İlhan Selçuk

Herkes İsmiyle Müsemmadır...

27 Temmuz 2003 Pazar

PENCERE

İLHAN SELÇUK

Herkes İsmiyle Müsemmadır...

Hava sıcak, bizim çocuklar arada bir bahçeye çıkıyorlar, birkaç kişi toplanmış dünya ahvalini konuşuyorlar...

Seslendim:

- Hikmet!..

Hikmet Çetinkaya baktı:

- Geliyorum abi!..

Toplulukta adı Hikmet olan kişi Çetinkaya idi, kırk yıllık Cumhuriyetçi...

İnsanlar adlarıyla çağrılırlar, yoksa iş karışır, ‘Süleyman’ diye seslensem Hikmet bakar mı?..

*

Sevgili Hasan Pulur başımı derde soktu, geçen gün köşesinde (23 Temmuz 2003) not düşmüştü:

“Ne zaman ‘birisi’ ni ya da ‘birileri’ ni yazıp anlatsak, hemen telefonlar başlar, yolda, sinemada, kahvede çevirirler:

‘Kim o yahu?’

Sanki biz, adamın adını yazmayı unutmuşuz da, o sordu diye söyleyeceğiz!

Ağzımızdan lâf alamayınca üsteler:

‘Madem adını vermeyecektin, ne yazıyorsun?’

Bazı uyanıklar zarf atarlar:

’Ben onun kim olduğunu çıkardım, şu değil mi?’

Uzar gider bu muhabbet...

Sanıyoruz ki, bugünlerde aynı şeyler, sevgili İlhan Selçuk’un da başına gelmektedir.

Zira geçen pazar günü ‘birisi’ ni yazdı:

‘68’de kıpkızıl solcu geçinir, burnundan kıl aldırmaz, Kemalizme burun büker, devrimle sosyalizme geçileceğini söylerdi; zoru görünce döndü, kendisini sattı, sermaye uşaklığında para kazanmaya başladı; yine Kemalizme atıp tutarak dincilere göz kırpıyor...’

Şimdi İlhan Selçuk’a soracaklar:

‘Kim bu?’ diye.”

*

Pulur başımı derde soktu, o soruyor, bu soruyor, “prototip” diyorsun kimse aldırmıyor; konuyu tartışmak üzere genel yayın müdürümüzün odasına girdim:

- İbrahim!..

Yıldız yanıtladı:

- Efendim..

O zaman Pulur’a verilecek yanıtı buldum, birisine adıyla seslendin mi yanıt veriyor; ‘Mustafa’ dedin mi, adı ‘Abdullah’ olan üstüne alınır mı?..

*

Hasan Pulur yazısında ne diyordu:

“Sanki biz adamın adını yazmayı unutmuşuz da, o sordu diye söyleyeceğiz.”

Oysa ben kendi yazımda adamın adını unutmamış, açıkça yazmıştım:

Adı: Satılmış..

Soyadı: Dönek!..

Sevgili Pulur, kim fıkradaki bu seslenişime yanıt verdi ise, adam odur; yoksa adam deli ya da çatlak mı ki başkasının adıyla çağrıldığı zaman üstüne alınsın?..

(27 Temmuz 2003 tarihli yazısı)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları