Hikmet Çetinkaya

Hayatımızı Çaldınız Alçaklar!

29 Temmuz 2014 Salı

Bir bayram sabahında sessizliğe bürünmüş bir kent...
İçimde bir bayram sevinci yok!
Çocuksu umutlarım kendi yalnızlığım içinde gezintiye çıkmış sanki.
Soluk bir aydınlığa bir temmuz mavisi vurmuş, hava iyice ısınmış...
Galiplerin safında olanların günleri, mazlumların ahı, ezenler ve ezilenler...
Bir uçurumun kenarında kır çiçekleri açmış ve kurumuş...
Siyaset kirli, insanlık kirli...
Çıkar öne geçmiş!
Hayatımız tam anlamıyla kilitlenmiş...
Cumhurbaşkanı adayı Başbakan ne demişti:
“Yeni bir ‘Haçlı İttifakı’yla karşı karşıyayız.”
RTE’nin tarih bilgisi yetersiz.
Çünkü ilk “Haçlı Seferleri”ni yapanlar Katoliklerdi...
Kutsal topraklarda insanları kesip biçerlerken, salt Müslümanları değil, Ortodoks Hıristiyanları da öldürdüler...
RTE’nin ilk atışı tutmadı...
Demek ki danışmanları derslerine iyi çalışmamışlar.
Bayram gününde sevgiden, aşktan, barıştan, kardeşlikten söz edecektim...
Bir gül ağacından, kasırgaların gözdağından, çocuklarımızdan, gençlerimizden.
Sevginin doruğunda yaşadığımız günlerimizden...

***

Bir gün ışığı düşün, sesim boğazımda düğümlenmiş, gözlerim kapanmış göremiyorum evreni...
Bir çocuk vurulmuş Gazze’de sahilde, farkında bile değilsin sen, ama ben gözlerim kör görebiliyorum...
Musul’da din adına kadınları, çocukları, erkekleri öldürüyor IŞİD canileri.
Sesini çıkarmıyorsun!
Dünya susuyor sen susuyorsun!
Bugün oralarda da bayram biliyor musun?
İçlerinde acı ve çığlık...
Her yer kan gölü, bataklık!
O bataklığın üzerinde bir kartal, kıpkırmızı bir Akdeniz...
Acı renkli bir gökyüzü!
Ve Pablo Neruda’nın “Beyaz Göğüslü Kartal” şiiri:
“Çiçeğe durdu gül ağacı,
başladı yine bahar
kristal konuşmasına:
doydu yeni yuvalara
buyruğuyla baharın,
doğursun diye şafakta
yayıldı yosunlara yaban tavşanı:
aktı haliç ırmakları gibi
ayın ve yıldızların berraklığı
ve sen orada, bir başına uyanık,
doğmadan ve çiçek açmadan
geceyle baş başa”
O çiçeğe vuran gül ağacı, yalnızlık, ölümcül bir bekleyiş...
Bu dünya pis bir dünya!
İlhan Selçuk, 30 yıl önce yazdığı bir yazıda şöyle diyordu:
“Koskoca denizlerde gemilerin karaya oturması, uçsuz bucaksız göklerde uçakların çarpışması, dümdüz yollarda arabaların birbirine girmesi neden?
Dünyanın pisliğinden.”
İnsan pisliğin içinde oyuncak!
Savaşlar, kıyımlar!
Hepsi ama hepsinin vicdanı kara, pisliği yüzlerinden akıyor.

***

Bu dünya pis bir dünya...
Bir devrimci zindanda yatıyor, üniversiteli gençler hücrede...
Hepsinin bayramlarını kutluyorum...
Sarp Kuray kaç yıl oldu zindana atılalı...
Nerede devrimci arkadaşları, Deniz Harp Okulu’nda birlikte okuduğu devre arkadaşları?..
Kimi emekli oldu...
Aralarında emekli olan oramiraller var...
Hangisi ziyaret etti, hangisi iki satır yazdı...
Bir örgüt!
Sadece lideri var!
Sarp Kuray...
Senin de bayramını kutluyorum Sarp...
Bin an önce özgürlüğüne kavuşmanı istiyorum.
Ey pis dünyanın pis huylu, pis ağızlı insanları konuşmayın, susun artık!
Pisi pisine konuşup, pisi pisine ölüyorsunuz...
Hayatımızı, gençliğimizi çaldınız, kırdınız bizleri, yeter!
Bırakın ileri demokrasi masalları anlatmayı...
Sadece insanca yaşamak istiyoruz!
Düşünceyi, inançları yargılattınız, sahte davalar ürettiniz, yetmedi mi size!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları