Sol partiler ‘Katliam Yasası’na ilişkin AKP’nin sorumluluklardan kaçtığını söyledi

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan bu tartışmaların 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası’nın uygulanmaması nedeniyle ortaya çıktığını belirttti.

Sol partiler ‘Katliam Yasası’na ilişkin AKP’nin sorumluluklardan kaçtığını söyledi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.07.2024 - 04:00

AKP’nin ‘katliam yasası’ olarak da bilinen Hayvanları Koruma Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Teklifi tartışmalara karşın komisyonda kabul edildi. Gazetemiz Cumhuriyet, sol partilerin bu yasaya ilişkin düşüncelerini derledi. HKP adına gazetemize konuşan MYK üyesi Adnan Okur, AKP’nin iktidarı boyunca izlediği politikaları sıralayarak “Türkiye’nin insanlarını işsizlik ve pahalılık cehenneminde yakıp kavurdu, kuru ekmeğe ve kuru soğana muhtaç etti. Ormanlarını, nehirlerini, göllerini, madenlerini, ovalarını mahvetti, zehirledi. Artık AKP’giller, bu vatana, bu halka o kadar kötülük ettik sıra sokak hayvanlarına geldi, çıkaracağımız bu katliam yasasıyla da sokak hayvanlarını da yok edeceğiz, diyorlar” dedi. Okur, yasayla ilgili yaşanan tartışmaları anımsatarak “Önce ‘Bu hayvanları toplayıp uyutacağız’ dediler, uyutma sözcüğü çok kaba kaçınca kaldırıp ‘ötenazi’ sözcüğünü koydular. Ötenazi sözcüğüne de tepkilerin gelmesi üzerine bunu da yasadan çıkardılar. Sözcükler değişiyor, yasaya eklemeler-çıkartmalar yapılıyor ama sonuç değişmeyecek. Sonuç eşi benzeri görülmemiş şekilde patili canlarımızın toplu katliamı. Eğer bu katliam yasası çıkar da patili canlarımız soykırıma uğratılırsa; çıkar amaçlı organize bir suç örgütü olan AKP’giller işledikleri binbir suça ilave olarak hayvanlara yönelik katliamlarından, doğaya verdikleri zarardan, ormanlarımızı, ağaçlarımızı yok etme suçlarından da yargılanacaklar” diye konuştu. HKP’nin sokak hayvanlarına ilişkin çözüm önerisini anlatan Okur, “Bu sokak hayvanlarını kısırlaştırdığımız anda sorun büyük oranda çözülür. Hayvanseverlerle belediyeler ve bakanlık el ele verse yüzlerce işsiz veterinerimiz işe alınır, belirli kısırlaştırma merkezleri kurulur. Belediyeler ve bakanlıklar şehir dışında açık alanlı barınaklar kurar, şehir içinde insanları tedirgin eden hayvanlar oraya götürülür, hayvanseverler de orada bakar” diye konuştu. Köpekler üzerinden “halka zarar veriyor” propagandası yapılmasını eleştiren Okur, “Birkaç senede belki bir tane çocuk ya da insan köpek saldırısı sonucunda hayatını kaybediyor. Ama hemen her gün en az bir kadın katlediliyor. Taciz ve tecavüz vakalarını araştırdığınız zaman yığınla. Bütün bunları görmeyeceksiniz, yok sayacaksınız; zavallı sokak canlarının peşine düşeceksiniz; ‘onların katliamından siyasi rant devşirelim’ diyeceksiniz. Bizleri çaresiz bırakan bu acımasızlığa, bu vicdansızlığa karşı eninde sonunda sevgi galip gelecek” tepkisini gösterdi. 

‘ÇABALAR SONUÇSUZ KALACAK’

Emek Partisi adına gazetemize konuşan İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ise, bu tartışmaların 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası’nın uygulanmaması nedeniyle ortaya çıktığını belirterek “Özellikle kentlerde yaşayan hayvanlarla ilgili ‘kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ ilkesinin hayata geçirilmemesi, gerekli denetimlerin yapılmaması, beslenme ve barınma koşullarının oluşturulmaması popülasyon sorununu da beraberinde getirdi. Gelinen noktada, kendi koyduğu yasaları bile uygulayamayan bir iktidarın tehdit ve güvenlik atmosferi yaratarak, bilimsellikten ve canlı yaşamının gerekliliklerinden uzak argümanlarla sürdürdüğü kirli bir operasyonla karşı karşıyayız. İktidarın sorunu tanımlama biçimi, bu vahşi çözümü neden tercih ettiğini bile açıkça göstermektedir. ‘Başıboş sokak hayvanları sorunu’ olarak adlandırılan mesele, mülk edinilemeyen ve kâr elde edilemeyen her canlının değersizleştirildiği, kıymetinin olmadığı ve fazlalık olarak görülüp yok edilmek istendiği bir politikanın yansımasıdır. Sokak köpekleri, endüstriyel üretim sonucu değer kazanan ‘sahipli’ köpeğin bir sapması olarak değerlendiriliyor. Yani nereye baksa para ve rant gören bu iktidar için köpekler dahi böylesi bir sınıfsal ayrıma tabi tutuluyor. Sadece 2024 yılının ilk 6 ayında 878 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İşçiler fabrika ve işyerlerine adım atar atmaz sadece bedenleri değil, tüm benlikleri o kapıda bırakıyor. İşçiler, bu iktidar için ancak sömürüldüğü zaman, alınteri ve emeğinin karşılığı ne kadar ucuz olursa o kadar değerli. Ve bir ülkede işçinin emeğini ne kadar değersizleşirse o ülkede bütün canlıların, doğanın, hayvanların da değeri o kadardır. Kapitalizm bütün bu değerleri ne kadar yutabilirse o kadar yaşatır” diye konuştu. 5199 sayılı yasa ve onun getirdiği sorumlulukların iktidar bir yük olduğunu kaydeden Bayhan, “Şimdi bu yükü kökünden çözmek üzere bu insanlık dışı yasayı Meclis’e getirdiler. AKP iktidarı, zamanında sokak hayvanlarının itlafına karşı çıkanları ‘cahil halk’ olarak tanımlarken, şimdi meseleyi ‘tuzu kuru elitler’ ile yoksul halkın gerçek sorunları arasında sahte bir çatışmaya dönüştürmeye çalışıyor. Bu vahşi çözümü sanki toplumun talebiymiş gibi göstermeye çalışıyorlar, ancak bu çabalar sonuçsuz kalacaktır” dedi. CHP’li belediyelerin bu yasayı uygulamayacaklarını açıkladıklarını anımsatan Bayhan, “Yasanın geçmesiyle beraber, tek adam iktidarı sorumlulukları belediyelere yükleyerek, her türlü sorunun muhatabı olarak yerel yönetimleri işaret edip kendisi sorumluluktan kaçmayı hedeflemektedir. Hayvanlar da tıpkı emek gücü gibi kapitalist üretim sürecinde hammadde olarak sömürülüyor ve ancak bu döngü içinde yer alırsa ‘değerli’ kabul ediliyor. Dolayısıyla tüm canlıların, yeryüzünün ve doğanın özgürleşmesi ile emeğin özgürleşmesi arasında sıkı bir ilişki vardır. Biz, mevcut sorun açısından etik, bilimsel, insani ve yaşam hakkına dayalı çözümün; kısırlaştırmak, yerinde yaşatmak, üretim ve satışı yasaklamak olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. 

‘AKP BELEDİYELERİ KAYBETMEYİ HAZMEDEMEDİ’

SOL Parti adına gazetemize konuşan Sözcüler Kurulu üyesi Önder İşleyen, hayvanlarla ilgili sürecin çok önceden başladığını anımsatarak “Erdoğan geçtiğimiz yıllarda belediye başkanlarına sokak hayvanları konusunda ‘Sahipsiz hayvanların yerinin sokaklar değil, barınaklar olduğunu unutmamalıyız’ biçimde bir cümle kurarak açıkça toplama talimatı vermişti. Açıklama bir çocuğun, sahipli bir köpek tarafından ısırılmasını takiben gelmişti. Bunu takip eden süreçte sosyal medyada sokak hayvanlarına yönelik şiddet çağrılar örgütlenmeye başlanmıştı. Son birkaç yıldır hayvanlara yönelik şiddetin tırmandırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Hayvanların yerlerini tespit eden haritalar yapıldı. Hayvanlar öldürülüp sergilendi. İktidar bunlara sessiz kaldı. Bu yasanın da bu sürecin bir ürünü olarak hayvanlara yönelik şiddeti artırmaktan başka hiçbir işe yaramayacağını düşünüyoruz” dedi. AKP’nin bu yasayla yerel seçimlerde kaybettiği belediyeleri zorlamaya çalıştığını kaydeden İşleyen, “Yasa ile belediyelerin maddi anlamda, cezai anlamda zor sokulmak istendiği şüphesiz. AKP belediyeleri kaybetmeyi hazmedemedi. 2019’dan beri türlü yollarla muhalif belediyelere saldırıyordu. Şimdi hayvanları bu saldırılarına alet ediyor. Üstelik bunu çocukları araçsallaştırarak, ahlaksızca yapıyorlar. Ülkeyi bunca senedir yönetenler, belediye yönetimlerinde yer alanlar bugüne kadar sokak hayvanlarının bakımına ilişkin mevzuat maddelerini de uygulamadılar. İktidar belediyeleri hedef alacaksa öncelikle 20 küsür yılın hesabını versin” diye konuştu. Yasanın tümüyle değişmesi gerektiğini belirten İşleyen, “Hayvanları şiddetten koruma ve yaşatma odaklı bir yasaya ihtiyaç var. Sadece ötenaziyi değil, hayvanların toplatılarak bakımevi, barınak adını verilen hapishanelerde tecrit altında yaşamak zorunda bırakılmalarını da kabul etmiyoruz. Bu yerlerin hayvanlara yönelik sistematik şiddetin birer ürünü olduğunu biliyoruz. Hayvanların yaşam alanları sokaklardır. Hayvan üretiminin ve ticaretinin durdurulması gerekiyor. Hayvanları alınıp satılacak, öldürülecek birer mal gibi gören anlayışın değişmesi gerekiyor. ‘Kısırlaştır, aşıla ve yerinde yaşat’ diyoruz” ifadelerini kullandı. 

MECLİS'E ZİYARETÇİ YASAĞI

TBMM’ye 26-29 Temmuz tarihleri arasında ziyaretçi kabul edilmeyeceği duyuruldu, Neden olarak da gündemin yoğunluğu neden gösterildi. Erdoğan, “Biz 3-5 marjinal karakterin çığırtkanlık yapmasına eyvallah etmeyiz. Bu meseleyi Meclis tatile girmeden önce bitireceğiz” demişti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler