ekiplerinin oluşturduğu barikatların önünde durdu.

Burada grup adına açıklama yapan KESK Genel Başkanı Sami Evren, İstanbul ve Diyarbakır'dan başlatılan yürüyüşün tamamlandığını belirtti. Taleplerini toplu görüşme masasında ifade edeceklerini belirten Evren, ''Biz toplu görüşme masasını meşru masa olarak görmüyoruz'' dedi.

Görüşmelerde ''haklarını eşit şekilde savunma imkanlarının olmadığını'' ileri süren Evren, şöyle konuştu: ''Bizim anladığımız meşruiyet, karşılıklı eşit koşullarda emekçilerin taleplerini dinleyen, anlayan, anlamadığı zaman da yaptırım gücümüz olan grev hakkını kullanan eşit koşularda görüşmedir. Bunun adı toplu sözleşmedir. Aksi durum iradenizi siyasi iktidara teslim etmek demektir. Bugün bu masada oturanlar farkındalar mıdır acaba kendileri bile yetkili değiller. Sayın Bakan toplantıyı açacak ama kendisi bile yetkili değil. Çünkü son kararı Bakanlar Kurulu verecektir. Hatta bu ülkede demokrasi olmadığı için Başbakan verecektir. O nedenle bu görüşmeler meşru değildir.''

Mücadelelerini hukuksal alanda da sürdürdüklerini dile getiren Evren, ''Bu masanın meşru olmadığını sadece biz söylemiyoruz. AİHM'den aldığımız karar açık hükümle dedi ki (sizin 4688 sayılı yasanız kadük olmuştur, sendika tanımına uymamaktadır. Grev ve toplu sözleşme hakkı içermeyen yasal düzenleme sendika yasası olamaz)'' diye konuştu.

Toplantının AİHM kararlarına göre de hukuka uygun olmadığını öne süren Evren, şunları kaydetti: ''Bu yıl Uluslararası Çalışma Örgütünün toplantısında Türkiye kara listeye girmiştir. Bunun nedenlerinden biri uluslararası sözleşmelere, uluslararası hukuka uygun olmayan yasal bir düzenlemenin olmasıdır. Yani Uluslararası Çalışma Örgütü de bu yasayı meşru görmemektedir. Biz hak almak istiyoruz. Sorunların çözülmesini istiyoruz. Sadece kamu çalışanları açısından değil, bu ülkede bir işsizlik sorunu vardır. Herkes bunu kabul etmelidir. 6.5 milyon insanımız işsiz kalmıştır. Bir yıl içerisinde 1 milyondan fazla insan işten atılmıştır. Bu ciddi bir faciadır. Hiçbir sosyal devlet kendi yurttaşına bunu yapamaz. Dolayısıyla bir milyondan fazla insanı sıfır gelirle bırakan bu iktidarın bu insanlara borcu vardır. İşsizlik fonunda biriken paralar bütçe açıklarını kapatmak için kullanıyorlar. KESK diyor ki (yurttaşlık payı bu yurttaşlarımızın hakkıdır).''

Türkiye'de iş güvencesinin de olmadığını belirten Evren, ''4/B, 4/C statüsünde çalışan binlerce emekçi, iş güvencesi olmadan, ne zaman işten atılacağını bilmeden çalışmaktadır. İnsanlar geleceklerini garanti görmezlerse yaşamları sürekli riskli olur. Kamu çalışanları, bu ülkenin yurttaşları, bu riski almak istemiyor'' dedi.

İşten atılmaların yasaklanmasını talep ettiklerini söyleyen Evren, şöyle devam etti: ''Bu ülkede asgari ücret 500 liranın biraz üzerindedir. Bununla yaşanır mı? Bununla sadece kira parası ödeyebilirsiniz. Emeklilerin, sigortalı çalışanların, göreve yeni başlayanların aldığı maaş açlık sınırının altındadır. Bu ülkede asgari ücret yeniden belirlenmelidir. Temel ücret bin 500 lira olmalıdır. Eğer bir ülkenin temel ücreti açlık sınırının altındaysa o ülkede ekonomik demokrasi yoktur. Zaten diğeri hiç yok.''

Toplu görüşmelerde taleplerini iletip hükümeti toplu sözleşmeye davet edeceklerini belirten Evren, ''Siyasi iktidarları toplu sözleşme masasına mutlaka bir gün oturtacağız'' iddiasında bulundu. Açıklamanın ardından Evren başkanlığındaki bir heyet, toplu görüşmelere katılmak için Başbakanlık Merkez Binası'na girdi. Yürüyüşe katılan konfederasyon üyeleri ise görüşme sonuçlarını Güvenpark'ta beklemeye başladı.
Öte yandan, yürüyüş sırasında GMK Bulvarı'nın Kızılay'a gidiş yönü, trafiğe kapatıldı. Güvenlik önlemleri kapsamında yaklaşık bin polisin görev aldığı bildirildi.

 

Gündoğdu: Hükümete sesleniyorum...

Memur-Sen heyeti, 2010 yılı toplu görüşmeleri için konfederasyon binası önünde toplanarak görüşmelerin yapılacağı Başbakanlık Merkez Bina'ya yürüdü.
Güvenpark'ta görüşmelere ilişkin açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, memurların 2010 yılına yönelik demokratik, mali, sosyal ve özlük haklarına ilişkin taleplerini iletmek üzere toplandıklarını söyledi.

Türkiye'nin son günlerde ''demokratik açılımı'' her zamankinden daha fazla konuştuğunu belirten Gündoğdu, ''Memur-Sen olarak bizim de bu ülkenin demokratikleşmesini önemsediğimiz öteden beri bir gerçek. Ancak bir taraftan Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlıyorken bu kapsamda AB'ye uyum çerçevesinde onlarca, yüzlerce yasa çıkarılabiliyorken kamu çalışanlarının sendika hakkını hala 2001'in karmaşık ortamına mahkum etmeyi tutarlı ve saygın bulmuyoruz'' dedi.

Gündoğdu, kamuda işçi ve memur arasında ''toplu görüşme'' ve ''toplu sözleşme'' ayrımı olduğunu ifade ederek, ''bu çifte standardın ortadan kaldırılması gerektiğini'' vurguladı. Gündoğdu, toplu görüşme masasında en önemli taleplerinin ''toplu sözleşme hakkı'' olacağını yineledi. ''AK Parti iktidarının iş başına geldiğinden bu yana ekonomik büyüme oranlarını çalışanlara yansıtmadığını'' savunan Gündoğdu, kriz ortamındaki küçülmenin çalışanlara fatura edilmemesi gerektiğini söyledi.

Yaptıkları araştırmaya göre, çalışanların yüzde 93'ünün krizden etkilendiğini belirten Gündoğdu, toplu görüşmelerde memurlar için yüzde 11 ücret zammı, 80 lira ek ödeme talep edeceklerini kaydetti. Gündoğdu, taleplerinin karşılanması durumunda 1 Ocak 2010'dan itibaren en düşük memur maaşının 1032 liradan 1360 liraya çıkarılacağını ve bunu önemsediklerini dile getirdi.

Gündoğdu, ''Bir kez daha Hükümet'e sesleniyorum; masaya bahanelerle değil, vermemeye gerekçe oluşturarak değil, çalışanları memnun edip, onlarda sinerji oluşturup, 2010 yılını kalkınmak isteyen, atılım yapmak isteyen ülkenin en önemli lokomotifi olarak, memurları lokomotif haline getirecek bir anlayışla gelin'' diye konuştu. Gündoğdu ve beraberindeki heyet, açıklamanın ardından toplu görüşmeler için Başbakanlık Merkez Bina'ya geçti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon