Siyasetçiler genç seçmenlere ulaşabiliyor mu?
Seçim için geri sayım sürerken gençlerin ve özellikle ilk defa oy kullanacakların ne yönde tercih yapacağı merak ediliyor. Uzmanlara genç seçmenin oy verme tercihlerinin nasıl şekillendiğini ve sosyal medyanın bu yönde ne kadar etkili olduğunu sorduk. Asya Robins'in haberi.
14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için geri sayım sürerken gençlerin ve özellikle ilk kez oy kullanacakların ne yönde tercih yapacağı merak ediliyor.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerine göre 14 Mayıs’ta yaklaşık 5 milyon kişi ilk defa oy kullanacak.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde buna ilaveten 18 yaşına girecek 47 bin kişi daha oy kullanacak.
Genç nesillerin bu süreçte haberlerini nereden aldığı, siyasi tercihlerini nasıl formüle ettiği ve sosyal medyanın karar verme yönünde ne kadar etkili olduğu sıkça tartışılıyor.
Araştırmalar, gençlerin geleneksel medya diye tarif edilen gazete ve televizyondan uzaklaştığını, haberleri takip etmekten de genel olarak kaçındığını gösteriyor.
Türkiye dahil 46 ülkede 93 bin kişinin katıldığı Reuters Enstitüsü'nün 2022 Dijital Haber Raporu'na göre 18-24 yaş arası gençler, genellikle sosyal medya platformları aracılığıyla haber tüketiyor, yalnızca yüzde 23'ü haber uygulamalarını veya web sitelerini kullanıyor.
Türkiye özelinde verilerin de yer aldığı çalışmada, sosyal medyanın ilk defa haber kaynağı olarak televizyonun önüne geçtiği belirtiliyor, gençlerin birçoğunun ise Facebook’tan uzaklaşarak YouTube, Instagram ve TikTok’a yöneldiği tespit ediliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan ve Türkiye’de sosyal medyayı yakından takip eden uzmanlar ve gazeteciler, siyasetçilerin seçim kampanyalarını sokaktan sosyal medyaya yönlendirdiğini, afiş, müzikli seçim araçları ve mitinglerin yerini samimi veya eğlenceli olmayı hedefleyen video ve yazılı mesajların aldığını söylüyor.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun evinin mutfağından yayınladığı konuşmalar, Memleket Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin popülerleşen dansı ve TikTok’ta neredeyse 1 milyon takipçisi olan Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’ün gündem konularını eleştirdiği, şarkı söylediği ve espriler yaptığı kısa videoları sadece birkaç örnek.
Öte yandan uzmanlar sosyal medya mecralarının daha demokratik birer platform sunduğunu ve insanlara bu dönemde tartışma ve dayanışma imkanı sağladığını söylüyor. TikTok’un seçim için belirleyici bir araç olabileceğine inanılıyor.
GENÇ SEÇMENLERİN SİYASİ TERCİHLERİ NASIL OLUŞUYOR?
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi alanında öğretim üyesi olan Doç. Dr. Tuğçe Erçetin, genç seçmen deyince homojen bir yapıdan bahsedilmediğinin altını çizerek işsizlik ve geleceğe dair umutsuzluk gibi ortak noktalara rağmen bölgesel anlamda farklılaşan kimlik, anadilde eğitim gibi konularda ayrışan gruplar olduğunu söylüyor.
Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES) hazırladığı rapora göre ilk kez oy kullanacak gençler en yoğun olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunuyor.
Buna göre gençlerin oransal olarak en fazla olduğu iller sırasıyla Şırnak, Hakkari, Siirt ve Ağrı. Gençlerin en az olduğu bölgeler ise Muğla, Ordu, Balıkesir, İzmir ve Bursa.
Raporda İstanbul’da 1 milyon 166 bin, İzmir’de 285 bin ve Ankara’da ise 176 bin genç seçmenin ilk kez oy kullanacağı paylaşılıyor.
Dünyanın büyük bir kısmında olduğu gibi Türkiye’de de Covid salgınından sonra haber takip etmemeyi tercih eden hatırı sayılır bir kesim olduğuna dikkat çeken Erçetin, bunun Türkiye’de medya araçlarına güvensizlik ve gençlerde geleceğe dair yoğunlaşan bir umutsuzluktan kaynaklandığını söylüyor.
Gençlerin hiç oy kullanmaması veya oylarını her iki tarafta daha uçta gözüken siyasetçilere yöneltmeleri gibi senaryoların tartışıldığını söyleyen Erçetin şöyle devam ediyor:
“Aslında geçmiş seçimlere bakıldığında 1969 ve 1973 seçimlerindeki yüzde 65 civarı katılımı saymazsanız genelde yüzde 80’e yakın hatta üzerinde bir sandığa gitme oranı olmuş. Seçmen özellikle "baskıcı-tek parti" dönemlerinin ardından, mesela ilk demokratik seçim 1950’de yüzde 89, 12 Eylül darbesinin ardından yapılan 1983’teki ilk seçimlerde yüzde 92 oranında sandığa gitmiş ve her ikisinde de değişimi sağlamış. Birinde Demokrat Parti’yi seçmiş, diğerinde darbecilerin gösterdiği adayın dışındaki partiye, ANAP’a oy vermiş. Burada 'Sandığa gitmeyebilirler’ önermesi bana çok yakın gelmiyor.”
Öte yandan gençlerin bir dönem “göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıkan” Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ya da “6 Şubat depremleri sonrası oluşan kızgınlığı iyi dile getirdiği söylenen” Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’ye yöneldiği iddialarına ilişkin Erçetin, “Bu parti ve adaylar özellikle seçime yaklaşıldıkça daha reel söylemlere karşı oy yitirebilir” diyor.
EBEVEYNDEN ÇOCUĞA OY GEÇİŞLİLİĞİ
Oy kullanacak her üç kişiden neredeyse biri genç seçmen. Bu yüzden onların siyasi tercihlerinin nasıl şekillendiği son derece önemli.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan’a göre ebeveynden çocuğa yüzde 75 civarında bir oy geçişliliği söz konusu.
"Seçmen Ne İster?" adlı podcaste konuk olan Erdoğan, bu seçimde de sandığa giden gençlerin bir kısmının ebeveynleri gibi oy kullanabileceğini söylüyor.
Ancak Erdoğan, "Z kuşağı" diye adlandırılan ve bilişim teknolojileri ve iletişim çağında doğmuş genç neslin küresel vatandaşlık kavramına yakın olduğunu, toplumsal hareketlilik ve özgürlüğü önemsediğini ve oy verme açısından farklılıklar gösterebileceğine dikkat çekiyor.
Tarihsel olaylara şahitlik etmenin de seçmenin kararlarında belirleyici olduğunu söyleyen Erdoğan, koronavirüs dönemini yaşamış olan genç neslin dünya görüşlerinin de buna göre şekilleneceğini düşünüyor.
'AKILLI TELEFONLARIN HER BİRİ, KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ BİRER MİTİNG ALANI'
Sosyal medyanın neredeyse anadilleri olarak nitelendirilebileceği genç kuşağa seslerini duyurmak isteyen siyasetçilerin sayısı her gün artıyor.
14 Mayıs seçimlerine ilerleyen süreçte siyasetçilerin sosyal medya kullanımını değerlendiren Doç. Dr. Tuğçe Erçetin, takipçi sayısına bakıldığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın neredeyse tüm platformlarda önde olduğunu söylüyor ancak bazı öne çıkan isimlere dikkat çekiyor:
“Akıllı telefonlar artık birer kişiselleştirilmiş miting alanı. Seçimlere az bir süre kala Kılıçdaroğlu Tiktok’a da geldi, şu an 500 bin takipçisi var. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu da Twitter’a giriş yaptı, onu da 194 bin kişi izliyor.
“Yaklaşık 7 yıldır cezaevinde olan Selahattin Demirtaş da sosyal medya hesaplarını kullanarak gençleri yakalayan esprili diliyle bu seçimlerde dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ise sosyal medyada özellikle ‘dans videosuyla’ sıklıkla paylaşılan bir isim.
“Türkiye Değişim Partisi Lideri Mustafa Sarıgül de TikTok’u yoğun kullanıyor ve kendisine sorulan sorulara yanıt veriş şekli ya da karşılaştığı kişilerle kurduğu diyaloglarla merak uyandırdı. Sosyal medyayı iyi kullanan ve burada giderek yükselen bir parti ise Türkiye İşçi Partisi ve genel başkanları Erkan Baş ile diğer milletvekilleri çalışmalarını buradan duyuruyor.”
'TIKTOK SOKAK GİBİ, ROL YAPILAMAZ'
Sosyal medyaya yönelen siyasetçilerin gençlerin dikkatini yakalama girişimlerinin başarılı olup olmadığı ise tartışılıyor.
Uzun zamandır TikTok’u takip eden gazeteci Önder Abay siyasetçilerin sosyal medya platformlarını kullanma stratejisini çok etkili bulmuyor.
Her platformun kendine ait bir yaklaşımı, söylemi ve tonu olduğunu ve her biri için ayrı bir strateji geliştirilmesi gerektiğini düşünen Abay, siyasi liderlerin tek bir iletişim paketi hazırlayıp bunu tüm mecralarda aynı şekilde paylaşmasının doğru olmadığını söylüyor.
“TikTok kocaman bir mahalle. Dijital olarak eşit şartlarda herkes. Bir yandan da alt kültürler ve gelir seviyesi düşük kitleler tarafından da yoğun şekilde kullanılıyor o yüzden çok politik bir mecra. Ama diğer mecralardan farklı olarak daha demokratik bir politika konuşuluyor. Twitter daha çok saldırganlık ve karşıtlık üzerine kendini inşa ederken ben TikTok’u birbirini gören ve tartışabilen insanların olduğu, mutabakat sağlanabilen bir alan olarak izliyorum bu dönemde” diyen Abay şöyle devam ediyor:
“Bir siyasi liderin TikTok’ta karşılık bulması için sahici olması lazım. TikTok sokak gibi, rol yaparak bir şey yapılmaz. İnsanlar seninle ancak gerçekle temas edersen etkileşim kurar."
'İKTİDARIN YARATTIĞI KORKU PERDESİ KALDIRILIYOR'
TikTok’ta insanların artık yüzlerini, evlerini ve sosyal dünyalarını göstererek ekonomik kriz ve deprem gibi konularda şikayetlerini korkmadan dile getirdiğini söyleyen Abay, aynı zamanda uzun zamandır platformda popülaritesini koruyan Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na doğru bir yönelim olduğunu belirtiyor.
“İktidarın uzun yıllardır yarattığı korku perdesi kaldırılıyor. İnsanlar gerçeği söylemeye başladı ve bu çok etkileyici” diyen Abay şöyle devam ediyor:
“Uzun zamandır TikTok’u takip ediyorum ve hiç beklemediğim kişiler ilk defa iktidarı eleştiriyor. Bu zamana kadar destekçisi olan yoksul halk ile iktidar arasında kırılım yaşanıyor.
"Örneğin muhafazakâr ev kadınlarının çok yoğun kullandığı bu platformda artık iktidardan yana söylem geliştirilmiyor. Her zaman Erdoğan’ın çok güçlü olduğu TikTok’ta şu anda Kemal Bey'e karşı sempatiyle bakılıyor.”
Her dönemin mecrasını seçtiğini söyleyen Abay, Türkiye’de 30 milyondan fazla kişinin kullandığı TikTok’un Türkiye’nin en önemli seçimlerinden biri olarak tanımlanan 14 Mayıs seçimlerinin mecrası olduğunu düşünüyor:
“Ben çok umutluyum ve TikTok’un ilk defa dönüştürücü kuvvetini bu seçimde kullanacağını düşünüyorum.”
En Çok Okunan Haberler
- 8 aydır kabız olan kadın tuvalette felaketi yaşadı!
- İsmail Küçükkaya canlı yayında 'bozkurt' işareti yaptı
- Ümit Özdağ yayını terk etti
- Atatürk yerine Erdoğan'ı taşıttılar!
- Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına ilk yorum!
- Anıtkabir'de 'Erdoğan' ve 'Reis' sloganları
- Dubai çikolatası yaratıcısından 'Türkiye' itirafı
- 29 Ekim'i Mısıroğlu'yla kutladılar!
- 'Ahmak davası' için HSK'ye yeni başvuru
- Apple duyurdu: Görevi tamamla, 1 milyon doları al!