Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yalan rüzgârı: Bir siyasal fanzin

31 Mayıs 2018 Perşembe

Yalan Rüzgârı, Amerikan yapımı bir pembe dizidir.
ABD’nin desteğiyle, Türkiye’yi de avucuna almıştır.
Ülkemizde ilk kez 1 Ocak 1990’da TRT’de gösterime girmişti.
Ocak 1994’te atv’ye geçmiş, 1995’te Star TV ile ortak yayımlanmış, 1998 ve sonrasında Show TV’de gösterilmiş ve 2002 yılı sonundan itibaren de Türkiye’de her gün, her saat, bütün halk tarafından izlenmeye başlamıştı.
Önceleri ABD, AB, Tarikatlar, Cemaatler, Milli Görüşçüler, Dinciler, Milliyetçiler, Kürtler, Muhafazakâr Türkler, Liberaller, Liberal Solcular tarafından heyecanla ve zevkle izlenen Amerikan yapımı bu pembe dizi, senaryoda ve çekimde yapılan büyük hatalardan dolayı, sürekli olarak izleyici yitirmiş ve sonunda, ülke çapında yapılan oylamayla yayından kaldırılmasına karar verilmiştir.

***

Bu nostaljik yazıda, artık tarihe mal olmuş bulunan Amerikan yapımı bu pembe dizinin unutulmaz repliklerini anımsayalım istedik:
“Türkiye’de medya özgürlüğü ABD’den ileridir.”
“Onlar gazetecilikten dolayı hapiste değiller.”
“Türkiye’de İleri Demokrasi var.”
“Yargı hiçbir dönemde bu kadar bağımsız olmadı.”
“PKK ile konuşuyor diyenler şerefsizdir.”
“Cemaatle aramıza nifak sokmak istiyorlar.”
“Ne istediler de vermedik.”
“Bitsin artık bu hasret.”
“Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık.”
“Barış Sürecine karşı çıkan haindir.”
“Halkımızın cebinden beş kuruş para çıkmadan, köprüler, yollar, hastaneler yapıyoruz.”
“NATO’nun Libya’da ne işi var.”
“İçte FETÖ, dışta Esad ve Obama bizi aldattı ama biz ne aldanan ne de aldatan olduk.”
“İstanbul’u CHP yağmaladı.”
“Cemaati devlete CHP soktu.”
“CHP, medya özgürlüğüne karşı.”
“İzmir havaalanını biz yaptık.”
“Isparta’ya üniversiteyi biz getirdik.”
“Demokrasiye sınıf atlatacağız.”
“OHAL’i biz kaldırdık.”

***

Bu dizinin en korkunç özelliği:
Sürekli olarak “Yok artık bu kadar da olamaz” diye insanı hayrete ve isyana sevkeden “gerçek üstü” sürprizlerle dolu olması...
İnsanları böyle “gerçek üstü” bir dünyanın “normal” olduğuna ve daha da önemlisi, “içinde yaşadığımız dünyanın böyle olduğuna” inandırmasıydı.
Şimdi, bu diziye kendini kaptırmış olup da bir bölümü yurtdışında, bir bölümü de parmaklıklar arkasında, pişmanlıklarını dile getirenlere ve günah çıkartanlara, bir bölümü ise hâlâ medyada ahkâm kesenlere (şaka ya da kinaye olarak değil, gerçekten) çok üzülüyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları