Cemal Reşit Rey’deki ‘Halk Şairlerinin İzinde’ konserinde Dilek Türkan sahnedeydi

Halk şairleri dendiğinde ilk akla gelenin halk müziğimiz oluşu ezberini de bozarak, kültürel zenginliğimizi gözden geçirmemizi sağlarken evrensel kültürle nitelikli geçişebilme birikim ve becerimizi de ortaya koyan bir konserdi.

Yayınlanma: 19.03.2022 - 04:00
Cemal Reşit Rey’deki ‘Halk Şairlerinin İzinde’ konserinde Dilek Türkan sahnedeydi
Abone Ol google-news

Geçen günlerde CRR konser salonu, yine “bir başka konser”e konak oldu. Halk şairlerimizin peşine bizleri de takıp, gönüllerimiz bir yana ezgi kültürümüze çoktan izler düşebilmiş bir iz sürücüyü ve yol arkadaşlarını konuk ederek. 13. yüzyıldan 20. yüzyıla, en sonunda da “an”a varan bir iz sürüştü bu. Şarkı, türkü ile müzik sanatı boyutu edinmiş, kimi caz ezgileriyle bezenmiş, şiir sanatımızın en damıtık ama en yüklü eserlerinden örneklere uğraya uğraya. Programı hazırlarken zaman bilimsel yol güden Dilek Türkan’ın biricik sesine tutunarak. Bu sesle neredeyse eş tınılı İstanbul kemençesine eşlik eden Türk ve Batı çalgılarıyla birlikte. 

“Türkü okumak kitap okumak gibi.” Türkan’ın, Yunus Emre’nin ya da yunuslarımızdan birinin “Boynunu Bükme Dolap”ını yorumladıktan sonra konseri açan konuşmasında geçen bu sözle tetiklenen çağrışım yetimiz, solist daha sıradaki esere girmeden, Cengiz Aytmatov’un karakterlerine türküler okuttuğu Kırgızistan ekin tarlalarından Anadolu’nun buğday başağına uzanmış, Balkanlar’ın bağını bahçesini dolaşıvermişti bile. Güzel Türkçenin en arı duru hali, iyilikli kültürümüzün binlerce yıllık öz taşıyıcılarındandır çünkü türküler. 

Diğer yandan Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Kul Nesimi, Erzurumlu Emrah, Âşık Dertli, Âşık Mahzuni Şerif, Âşık Veysel, Neşet Ertaş’tan eserlerin kiminin sanat müziği besteleriyle, kiminin de caz esintisiyle yorumlandığı konser, halk şairleri dendiğinde ilk akla gelenin halk müziğimiz oluşu ezberini de bozarak, kültürel zenginliğimizi gözden geçirmemizi sağlarken evrensel kültürle nitelikli geçişebilme birikim ve becerimizi de ortaya koydu. 

‘İZ’ PROJESİ

Yüzyılları dura dinleye, sahneden salona uzatılan mikrofona mırıldana söyleye geçip “an”a vardığımız işte burası oldu. Türkan “İz” projesi dediği uzun ince, derin bir yolun ilk adımı olarak yepyeni çalışmasını, Âşık Mahzuni Şerif’ten “Boşu Boşuna”yı Alp Ersönmez’in, Âşık Veysel’in “Anlatmam Derdimi” eserini ise Çağrı Sertel’in düzenlemesiyle ilk kez seyirciyle paylaştığında.

Gazetemize verdiği demeçte türkülerin bazen unuttuğumuz iç dünyamızın sevgisi güzelliği gibi, Tanrı’dan bir mektup gibi olduğunu belirten Türkan, “Bu iki türküyle bugüne dek anlatamadıklarımın duyguları, isyankâr düşüncelerim dile dökülüyor. ‘Aradım kendimi buldum’ sözleri gibi ben de müzikal arayışlarımda en çok kendimi bulduğum zamanları yaşıyorum. Bunu türkülere borçluyum. Türkülere katacağımızı düşündüğüm bu yorum bana Melih Cevdet’in sözünü hatırlatıyor: ‘Şiir, bilinen sözcüklerle bilinmedik sözler kurmaktır’. Bu kadar iyi bilinen türkülerden başka bir tat yaratmak amacındayım. Ben izleri takip eden bir müzik gezginiyim. Gidebildiğim yere kadar yol alırken iz bırakmayı da istiyorum çünkü insan iz bırakmayı isteyen bir varlıktır. Geçmişte iz bırakanlar, geleceğe iz bırakacakların yolunu aydınlatırlar. Bu takip başka çalışmada divan edebiyatı, bir makam, bir besteci ya da bambaşka başlıklarla devam edecek” diye ekledi. 

İlkin dijital ortamda bu iki türkü ile yayımlanacak “İz”, Ada Plak tarafından Nisan’da 45’lik olarak da basılacak. Cenk Erdoğan’ın düzenlediği türküler ise bir sonraki adımda. Sanata evet.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler