İlhan Selçuk

Alengirli Bir Fıkra

23 Şubat 2003 Pazar

PENCERE



Alengirli Bir Fıkra...

Geçen gün dostlar sofrasında köşe yazarları üzerine bir fıkra anlattım.

Masada Profesör Erol Manisalı vardı.

- Ben, dedi, bunu yazarım!..

- Yaz.. dedim.

Bugüne dek yazmadı.

Önceki gün bizim gazetede okuduğum Zekeriya Temizel’in ‘Lebensraum’ başlıklı yazısı çok hoşuma gitti; eski Maliye Bakanı mesleği elimizden alacak...

Köşe yazarlığı üzerine sofrada anlattığım fıkra bunun üzerine aklıma geldi...

Erol yazmadı..

Bari ben yazayım.

*

Sabahleyin bakkalın çırağı kapının önüne bir tomar gazete bırakıyor...

Erbabının söylediğine göre otuzu aşkın gazete yayımlanıyormuş; yalnız son haftalarda dört gazete daha çıktı...

Düşündüm:

- Her gazetede en azından on köşe yazarı olsa, üç yüz kalem erbabı demek...

Allah bereketini arttırsın!..

Hepsini okumak güç oluyor, hem içlerinde türlüsü çeşitlisi var..

Patronun tetikçisi var..

Dincisi var..

Tekelci medyanın halis muhlis avukatlığını yapan da var..

İktidara yalakalık yapan var..

Köşesinin hakkını veren var..

Çoğu eski politikacı, Bakan, profesör, kendi dalında uzman kişiler var...

*

Cumhuriyet’in köşe yazarlarına diyecek yok!.. Son katılımlarla da dört dörtlük bir kadro oluştu. Tarihsel gelişim Cumhuriyet’in dünya ve Türkiye üzerine görüşlerini doğruladığından köşe yazarlarımızın hem gidişat üzerine üzüldüklerini, hem haklı çıkmaktan onurlandıklarını görüyorum.

İçlerinde eski Bakanlar mı istersiniz, profesörler mi istersiniz.. çok değerli olanlarını okumaktan kıvanç duyuyorum...

Peki, sofrada anlattığım fıkra neydi?..

Anlatayım.

*

Bektaşi’nin bir işi düşmüş, kaymakam beyi görmek istemiş...

Odacı bırakmamış.

Bektaşi demiş ki:

- Biz onunla akraba oluruz!..

Kaymakam bunu işitince meraklanmış.

- Çağırın şunu!..

Bektaşi’yi makam odasına almışlar, Kaymakam biraz da kızgınlıkla sormuş:

- Nereden akraba oluyoruz?.

Bektaşi demiş ki:

- Sen şimdi kaymakamsın değil mi?..

- Evet..

- Sonra ne olacaksın?..

- Vali!..

- Sonra?..

- Hiç..

Baba Erenler:

- İyi ya, demiş, ben şimdiden hiçim!..

*

Bakan, profesör, ordinaryüs, doçent, dekan, uzman olup da sonunda köşe yazarı olanlara duyurulur; biz de Bektaşi gibiyiz.

(23 Şubat 2003 tarihli yazısı)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları