Geleceğe İpotek?

Geleceğe İpotek?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.11.2010 - 10:20

Aydınlığın bilgesi İlhan Selçuk'un 23 Ağustos 1982 tarihli yazısı:

PENCERE

Geleceğe İpotek?

Danışma Meclisindeki anayasa tartışmaları (özellikle sosyalizm konusunda ileri sürülen öneriler) ilginçtir. DMnin kimi üyeleri anayasanın sosyalizme kapalı olmasını istemişlerdir. Üyelerden birisi kürsüde konuşurken şunu söylemiştir:

Anayasa sosyalizme kapatılmalıdır. Büyük Türk milleti bu hizmeti bizden bekliyor.

Ne var ki Danışma MeclisiBüyük Türk milletinin kendinden beklediği hizmetiyapamamış, anayasayı sosyalizme kapatamamış, öneri geri çevrilmiştir.

Ben diyorum ki:

- Keşke anayasa sosyalizme kapatılsaydı...

Daha yararlı olurdu. Çünkü sosyalizm yerine ve zamanına göre değişen bir sözcüktür. Libya sosyalisttir, Cezayir sosyalisttir, Sovyetler Birliği sosyalisttir, Fransadaki siyasal iktidar da sosyalisttir. Bu sözcükle kişiyi suçlamak da kolay, övmek de... Ama Türkiyede fikir özgürlüğü olmadıkça solcuların, liberallerin, antiemperyalistlerin, sosyalistlerin komünistlikle suçlanması süreci yaşanacaktır.

Anayasa sosyalizme kapatılsaydı yeni tasarının niteliği daha iyi vurgulanırdı.

*

Ancak DMdeki ilginç tartışmaları izledikçe şaşırmıyorum. Çünkü Türk halkına görelüksveboldiye nitelenen 1961 Anayasasını yoksullaştırmak ve darlaştırmak isteyenler çoktur. Danışma Meclisinin sayın üyeleri de bu görevi üstlenmişlerdir. Toplumsal dengeler ya da gerçekler onları ilgilendirmiyor. Kendi benlikleri kürsüde ağır basıyor, güdüleri konuşmalarını yönlendiriyor.

Deneyimli politikacılar, hükümet ve devlet adamları, kendi istekleriyle iç ve dış güç dengeleri arasındaki hesaplaşmayı serinkanlılıkla yaparak optimanoktayı aramak zorunluğunu duyarlar. Danışma Meclisi sayın üyelerinin çoğunda böyle bir kaygı yok. Demokratik özgürlüklere ve sosyal haklara karşı tepkilerini içtenlikle dile getiriyorlar; Türkiyenin iç dengeleri nedir, dünyada neler oluyor, diye düşünmüyorlar.

Doğal bir yanları var.

*

Eğer Türkiyede demokrasi tutkusu bir aydın hobisi değilse, 1961 Anayasasının işlevsel yanı ağır basıyorsa, yeni tasarıda demokratik özgürlüklerin ve sosyal hakların sıfıra indirgenmesi tepkilerini görecektir.

Türk-İş Yönetim Kurulunun sert bildirisi ve uyarısı bu yolda bir işarettir.

O Türk-İş ki Batı dünyasının tutucu işçi konfederasyonlarınca bile dışlanmıştır. Türk-İş genel sekreteri bu dönemin hükümetinde bakanlık yapıyor diye en ağır iç ve dış eleştirilere uğramıştır. Şimdi sendika ağalarının yeni anayasada işçi haklarının kaldırılması karşısındaki tutumlarını izleyeceğiz. İlk tepki kamuoyuna açıklanmıştır.

Zaten Batı demokrasisi demek, emekçi yığınların haklarını sağlama ve yönetime katılma rejimi demektir. Bakalım Türkiyede gelişim, toplumu bu sürece oturtabilecek mi?

İç ve dış güç dengeleri öylesine hızla değişiyor ki Türkiyede geleceğe dönük katı bir rejim planlamasının kıymet-i harbiyesi yoktur, boşuna çabadır, yitik zamandır. Bozuk ekonomik temele zengin azınlığın yararına otoriter rejimi oturtma stratejisi bazı ülkelerde geçerli olabiliyor. Türkiyenin konumu, tarihi, çevresi, iç dengeleri böyle bir stratejiye elverişli midir?

Eğer kendimizi ve çevremizi (Ortadoğu ve Avrupa) iyice görebiliyorsak soruyu sağlıkla yanıtlayabiliriz.

(23 Ağustos 1982 tarihli yazısı)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler