'Haçlı seferi'ne tepki

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'ya yönelik operasyonla ilgili "Haçlı seferleri" gibi söylemlerle bir harekatın meşru kılınmasının mümkün olmadığını ve buna izin vermeyeceklerini belirterek, bütün çalışmaların tek bir şemsiye altında toplanması gerektiğini, tek taraflı inisiyatiflere bırakılmamasının önem taşıdığını vurguladı.

'Haçlı seferi'ne tepki
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.03.2011 - 16:48

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah Bin Zayid El Nahyan ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, Davutoğlu, Türkiye-BAE ilişkilerinin son dönemde büyük bir ivme kazandığını, hem ikili hem bölgedeki gelişmeler vesilesiyle çok sık toplantılar ve istişareler yapıldığını anımsattı.

Davutoğlu, üç hafta önce BAE'de olduğunu ve BAE ve Türkiye'nin Libya'ya insani yardım konusunda bir inisiyatif gerçekleştirdiklerini, 14-15 Mart'ta bu girişim çerçevesinde Bingazi'ye insani yardım gemilerini gönderdiklerini söyledi.

Körfez İşbirliği Konseyi ile ilişkilere ve körfez bölgesindeki istikrar ve güvenlik ortamının devamına büyük önem verdiklerini ifade eden Davutoğlu, El Nahyan'ın ziyaretinde de bu ilişkileri ve bölgedeki son gelişmeleri ele aldıklarını bildirdi.

Görüşmelerinde Libya'daki gelişmelerle ilgili olarak da fikir alışverişinde bulunduklarını belirten Davutoğlu, "Herşeyden önce Türkiye, Libya'daki halkın haklı taleplerini siyasi reform çalışmaları ile başarılı bir şekilde siyasete yansıtmasına büyük önem vermektedir. Ancak bu süreç içinde gittikçe tırmanan gerilim ve sivil halka dönük saldırılar hepimizi kaygılandırmıştır" diye konuştu.

Libya halkının güvenliğinin temin edilmesi ve iç barışın, toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasının temel ilkeleri olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu konudaki görüşlerinin her düzeyde dünya kamuoyu ile paylaşıldığını ve tutumlarının çok açık ve net olduğunu ifade etti.

Libya için yapılacak çalışmaların hedefinin evrensel değerler ve BM prensipleri çerçevesinde ve bu kapsamda dil etrafında olması gerektiğini belirten Davutoğlu, çalışmaların çatışmaları derinleştirici yönde değil Libya'daki halkın güvenliğini, özgürlüklerini, demokratik taleplerini güçlendirici yönde olması gerektiğini vurguladı.

NATO'nun bölge ülkelerin de katılımıyla bir misyon üstlenmesi gerektiğini bildiren Davutoğlu, ayrıca KİK, İKÖ ve Afrika Birliği gibi bölgesel örgütlerin de bu faaliyetlere desteğinin sağlanmasının önem taşıdığını söyledi.

Misrata'ya yardım

"Kaddafi yönetimindeki güçler saldırılarını hemen durdurmalı ve sivil halkın bugün Mısrata'da olduğu gibi zarar görmesi önlenmelidir" diyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Misrata'daki yardım konusunda Türkiye'nin her türlü çabayı göstereceğini ifade etti.

Bu çerçevede temaslar gerçekleştirdiğini, Libya yönetimine Türkiye'nin yaralılara yardım konusunda her türlü girişim için bütün imkanlarını seferber etmeye hazır olduğunu bildirdiğini kaydeden Davutoğlu, "Daha sonra da mutlaka bir ateşkes sağlanmalı ve Libya'nın geleceği ile ilgili Libya halkına tam yetki verilmelidir" dedi.

Libya halkının esenliği ve geleceği için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduklarını belirten Davutoğlu, bütün bu hususları El Nahyan ile de paylaştığını, krizin başından beri kendisi ile aynı yaklaşımları sergilediklerini ve benzer perspektiften baktıklarını söyledi.

Davutoğlu, El Nahyan'ın çok doğru bir zamanlama ile yaptığı bu ziyarette Libya dışında Bahreyn ve Yemen ile ilgili gelişmeleri de ele aldıklarını bildirdi.

 

"NATO'nun devreye girmesi konusunda iki şartımız vardı"

Toplantıda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Davutoğlu, "yakın zamana kadar NATO'nun müdahalesine karşı olduğunu söyleyen Türkiye'nin şimdi NATO'nun Libya'da operasyonu üstlenmesini istemesinin nedeninin" sorulması üzerine, Türkiye'nin başından beri bütün bu konulardaki tutumunun, ilkeli ve tutarlı olduğunu söyledi.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bahsettiğiniz açıklamalar yapıldığında ortada bir BM Güvenlik konseyi kararı yoktu ve bölgesel bir inisiyatif gerçekleştirilmemişti, Arap Birliği kararı da yoktu. NATO'nun devreye girebilmesi için, bütün NATO forumlarında iki tane önemli unsurun mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini söyledik. Birisi BM Güvenlik Konseyi kararı, 1973 ile gerçekleşti, diğeri de bölgesel katılım o da Arap Birliği'nin açıklaması ile gerçekleşti ve BAE ve Katar başta olmak üzere bazı ülkelerin bu 1973 sayılı karara fiilen katılma iradesi ile gerçekleşti. Bu şartlar gerçekleştikten sonraki tutumumuz tabii ki eskisi gibi olamaz. O zaman kastettiğimiz böyle bir hukuki zemin olmadan NATO'nun tek taraflı olarak harekete geçmesiydi. Biz tek taraflı her türlü müdahaleye karşı çıktık, Paris toplantısına yönelik eleştirimiz de bundan kaynaklanıyor. Paris toplantısına da bütünü kuşatmadığı için karşı çıktık."

Misrata'daki halkın yüzer hastane talebi ile ilgili bir soru üzerine Misrata'daki gelişmeleri de yakinen takip ettiklerini belirten Davutoğlu, "Türkiye kardeşlerimizin acısını dindirmek için ne gerekiyorsa bütün imkanlarını seferber etmeye hazırdır. Bu konuda da gerekli girişimlerde bulunuyoruz. İnşallah tıbbi yardımın ulaşması için sonuç alıcı bazı neticeler elde edilir. Biz de bu yardımları oradaki kardeşlerimize iletiriz" diye konuştu.

 

Türkiye'nin NATO'ya katkısı

"Türkiye'nin NATO'ya silah ambargosunun denetimi ve insani yardım konusunda katkıda bulunacağı bildirildi. Başka ne gibi unsurlar devreye girecek?" sorusu üzerine Bakan Davutoğlu, NATO çalışmalarına Türkiye'nin yapacağı katkının en başından beri askeri, teknik düzeyde yapılan çalışmalarda dile getirilmiş katkılar olduğunu belirtti.

İlgili çalışmalar tamamlandıktan sonra kapsamlı açıklamalar yapılacağını bildiren Davutoğlu, "İlkesel olarak katkımızın mahiyeti insani yardımlar ve silah ambargosunun uygulanması yönünde olacak, vurucu veya herhangi bir saldırı boyutu olmayan bir çerçevede kalacak" dedi.

NATO içindeki üst uçuş uygulamalarıyla ilgili müzakerelerin sürdüğünü kaydeden Davutoğlu, bu gece Fransız, ABD, İngiltere dışişleri bakanları ile görüşeceklerini ve çerçevenin netleşeceğini söyledi.
 


Türkiye'nin kaygıları

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "NATO sözcülerinden Türkiye'nin kaygılarının kısmen giderildiği açıklamaları geliyor. Türkiye'nin giderilen bu kaygıları nedir?" sorusunu yönelten gazeteciye, şu yanıtı verdi:
"İlkesel açıdan bakıldığında; bu harekatın sadece ve sadece BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasına dönük olması, yani sivillerin korunması, silah ambargosu uygulanması, insani yardımın erişimin sağlanması ve sivillerin korunması için üst uçuş yasağının uygulanması, yoksa daha öteye giden bir çerçeve taşımaması. İkinci olarak usul bakımından bizim çok ciddi kaygılarımız var. Biz bütün bu çalışmaların BM şemsiyesi altında, BM mekanizmaları içinde ve bu çerçevede NATO'nun kontrolü altında olmasını istiyoruz. Hiçbir ülke ya da ülkeler grubunun tek taraflı inisiyatifine bırakılamaz. Biraz önce de Sayın Genel Sekreter Rasmussen ile görüştüm, bir formül arayışı var. Ama ilkesel pozisyonumuz şudur; iki kanal, iki komuta sistemi olmamalı ve kullanılacak dil dahil olmak üzere, 'Haçlı seferleri' veya 'Batı ittifakı' gibi kutuplaştırıcı dillerden uzak kalınması, sadece BM'nin evrensel dilinin kullanılması.
Biz Libyalı kardeşlerimizin korunması için her türlü katkıyı yaparız. Her türlü fedakarlığı yaparız. Ama bölgede kutuplaştırıcı bir dilin kullanılmasına ve böyle bir kutuplaştırıcı ve taraf oluşturucu operasyonun yapılmasına bütün imkanlarımızla karşı çıkarız. Hele hele Haçlı seferleri gibi söylemlerle bir harekatın meşru kılınması mümkün değildir, buna izin vermeyiz. Bunun için bütün çalışmaların tek bir şemsiye altında toplanması ve tek taraflı inisiyatiflere bırakılmaması önem taşıyor. Bunu elde edinceye kadar müzakereleri sürdüreceğiz. Kimse Türkiye'yi bu çalışmaları bloke eden bir ülke gibi göstermemeli, bu yanlış bir kanaattir. Bu çalışmalara değil böylesi bir üsluba karşı çıkarız. Yoksa bütün o objektif hareket planlamalarında Türkiye gereken katkıyı yapmıştır. Bunu bloke eden Türkiye değil, bu üslubu sürdürmek isteyen taraflardır. Belki bir uzun gece daha yaşarız, ama Türkiye'nin kaygıları giderilinceye kadar da pozisyonumuzu sürdürür, görüşmelerimizi yürütürüz.
"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon