Yargıda neler oluyor: Hayaller ve gerçekler!

16 Şubat 2020 Pazar

Son günlerde yargıya ilişkin haberler yine gündemin başına oturdu.

Önce “FETÖ Borsası” ile ilgili haberler manşetlere çıktı:

İddialara göre bu borsadan zengin olan yargı mensupları ve bu yolla haklarındaki soruşturma dosyaları kapatılanlar vardı.

Daha sonra Burhan Kuzu ve Zindaşti haberleri kamuoyunu sarstı:

Kuzu’nun Zindaşti ile olan ilişkisine ilişkin inceleme yapıldığı, Kuzu’nun Zindaşti ile çekilmiş bir fotoğrafı ve yapılan incelemede Kuzu hakkında verilmiş olan bazı resmi ifadeler, haberlerde yer aldı.

En sonunda da Zindaşti’nin tahliyesine karar veren yargıcın, soruşturma nedeniyle üç ay süre ile görevden uzaklaştırıldığı anlaşıldı.

***

Bu sırada “Gezi Parkı Davası” da devam ediyordu.

18 Şubat’ta duruşma olacağını anımsatan Cumhuriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şöyle dedi:

“Tek adam yönetiminin dünyayı ikna etmeye çalıştığı Türkiye algısıyla, bizim yaşadıklarımız arasında koskoca bir uçurum var.

Cenevre’de dünyaya ‘Türkiye’de toplanma özgürlüğü Anayasa tarafından korunuyor’ diyorsunuz.

Öte yandan, Gezi Parkı protestolarını yedi yıl sonra hâlâ yargı yoluyla cezalandırmak istiyorsunuz, hem de meşruiyeti tartışmalı bir dosya kapsamında FETÖ’cülerin hazırladığı belgeler üzerinden.

Cenevre’de bunlar söylenirken sivil toplum kurucusu iş insanı Osman Kavala iki yıldan fazla süredir Silivri Cezaevi’nde. Bugün tam sekiz yüz otuz beşinci gün, hem de AİHM’nin ‘Tutukluluğu hukuksuzdur’ kararına rağmen. AİHM kararından bu yana iki ay üç gün geçiyor. Türkiye’deki mahkeme iki duruşma yapıyor, ikisinde de AİHM’nin ‘Derhal özgürlük’ kararına direniyor.

Yani bu Meclis’te idam cezasını kaldırmamış olsak Osman Kavala’yı, Yiğit Aksakoğlu’nu, Mücella Yapıcı’yı neredeyse asacaksınız.

Bu nasıl özgürlük korumak, bu nasıl AİHM kararlarına tam uyum?

Bu hukuksuz davanın bir an önce düşürülmesi, Osman Kavala’nın bir an önce özgürlüğüne kavuşması şarttır.

Ankara’dan talimatlı bürokratların mesajlarına bakınca ‘Bu anlatılan gerçekten Türkiye mi?’ diye sormadan edemiyoruz.

Çünkü biliyoruz ki bir yılda:

21 ilde 147 kez tüm etkinliklerin yasaklandığı ve bu yasaklardan 25 milyon yurttaşın etkilendiği...

Sadece geçen yıl 172 gazetecinin yargılandığı, 65 gazeteciye iki yüz yirmi beş yıl hapis cezası verildiği...

200 bin işçinin grev hakkının elinden alındığı...

Son on yılda 3 binden fazla kadının öldürüldüğü...

Ülke, maalesef Türkiye:

Yani dünyaya sattığınız hayallerin bize yaşattığınız gerçeklerle hiç alakası yok.”

***

Çakırözer’in bu konuşması bana George Orwell’in şu sözlerini anımsatıyor:

“Yalanın Egemen Olduğu Devirde Gerçekleri Söylemek Devrimciliktir!”

YAŞASIN GERÇEKLERİN PEŞİNDE KOŞANLAR...

KAHROLSUN YALANCILAR...

YAŞASIN BAĞIMSIZ ADALET VE HUKUK DEVLETİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları