‘Avukatız biz!..’

16 Şubat 2020 Pazar

Güniz Sokak’taki ev, Telli Baba Türbesi gibiydi.

Gazetecilerden eski yeni siyasetçilere ve emekli-emeksiz bürokratlara, Baba’yı ziyaret en yerleşik siyaset geleneği idi.

Bir yazı için Demirel’den randevu istediğimi duyan ortaokul son sınıf öğrencisi Ulya, “Ben de gelebilir miyim?” dedi.

Randevular, özel doktorundan, bugünün İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur’dan geçiyordu.

Baba, o yaşta pek ziyaretçisi olmadığından Ulya ile çok ilgilendi.

Önce matematiğini sonra da üniversitede ne okumak istediğini sordu.

Ulya tereddütsüz “hukuk!” deyince, Demirel iki elini kucaklar gibi uzatarak “Çok eyi yaparsın kızım, tebrik ederim seni!..” dedi.

Ulya, mahcup başını önüne eğdi.

Fırsattan istifade, “Neden ki efendim?” diye araya girdim.

İkinci 12 Eylül Anayasası’nın kokusu pek çıkmamıştı.

Her tür darbenin mütehassısı Baba olacakları hissettiğinden mi nedir, Ulya’ya bakarak “Gidişat eyi değil. Memlekette artık kendi hukukunu kendin müdafaa edeceksin. Bunun için de hukuk şart. Eyi oku!

***

Türkiye, Demirel’i kaybedeli beş yıl oluyor (17 Haziran 2015).

***

İstanbul Barosu’nda stajını tamamlayan genç avukatlar önceki gün törenle cüppe giydi.

Ruhsatnamesini alanlardan biri de Ulya idi.

Baro Başkanı Av. Mehmet Kocaoğlu, törende Baba’nın vasiyetinden haberliymiş gibi konuştu:

Yargıyı siyaset eliyle susturup, savunmayı polis eliyle kriminalize ederek kamuoyu desteği sağladığınızı düşünseniz de susmayacağız. Çocuk istismarlarında biz varız. Kadın cinayetlerinde, kimseyi bulamazsınız, bizi parçalarsanız... Hak ihlallerine ses çıkaracak kimse olmaz. Biz aydınlanma devriminin avukatlarıyız. Başka değerlerin değil. Biz laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin, Atatürk Devrimlerinden neşet ettiğini biliriz... Biz onun avukatlığını yaparız. Biz avukatız.

***

Gazeteci yazdığı yazıyla farkında olmadan hırsıza, uğursuza ve darbeciye yol göstermiş duruma da düşer mi?

Bu yüzden yüreği daralır mı?

Şahsı bilemem, itiraf etmeliyim ki şahsımın oluyor.

Hâkim ve Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Yılmaz, “400 hâkim ve savcı için FETÖ soruşturması daha var!” dediğinde yüreğim sıkıştı, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “15 Temmuz sürecinde 3 bin 908 hâkim ve savcı meslekten atıldı” diye buyurduğunda da.

O mendebur hâkimler ve savcılar kim bilir ne canlar yaktı, ne ocaklar söndürdüler!

Şahsı bilmem, şahsımın yüreği daralıyor.

Çünkü, AKP iktidarının ilk yılıydı. Adliyelerdeki kronik rüşvet ve torpil sefaletini yazmıştım:

Devir, ‘avukat tutma, hâkim tut’ devri!”

Nedense yazıyı altı ay geçtikten sonra Hürriyet çok beğenmiş ve manşet yapmıştı.

Yetmemiş, Oktay Ekşi ismimi zikrederek başyazı yazmıştı.

Ertesi gün Ertuğrul Özkök de devam etmişti:

İçimizde en cesur Ahmet Tan çıktı” diyerek (09.09.2003 Hürriyet).

(Cesaret madalyasının nedeni açıktı: O sırada Uzan’ların Yargıtay’da davası vardı. Şahsımın yazısı üzerinden parmak gösteriliyordu.)

***

Avukat tutma, hâkim tut!” adliye koridorlarında rüşvetçi savcı ve avantacı yargıçlar için kara paracı, narkotikçi, hırsız, uğursuz takımının paçayı yargıdan kurtarma öğüdüydü.

Derinden derine Pensilvanya’da yankı bulmuş ve hâkimleriyle savcıları asıl tutan - bağlayan Fethullah melunu olmuş meğerse. (Bugüne dek FETÖ yapılanmasından hüküm giyen avukat sayısı sadece 37. Hâkim-savcı ise binlerce!)

***

Oysa çok etkin-yetkin adli ve siyasi şahsiyetler FETÖ’ye tüyolar vermişti.

Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun şöyle demişti örneğin:

Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışan hâkimin kararının tam ve sağlıklı olacağını düşünmek, insan aklına ve doğasına ters düşer” (1998 Adli Yıl Açılışı).

Ya dönemin Adalet Bakanı Cemil Çicek’in demeçleri?

Adalet dağıtanları görev ve itibarlarına uygun bir refaha ve güvenceye kavuşturmazsanız, iyi bir yargı mekanizması bekleyemezsiniz!(7.09.2003)

Bakan Çiçek, devletin yumuşak karnının yargı sistemi olduğunu ilan ederek FETÖ’nün aklına karpuz kabuğu düşürmüş olmadı mı?

***

Ama bunları karıştırmak riskli.

Şimdi şahsın “siyasi ayak zamanı”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları