Güle Güle Turhan Ağabey...

Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya bugünkü köşesinde, "Neler yazabilirim Turhan Ağabey için?" diyor ve Turhan Selçuk'u okurlarına anlatıyor.

Güle Güle Turhan Ağabey...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.03.2010 - 11:45

POLİTİKA GÜNLÜĞÜ



Güle Güle Turhan Ağabey...


Gün daha doğmamıştı sabah uyandığımda... Önce balkona çıkıp şafağın söküşünü bekledim... Üşüdüm, içeriye girdim. Salonun penceresinden bahçedeki çiçeklere, çiçeklenmiş ağaçlara baktım.

Birden aklıma cep telefonumu açmak geldi...

Oysa saat 10.00’dan önce açmazdım telefonumu.

Gelen mesajlara baktım.

Miyase İlknur, gece 02’de mesaj geçmişti:

“Turhan Ağabeyi yitirdik, başımız sağ olsun!”

Koltuğa oturdum...

Gözlerimi tavana dikip öylece kaldım bir süre.

Yirmi gün önce telefonla konuşmuştuk Turhan Selçuk’la.

Kişiliğini çizgi ve düşüncesiyle birleştiren, toplumu aydınlatmayı amaç edinen bir ustayı anlatmak çok zor...

Dışarıda savruk ve kaygılı bir esinti var.

Turhan Selçuk’un karikatür albümlerinin sayfalarını karıştırıyorum.

70’li yıllardı; Abdülcanbaz tiyatroda sahnelenmiş ve Yürekli Adamı, Ahmet Mekin oynamıştı.

90’lı yıllarda, Kenan Işık koymuştu Devlet Tiyatrosu’nda sahneye Abdülcanbaz’ı...

Neler yazabilirim Turhan Ağabey için?

Onun ne denli yürekli olduğunu, çelebi ruhuyla insanlara olan yaklaşımını, İlhan Selçuk ve kız kardeşi Ülfet Ertel’e olan bağlılığını...

İlhan Selçuk’un bir deyişi var, Turhan Ağabey’in “Önce Çizgi Vardı” adlı albümünde:

“Bilincimizin gölgesinde, geleceğin bilinmezliğine yayılıyordu umutlarımız...”

***

Ben, bilincimizin gölgesinde yitip giden umutlarımızın peşine düşmüş gibiyim...

Vasko Popa’nın dizelerinde dolaşırken, kentlerin sessizliğini, kirpiklerin çiylerini arıyorum:

“Senin gözlerin olmasa

gökyüzü inmez ıssız evimize hiç

Senin kuşun olmasa

güneş

gecelemez düşlerimizde hiç.”

Bir aydınlanma ışığı daha söndü...

Avuçlarında güneş suyu içen kuşlar, Vasko Popa’nın dizelerinde “Günüm seninle başlar” şarkısını söylemeyecek.

Mustafa Kemal’in “Aydınlanma Devrimi”nin ışığında yetişmiş, yaşamı boyunca emekten, ezilenden yana olmuş, demokrasiyi ve özgürlükleri yaşam biçimi olarak görmüş Turhan Selçuk yok artık...

1922’de başlayan o uzun yürüyüş bitti!

1978’de İzmir’de Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Eflatun Nuri, Muzaffer İzgü ve Tayyar Eraslan’la geçen geceler...

Hep birlikte İlhan Selçuk’un geçirdiği ilk kalp krizinden sonra Ege Üniversitesi Kardiyoloji Servisi’nin yoğun bakımının kapısında beklediğimiz günler...

Yazılmamış öykülerdi yaşadıklarımız!

***

İlhan Selçuk diyor ki:

“Cumhuriyet bir aydınlanmadır... Karikatür de aydınlanmanın bir ürünüdür...”

Aydınlanmanın ışığı, ressamıyla, karikatüristiyle, bestecisiyle, bilim insanıyla, tiyatrosu ve sinemasıyla var olacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı aydınlamanın penceresi hep açık kalacaktır...

Bırakalım bugün çektiğimiz acıları, umutsuzluğu!

Cumhuriyet gazetesi o aydınlanmanın ışığında yürüyecektir bunca baskılara karşın!

Sevdamız bu bizim!

Türkiye’yi etnik, mezhepsel, dinsel kimlikleri ne olursa olsun insanlarıyla birlikte sevmek...

Bir yeraltı ırmağı gibi akan Turhan Selçuk yaşamasa da onun bıraktığı çizgide yürüyen karikatürist arkadaşlarımız var.

***

Bir başka kıyıda ağaçların altında dolaşıyorum yazımı yazarken...

88 yıllık bir yaşam!

Onurlu, dik, çelebi ve insan sevgisiyle tümleşen bir yaşam!

Belleklerimiz daha güçlü olacak bundan sonra!

Kolay olmuyor özgürlükleri çoğaltmak...

Kolay olmuyor acıları unutmak...

Rüzgârın geçidinde ağlayan çocuklar, emekçiler...

Yaşamımızı allak bullak eden din bezirgânlarına inat, yürüyeceğiz aydınlanmanın yolunda.

Yılmak yok! Kıvırmak yok!

Sen rahat uyu ışıkların içinde Turhan Ağabey!

Hacıbektaş’ta rahat uyu!

hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr

Faks numaramız: 0212 343 72 69


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler